Silivrispor kongresine dair tartışmalar sürüyor. Her ne kadar çok ilgi duymadığım bir alan olsa da, şartlar nedeniyle bazen olaylar ve meselelerin tam ortasında oluveriyorsunuz.
2025 yılı Silivrispor kongresi de benim için öyleydi. Nuri Çolakoğlu “bırakacağım” dedi, Akgün Duru “aday değilim” dedi, yeni adaylar kongre yarışı için yeşil sahaya indi.
Silivrispor başkan adayı Murat Yıldız’a yakın bir isim olarak süreç içerisindeki birçok konuyu da iyi biliyorum. Mesela Murat başkan, adaylığını resmi olarak “açıklamadan önce” mevcut başkan Nuri Çolakoğlu ve önceki başkan Akgün Duru’yu ziyaret ederek, “aday olup olmadıklarını, başka bir aday çıkarıp çıkarmayacaklarını, ona göre hareket edeceğini” üstüne basa basa sormuş, karşılıklı olarak fikir alışverişinde bulunmuş, görmüş olduğu samimi ifadeler üzerine adaylığını açıklamıştır.
Bu kararından sonra Silivrispor’a başkanlık yapan herkesle, spor kanaat önderleriyle, siyasi parti ilçe başkanlarıyla, stk temsilcileriyle görüşerek geniş bir perspektif ortaya koydu.
Yani Murat Yıldız; son derece kendinden emin, hayal değil gerçekçi projelerini ve vizyonunu ortaya koyan, birlik ve ve beraberlik vurgusunun altını çizen, aşama aşama neler yapacağını anlatan, Silivri’ye ve Silivrisporlulara olan sevdasını son derece nazik ve gönülden aktaran bir kampanya yürüttü. Diğer aday Cemil Kızılkaya da gayet güzel bir dil ile, kendi doğrularını savunarak çalışmalar yaptı.
Murat bey ve Cemil bey, özellikle “Bütçe sorunu olmadığına” dair söylemleriyle dikkat çekti. Hele ki Murat Yıldız, adeta kesenin ağzını açmış “100 milyon bu sezonki bütçemiz” diyerek, ne belediyeden ne işadamlarından bir kuruş talep etmeden Silivrispor’a yatırım yapacağını deklare etti.
Burası çok önemli, zira kulübe başkan olanlar genelde belediyenin kaynak oluşturmasını bekliyorlar.
Bugün Silivrispor’da kurumsal projeleri ve faaliyetlerinden çok, sürekli para arayan, sürekli siyasilerle kavga eden, sürekli dertleriyle gündeme gelen bir kulüp algısı var. Bunun müsebbibi de başındaki kişilerin yönetim anlayışı değil mi?
Birçok kişiye göre bu kongrede yeni bir sayfa açılacak, yeni bir hikaye yazılacaktı. Kavgacı değil kucaklayıcı, kasasında para problemi olmayan ve bu yüzden de tüm kurumlarla koordineli hareket edecek bir kulüp beklentisi yüksekti.
Fakat kongreye adeta 5 dakika kala “yeni bir liste, yeni bir isim” açıklandı. Sessiz, sedasız, derinden. “Aman kimse duymasın” tarzında…
Günlerdir iş insanları Murat Yıldız ve Cemil Kızılkaya arasında çekişmeli geçen yarışa, 2 gün kala Serdal Şahin dahil oldu. Kongre günü Serdal bey, delegeler önünde heyecana kapıldığını söyleyerek konuşma yapmadı, herhangi bir vaatte ve projede bulunmadı, yani hedeflerini açıklayamadı.
Hiçbir vaadi ve projesini kongre gününe kadar duyamadığımız, söylese bile birçok kişinin bilmediği Serdal Şahin’in listesi seçimi kazandı.
Aslında nasıl kazanıldığını, neler olduğunu bunca yıllık meslek tecrübemiz ve Silivri’deki dengeler ve lobilerden dolayı iyi biliyorum. Bu manzaraları geçmişte de gördük, tanıdık, yaşadık. Çevremde birçok dostum arkadaşım da benim “son dakika golü gelir” söylemlerime şahittir. Ancak ben meselenin bu şeklinden çok, siyasi yönüne değinmek istiyorum.
Silivrispor’a kulüp başkanı olanlar, elbette “gücü yettiğince” kendi cebinden harcarlar veya kaynak bularak çare ararlar. Ama bunu yaparken de en büyük destekçi olarak belediye başkanının kulaklarını çınlatırlar. Gelirlerin sürekli olmasının yegane çözümünün belediye olduğunu söylerler. Yıllardır bu böyledir. Sportif başarı yoksa altyapıdandır, tesis yokluğundadır derler. Eksikleri herkes bilir ama göreve talip olup başkasından medet umarlar! Belediye para verecek, kulüp başkanları da kulübü yönetecek. Aslında istenen budur. Ama son birkaç senedir işler öyle yürümüyor. Kulübe başkan olanlar ile Belediye başkanları arası açılıyor, limoni oluyor ve zaman zaman sert tartışmalar yaşanıyor.
