Günümüzde, alt yaş bireylerin temel motor özellikleriyle ilgili uzmanlar, akademisyenler ve bazı otoriteler bilgi vermekte ve bu konu üzerine görüş bildirmektedir. Hatta temel motorik özelliklerin ölçüm sonuçlarıyla spor branşlarının orantılı ve ters orantılı olarak birbiriyle ilişkili olduğu belirtilmektedir. Bu çok da doğrudur. Fakat burada gözden kaçan bir husus var. Bu testlerin çoğu, hâlihazırda bir beceriyi gerçekleştiren ya da çok üst düzeyde bir performans ortaya koymuş bireyler üzerinde uygulanmaktadır.
Bu hususta, acaba alt yaştaki bir bireyin yalnızca motorik özellikleri (hareket çıktısı), çocuğun ilgi alanını belirlemek için yeterli mi? Ayrıca, spora başlayan bireylerde sağlık unsuru da önemli bir detaydır. Dünya artık sadece fiziksel sağlık değil, aynı zamanda zihinsel, ruhsal ve sosyal sağlık üzerine de sağlık kavramını genişleterek "esenlik" ifadesini literatüre dahil etti. Peki, yeteneği belirlerken esenlik durumunu gözden geçiriyor muyuz? İşte bunu belirlemenin yolu, çocuğu bir bütün olarak görmekten geçmektedir.
Son yıllarda popüler hâle gelen algısal motor özellikler, sporda da yetenek kavramına daha geniş bir perspektiften bakmaktadır. Bir tekniğin yalnızca motorik özelliklerle ifade edilmesi yeterli sayılmamaktadır. Aynı zamanda dokunsal, görsel, işitsel vb. uyaranlardan geçerek bunun gerçekleştiği bilinmelidir. Sporcunun bir branş içerisinde kendini iyi hissetmesi, esenlik içinde olması, bu özelliklerinin ilgili branşa uygun olmasıyla mümkündür. Bunu en iyi açıklayan kavramlardan biri de "hareket keskinliği"dir.
Beceride hareket keskinliğinin iyi olması için, hareketin en başında kaslar tarafından kinestetik ayrımlamanın çok iyi yapılması gerekmektedir. Bu noktada birçok faktör vardır. Bu faktörlerden bazıları; zamanlama (hareket dakikliği), hareket adaptasyonu, kaslardaki sinirlerin merkezi sinir sistemiyle koordinasyonlu çalışması, ne kadar sinir hücresinin ve motor ünitenin harekete katılacağı, kaslardaki kasılma direncinin ne seviyede olacağıdır. Bunlar, hem merkezi sinir sistemi hem de kaslardaki proprioreseptörler (kas iğciği, Golgi tendon organı, Paccini reseptörü, Ruffini reseptörü, Titin vb.) aracılığıyla gerçekleşen bir süreçtir.
Fakat bu noktada tekrar sayıları, metodlar ve öğrencinin - başta da dediğim gibi - algılama düzeyi, sonucu belirlemektedir. Öğrencinin derinlik algısı, yönelimsel ve yansal açıdan taraf seçme, hareket adaptasyonu, şekil-zemin algılamaları, işitsel şekil-zemin farkındalığı, hareket elastizitesi gibi birçok algısal özelliği, branş ve motorik özelliklerle birleştirebilmesi gerekmektedir. Bundan dolayı; çocukların aynı kuvvet, hız, esneklik, dayanıklılık ve temel koordinasyon özelliklerine sahip olması, aynı öğrenme çıktısını verecekleri anlamına gelmez.
Veliler ve kulüpler de bu noktada hassas olmalıdır. Bunun en iyi belirleyicisi, öğrenciyi doğru tanımaktan geçmektedir. Birçok alt yaş sporcusunun ilk yıllarında iyi verilere sahipken, sonraki yaşlarda aynı performansı gösteremediği görülmektedir. Bunda önemli bir pay, algısallık ve motor beceri ilişkisinden geçmektedir. Sporcuyu sadece temel motor özellikleriyle tanımak, ileri yıllarda doğru tespitlerin yapılmasını zorlaştırmaktadır.
Bu sebeple, yetenek seçimlerinde kriterler dört ana başlık altında ele alınmalı ve takip edilmelidir. Bunlar: sağlık, motorik performans, psikolojik performans, sosyal ve fiziksel çevre olarak değerlendirilmelidir. Bu bilgiler, çeşitli anemnez (vaka bilgisi) formları, farklı anket soruları ve saha testleriyle desteklenmelidir.
Herkese sağlıklı, mutlu, egzersiz ve spor dolu günler dilerim.
Esenlikle kalın.
Çok güzel bir yazı olmuş. Emeğinize sağlık hocam
Çok güzel bir yazı olmuş. Emeğinize sağlık hocam