Şimdi “yeri değil” diyerek beni eleştirmeye kalkmayın hemen. Eleştirin eleştirmesine de “yerini zamanını” diyerek, hoşunuza gitmediğini açık açık söyleyin.
Bu adam “Bal” gibi, “şeker” gibi, “tatlı” gibi adeta insanlara abi - kardeş, evlat - dost lezzeti sunuyor. Yalan mı?
Silivri’de geçtiğimiz hafta 6,2 büyüklüğünde deprem oldu. Binlerce vatandaşlar kaç günü sokaklarda geçirdi. Kaç gündür Afet Koordinasyon Merkezi ve sokak ziyaretlerini ihmal etmiyor. SAK ekiplerinin başında kriz yönetiyor, ihtiyaç sahiplerine yardım ulaştırıyor, sonra da gidip vatandaşın derdini dinliyor, üzülüyor, seviniyor, çözüm buluyor.
Şimdi yine diyeceksiniz; “kardeşim sen de bir eleştiriyorsun, bir övüyorsun” diye. Ben de derim ki, sevgili okurum yine eleştirim ama düzgün yapılan işi görmezden gelerek karalar çalmak yakışır mıydı? Kafamızı kuma mı gömmeliydik?
Kaç gündür ben de sahadayım, gittiğim yerlerde vatandaşlar kendisi söylüyor “Allah Kaymakamdan Belediye Başkanından razı olsun” diye.
Eğer ki vatandaşa bir haksızlık yapıldıysa, Balcıoğlu’nun karşısına ilk ben çıkar “Belediyenin yaptığı yanlış” derdim.
“Yönetemedi, eline yüzüne bulaştırdı” dememi bekleyenler, çok beklerler! Hele hele deprem gibi herkesin el birliği yaparak dayanışma içinde çalıştığı bir ortamda, kalkıp yapılan düzgün işleri kötülemek vicdansızlık olur.
Deprem sonrası sosyal medyadaki paylaşımlara istinaden bazı “aktroller” (ki kendilerinden AK Partililer de çok rahatsız) olayı hemen siyasete çekiyor. “Yok efendim, ne yapmışlar…” Siz ne yaptınız arkadaş? Nerede bir poşet taşıdınız, nerede bir zor durumda olanının elinden tuttunuz? Kime ne faydanız var?
Biz Silivri’de çizilen birlik beraberlik ortamını dile getirdikçe bu tipler “çıkar sağlayamadıkları” için her şeye bir kulp bulurlar. Birlikten rahatsız olurlar. Kendilerinin menfaatine olmadıkça, halktanmış gibi görünürler ama hiçbir zaman halktan olmazlar. Yazık ne diyelim…
23 Nisan günü Silivri ve çevresini sarsan 6,2 büyüklüğündeki deprem sadece binaları değil, insanların yüreklerini de derinden sarstı. Herkes sevdiklerinin endişesini, evlerinde kalmanın korkusunu, nerede konaklayacaklarının ne yiyeceklerinin kararsızlığını umutsuzca yaşadı.
İşte o anda devlet eli uzandı. Kaymakamlık bünyesindeki kurumlarla, belediye bünyesindeki birimler 7/24 sahada mücadele etti.
Böylesi zor zamanlarda siyaset peşinde koşmak ucuz kahramanlıktır. Sosyal medyada değinmiştim, AK Parti ve MHP ilçe başkanları sağduyulu davrandılar.
Açıkça söyleyeyim, halkının yanında dimdik duran bir belediye başkanı simgesi çizdi Bora Balcıoğlu.
Depremin ardından sokaktan ayrılmadı. Yardım dağıtım noktalarında, çadırlarda ve koordinasyon merkezinde mekik dokudu.
Böylesi durumlarda belediye başkanlarının en büyük görevi, sadece teknik olarak kurtarma ve yardım süreçlerini koordine etmek değil, aynı zamanda moral ve motivasyon sağlamaktır. Bora Balcıoğlu’nun sergilediği kararlılık ve sahadaki aktif varlığı, binlerce Silivriliye umut oldu.
Çünkü bazen bir el sıkmak, bir çocuğun başını okşamak, bir yaşlıyla sohbet etmek, resmi prosedürlerden çok daha büyük bir etki yaratır.
Bora başkan bunu çok iyi yapıyor.
Gönülden gönüle girmeye, kendini sevdirmeye devam ediyor.
***
Maddi olarak az, manevi olarak çok büyük bir 'hasarla ‘şimdilik’ attığımız deprem sürecinde başta; İlçe Kaymakamız Tolga Toğan’a, Belediye Başkanımız Bora Balcıoğlu’na, ilçemiz devlet kurumlarına, sağlık çalışanlarına, AFAD ekiplerine, AK Parti İlçe Başkanı Sami Barlas’a, MHP İlçe Başkanı Hakan Bakmaz’a, CHP İlçe Başkanı İbrahim Kömür’e, siyasi parti yöneticilerine, belediye meclis üyelerine, kıymetli muhtarlarımıza, sivil toplum kuruluşlarına bir Silivrili olarak teşekkür ederim.
Rabbim daha büyüğünü yaşatmasın.