Özcan Işıklar kısmen yaşadı, çünkü İhsan Atun ve Ümit Kalko dönemleri farklı şekilde cereyan etti. Volkan Yılmaz tam manasıyla yaşadı, şimdi ise Bora Balcıoğlu yaşıyor ve görünen o ki yaşamaya devam edecek!
Mesela Nuri başkan, kongre salonunda konuşurken “Yalnız bırakıldık, kimse sahip çıkmadı. Belediye başkanı ve kaymakam burada olsaydı yüzlerine sorardım” gibi laflar edince, o esnada Bora Balcıoğlu salona girdi. Hatta birkaç saniye içinde Bora başkan mikrofonu eline alarak “İyi insan lafının üstüne gelirmiş” diye latife yaptı.
Balcıoğlu’nun en can alıcı mesajı, “Kim bu şehirde bir göreve talipse, çıkıp yüreklice ‘ben buradayım’ diyecek. Ben bu kentte belediye başkanlığına tek başıma aday oldum. Benim başkanlığımda artık kimse belediye başkanına sorarak aday olmayacak. Bu kadar net.”
Ee şimdi belediye başkanının bu anlayışına uyan, belediyeye mali yönden yük olmayacağını üstüne basa basa söyleyen Murat Yıldız ve Cemil Kızılkaya seçimi kazanamıyor, hiçbir söylemi ve vaadini duyamadığımız Serdal Şahin kazanıyor!
Nasıl kazanıyor? Demokratik görünen antidemokratik bir yöntemle! Nasıl yapılıyor? Delege yönlendirmesiyle, son dakika operasyonuyla.
(Bu arada ilk başlarda güzel bir intiba bırakan Cemil Kızılkaya’nın sosyal medyadaki iddia ve ithamlarını silmesiyle kendisine eksi yazılan hususlara ayrıca değineceğiz.)
Bora başkan müdahale etmeyeceğim diyor ama günün sonunda kendi başını ağrıtmaya başlayacak, siyaseten tehdit unsuru haline dönüşecek, kulüp başarısızlığının mal edilebileceği olayları hesap etmiyor.
Sürekli parasızlıktan ve belediyenin sahip çıkmamasından yakınan Nuri Çolakoğlu, konuşmasında çok güzel bir ifade kullandı. “Namusumuz bildik sahip çıktık bu kulübe” diye nitelendirdiği Silivrispor’un geleceği, şimdi Serdal Şahin ve yönetim kurulunun omuzlarına yüklenmiştir. Serdal bey bir an evvel çıkıp, diğer adayların söylemlerindeki gibi “Belediyeden çay parası dahil istemeyeceğiz” demeli, kadirşinaslığı Balcıoğlu’nun takdirine bırakmalıdır.
Şüphesiz ki Serdal bey de yönetim listesi de değerli isimlerdir. Ancak buradaki anlayış, Silivrispor’un geleceğini farklı bir mantalite ile etkiliyor. Spor kamuoyu, Silivrispor kongresi için “yapı var” ifadesini kullanıyor. Sayın Metin Karakaş’ın yorumları yabana atılacak bir türden değil. Bu nedenle siyasiler ile Silivrispor her zaman karşı karşıya getirilmek istenirken, geri planda da farklı hesapların yürütüldüğü anlaşılıyor.
Silivrispor camiasında sesler yükselmeye başladı, kesileceğe de hiç benzemiyor. Sonuçlara ve bu anlayışa büyük bir itiraz var. Hatta bazı istifalar bile gündeme gelebilir.
“Para para para” diye aylarca yıllarca bağıran koca koca insanlar ön ayak olup yol gösteren bir olgunluğu sergilemeliydi. Kaldı ki listelerdeki isimler herkesin birbirini yıllarca tanıyıp bildiği kişilerken…
Özellikle Murat Yıldız, “Belediyeye yük olmayacağız, şeffaf, denetlenebilir, adil olacağız, bütçemiz hazır. Çocuklara gençlere altyapıya tesislere yatırım yapacağız” diyerek adam gibi centilmence konuşuyor, üstelik bu niyetlerini de nezaketen destur alarak gerçekleştiriyor, ama günün sonunda bambaşka bir tablo ortaya çıkıyor.
Kimse kusura bakmasın hiçbir sanayici, hiçbir siyasetçi, “samimiyetleri sorgulanan” bir yapıya destek vermez.
Vicdanlarda “kırmızı kartlık” olan bu kongre yarışının telafisi biraz zaman alacak gibi…