Uzun zaman sonra sizlerle tekrar buluşmanın mutluluğunu yaşadım bugün…
Ne kadar da özlemişim yazmayı, yazdıktan sonra da konularla ilgili konuşmayı.
Demek ki bazen, ara vermek ve özlemek gerekiyormuş o eski heyecana kavuşabilmek için.
Dün yazdığım yazıda, Silivri Belediye Başkanı Volkan Yılmaz’ın düzenlediği basın toplantısını ele almıştım. Bugün, daha çok karşıt görüşlülerden telefonlar bekliyordum. Telefonlar geldi elbet ama beni asıl şaşırtan Milliyetçi Hareket Partisi ile tanıdığımız Ülkücü camianın aramalarıydı. İsim isim vermeyi ve konuşulanları direkt olarak yazmayı doğru bulmuyorum fakat kısaca ifade etmeliyim ki; çok memnun olduklarını gördüm. Bu memnuniyetin sebebi ise o kadar kişinin arasından birinin de çıkıp, yanlışlara yanlış demesiymiş. Anladım ki 2 buçuk yılda ne kadar da şımartılmış, gözlerde büyütülmüş bir yapı oluşturmuşuz. Ufak bir eleştirinin dahi kaldırılmadığı, bir dağ oluşturulmuş.
Ego ve kibir ağır bir meseledir, bu gibi hareketler bana bölgemizde birçok ismi hatırlattı… O isimlerin şuan da nerelerde olduğunu biliyorsunuz.
Bazı kişiler, bazı görevleri kaldıramıyor maalesef. Ne yazık…
Makamı, mevkii, adı sanı her ne olursa olsun insan, önce Allah’tan korkmalı. Günü birlik, dönemlik hevesler insanı köreltir, unutturur. Buna karşı susanlarda körelir ve çok çabuk unutur.
Bizim insanımızda şu huy var; sokakta, masada, telefonda başkası hakkında her şeyi söyler ancak O kişiyle karşı karşıya gelince de suspus olurlar, sanırsın aynı karından çıkmışlar. Tuhaf geliyor bazı durumlar bana…
İkiyüzlü, onursuz ve haysiyetsiz bu düzen kıyamete kadar sürecek belli ki.
Hayırlısı artık…
*
VER KAMYONU, KAPADIM GÖZLERİ!
Dünkü yazımda, bir bağıştır aldı başını gidiyor demiştim. Onunla ilgili bir arama geldi. Değirmenköy’de bulunan bir mobilya fabrikasının iddiaya göre ruhsatı yok. Sahipleri de güzelce karayolları arazisinin bir kısmına fabrikayı dikmiş. Eklemişte eklemiş…
Kontrol mekanizması nasıl çalışıyor şuan bilmiyorum ama sonradan öğrendim ki bu fabrika Silivri Belediyesine 70-80 bin TL değerinde kamyon bağışlamış.
Şimdi; kamyon bağışlayan firmalara bazı konularda göz mü yumuluyor? Sayın Yılmaz, bu tür yakıştırmaları her ortamda yalanlarken, bu tip olaylar neden dilden dile dolaşıyor?
Şeffaf bir yönetim anlayışında gelen bağış açıklanıyorken, karşılığı neden açıklanmıyor acaba?
*
Şimdi bir diğer konuda; bu bağış görüşmelerini kimler, nasıl, nerede yapıyor? Görüşmeyi yapanlar bu takip karşılığı ne bağış alıyor? Talepler karşıdan mı geliyor yoksa gizli bir ekip var da sıkıntılı olan firmaları kıskaca mı alıyor? Sorular sorular…
Tabi ki çoğu cevaplanamayacak sorular.
Kim cevaplamak isteyip, ‘evet doğru’ der ki..
Kalın sağlıcakla…