Türk Eğitim-Sen İstanbul 9 No’lu Şube Başkanı Enver Demir, Silivri’de basın mensuplarıyla buluştu. Demir’in yanı sıra toplantıya; Türk Eğitim-Sen Silivri İlçe Temsilcisi Cem Tan, Yönetim Kurulu Üyeleri Ahmet Demir, Ufuk Kayacı ve Sinan Sakallı da katıldı. Başkan Demir, sözlerine Silivri’deki bazı yerel basın mensuplarına teşekkür ederek başladı. Noter onaylı torpil skandalı ile ilgili olarak konuşan Demir, “Noter onaylı skandal olarak adlandırılan belgeyi sizinle paylaşmıştık. Silivri’deki basın mensubu arkadaşların gayretiyle bu konuyu da kamuoyuna taşıdık. Haberi sizden alan ulusal basının bir kısmı da konuyu işledi. Ve mecliste de soru önergesi şeklinde gündeme geldi. Milli Eğitim Bakanı da bunun üzerine soruşturma açılacağını açıklamıştı. Bütün bu gelişmeler Silivri’deki yerel basının konuya ilgi göstermesi sayesinde oldu” dedi.
Demir sözlerine şu şekilde devam etti; ‘1 MİLYON KİŞİ ÖNÜNDE TİYATRO OYNANDI’
“Diğer taraftan toplu sözleşmelerle ilgili olarak 2005-2011 arasında yetkili sendika Türk Eğitim-Sen olarak bizdik ve bu şekilde toplu sözleşmelere girdik. Gerek 2005’e kadar gerekse 2005’ten sonra yani 2005-2011 arasında çalışanlar lehine hak ve hukuk anlamında çok güzel gelişmeler ve ilerlemeler olmuştu. Ancak 2011’den sonra yetkili sendika olarak Memur-Sen ve Eğitim Bir-Sen görevi devraldı. İşte ne olduysa ondan sonra kazanılan haklar elimizden gitmeye başladı. Hayat şartları açısından sefalete doğru bir gidiş başladı. En son toplu sözleşme gelişmelerini takip ettik. 1 milyon kişi önünde bir tiyatro oynandı. İlk altı ay için yüzde 4, sonraki altı ay için de yüzde 3.5 olmak üzere toplam yıllık yüzde 7.5’luk bir zam alınabildi. Bu memur açısından bir hezimettir. 1 milyon üyeli bir sendika açısından büyük bir başarısızlıktır. Biz Kamu-Sen olsaydık asla böyle bir anlaşmanın altına imza atmazdık. Bu anlaşmayı yapanların utanması lâzım. Utanılacak bir sözleşmeyi imzaladılar. Bu arkadaşlar neye hizmet ediyor, bunu birkaç kez düşünmeleri lazım.” ‘MÜFREDATIN İÇİ BOŞALTILIYOR’
“Eğitim konusunda Türkiye’nin her yıl birkaç adım geriye gittiğini görüyoruz” diyen Demir, “Eğitimde kalite ve verimlilik açısından aşağı düşüyoruz. Müfredat değişiklikleri yapılıyor; Atatürk ilke ve inkılâplarıyla ilgili konularda müfredatın içi boşaltılıyor. Bunun yerine de bir takım vakıf ve derneklere eğitimle ilgili pay veriliyor. Bu durumun ilerleyen zamanlarda ortaya yeni paralel yapılar çıkartacağı tartışılmaz bir gerçektir. Bugün yapılanlar ileride kamuda büyük bir etkinlik oluşturarak kendi güçlerini ispat etme yönüne gideceklerdir.
Yapılması gereken bizim için bellidir. Hak, hukuk ve adalet ilkelerine göre liyakati dikkate almak lazım. Benim adamım iyi adamdır şovundan ve kafasından vazgeçmek lazımdır. Çünkü eğitim kalitesi düştükçe ülkenin ilerlemesi mümkün değildir” dedi. ‘NE ŞEKİLDE HARCAYACAKLAR BİLİMİYOR’
Devlet okullarında açılan özel sınıflarla ilgili bağış adı altında alınan ücretlere tepki gösteren Demir, “Bazı okullarda bağış karşılığında özel sınıflar açılıyor. Bu uygulamalar genellikle 5. sınıflar için yapılıyor. İngilizce ağırlıklı olarak işletileceği söylenen bu sınıflar öğrenciler arasında ayırıma sebep oluyor. Bu sistemin Türkiye’de 12 ilde uygulaması yapılacak. Okul müdürleri velilere bu ayrıcalıklı sınıfları teklif ediyor ve karşılığında da okula oldukça yüksek rakamlarda bağış istiyor. Son yıllarda kayıt dönemlerinde velilerden bağış alınması yasaklandı. Dolayısıyla alınacak paranın resmi makbuzunu kesebilmek mümkün değil. Bu durumda, söz konusu paraları hangi isim altında ve nasıl bir makbuz keserek alacaklar ve bu paraları da nasıl bir denetim altında ne şekilde harcayacaklar bu da bilinmiyor” şeklinde konuştu.
Demir sözlerine şu şekilde devam etti; ‘1 MİLYON KİŞİ ÖNÜNDE TİYATRO OYNANDI’
“Diğer taraftan toplu sözleşmelerle ilgili olarak 2005-2011 arasında yetkili sendika Türk Eğitim-Sen olarak bizdik ve bu şekilde toplu sözleşmelere girdik. Gerek 2005’e kadar gerekse 2005’ten sonra yani 2005-2011 arasında çalışanlar lehine hak ve hukuk anlamında çok güzel gelişmeler ve ilerlemeler olmuştu. Ancak 2011’den sonra yetkili sendika olarak Memur-Sen ve Eğitim Bir-Sen görevi devraldı. İşte ne olduysa ondan sonra kazanılan haklar elimizden gitmeye başladı. Hayat şartları açısından sefalete doğru bir gidiş başladı. En son toplu sözleşme gelişmelerini takip ettik. 1 milyon kişi önünde bir tiyatro oynandı. İlk altı ay için yüzde 4, sonraki altı ay için de yüzde 3.5 olmak üzere toplam yıllık yüzde 7.5’luk bir zam alınabildi. Bu memur açısından bir hezimettir. 1 milyon üyeli bir sendika açısından büyük bir başarısızlıktır. Biz Kamu-Sen olsaydık asla böyle bir anlaşmanın altına imza atmazdık. Bu anlaşmayı yapanların utanması lâzım. Utanılacak bir sözleşmeyi imzaladılar. Bu arkadaşlar neye hizmet ediyor, bunu birkaç kez düşünmeleri lazım.” ‘MÜFREDATIN İÇİ BOŞALTILIYOR’
“Eğitim konusunda Türkiye’nin her yıl birkaç adım geriye gittiğini görüyoruz” diyen Demir, “Eğitimde kalite ve verimlilik açısından aşağı düşüyoruz. Müfredat değişiklikleri yapılıyor; Atatürk ilke ve inkılâplarıyla ilgili konularda müfredatın içi boşaltılıyor. Bunun yerine de bir takım vakıf ve derneklere eğitimle ilgili pay veriliyor. Bu durumun ilerleyen zamanlarda ortaya yeni paralel yapılar çıkartacağı tartışılmaz bir gerçektir. Bugün yapılanlar ileride kamuda büyük bir etkinlik oluşturarak kendi güçlerini ispat etme yönüne gideceklerdir.
Yapılması gereken bizim için bellidir. Hak, hukuk ve adalet ilkelerine göre liyakati dikkate almak lazım. Benim adamım iyi adamdır şovundan ve kafasından vazgeçmek lazımdır. Çünkü eğitim kalitesi düştükçe ülkenin ilerlemesi mümkün değildir” dedi. ‘NE ŞEKİLDE HARCAYACAKLAR BİLİMİYOR’
Devlet okullarında açılan özel sınıflarla ilgili bağış adı altında alınan ücretlere tepki gösteren Demir, “Bazı okullarda bağış karşılığında özel sınıflar açılıyor. Bu uygulamalar genellikle 5. sınıflar için yapılıyor. İngilizce ağırlıklı olarak işletileceği söylenen bu sınıflar öğrenciler arasında ayırıma sebep oluyor. Bu sistemin Türkiye’de 12 ilde uygulaması yapılacak. Okul müdürleri velilere bu ayrıcalıklı sınıfları teklif ediyor ve karşılığında da okula oldukça yüksek rakamlarda bağış istiyor. Son yıllarda kayıt dönemlerinde velilerden bağış alınması yasaklandı. Dolayısıyla alınacak paranın resmi makbuzunu kesebilmek mümkün değil. Bu durumda, söz konusu paraları hangi isim altında ve nasıl bir makbuz keserek alacaklar ve bu paraları da nasıl bir denetim altında ne şekilde harcayacaklar bu da bilinmiyor” şeklinde konuştu.