Silivri Belediye Meclis Toplantılarında Silivri’nin sorunları konuşulur, tartışılır ve karara bağlanır. Meclis üyeleri, iktidar ve muhalefet üyelerinden oluşur. Meclis gündemlerini de hem belediye başkanı hem muhalefet hem de iktidar üyeleri belirler.
Bora Başkan’ın göreve gelişinde 1 yıl geçti, meclis toplantıları farklı farklı konularla yapılıyor ama Bora Başkan’ın söylemleri değişmiyor.
Örnek vermek gerekirse; AK Parti ve MHP gruplarından oluşan muhalefet üyeleri, “Neden personel ikramiyelerini ödemediniz?” diye soruyor, Balcıoğlu, “Ekonomik kriz var, bakanlık gelirleri kesiyor.” diyor.
Muhalefet üyeleri, “Neden arsa satıyorsunuz? Bu doğru bir kaynak yönetimi değil.” diyor, Bora Başkan veya yardımcıları, “Kriz var, gelirler düştü. Hacizlerle uğraşıyoruz. Sizin borçlarınızı ödüyoruz, maaş ödüyoruz.” diyor.
Herhangi bir işin yapılıp yapılmadığı sorgulandığında, “Geçmişten kalan (MHP dönemini kastederek) borçları ödüyoruz, ondan.” diyor.
Yeni bir işe başlanacak diyelim, bu iş hükümetle ilgiliyse, “Randevu vermiyorlar, görüşemiyoruz.” diyor.
Faaliyet görüşmelerinin yapıldığı Nisan ayı meclisinde, 23 Nisan günü yaşadığımız 6,2 şiddetindeki deprem nedeniyle Mayıs ayı meclisimizde deprem bir numaralı gündem maddesiyken bambaşka konular konuşuldu.
Tabii muhalefet işin peşini bırakmıyor. “Depremle ilgili neler yapacaksınız?” diye soruyor, bilimsel veriler aktarılıyor, Bora Başkan tatmin edici, kamuoyunu rahatlatacak bir açıklama yapamıyor. Bora Başkan yapamadığı gibi bazı meclis üyeleri de aynı yerde kalıyor.
CHP’de, Silivri siyaseti üzerine geliştirilen yararlı bir söylem göremiyoruz. Daha çok genel politika ve ülke gündemi ağırlıklı bir dil var.
AK Partili Celalettin Yazıcı, çok güzel bir tespiti hafızalara şöyle kazıdı:
“Kriz yönetimi var ama risk yönetimi yok!”
Devamında şunları söyledi:
“Hiçbir vatandaşın deprem derdiyle ilgilenmiyorsunuz. Vatandaş anca kendisi gelip çözüm arıyor.”
Ayrıca, “Deprem yıl dönümlerinde çalıştaylar yapacağız diyorsanız, hiçbir iş yapılmayacak demektir.” şeklindeki sözleri, deprem konusundaki durumu özetler nitelikteydi.
(Meclis konuşması esnasındaki haksız müdahalelere de ayrıca değineceğim.)
Bora Başkan’ın artık söylem değiştirme zamanı geldi ve geçiyor. Geçmiş zamanlarda bir meslektaşım, “Sevgi pıtırcığı seçmiyoruz.” derdi belediye başkanları için.
Artık somut ve ciddi hizmetler üretme zamanı.
Sürekli, “Borç var, kriz var, kesinti var, gelirler düştü, engellemeler var.” diyecekseniz, Türkiye’nin en zor zamanlarında belediye seçimlerine girerek, üstelik de kazanma hedefi koyarak elde edilen tarihi başarınızın karşılığında, Belediye Başkanlığı makamını çiçek bahçesi mi zannediyordunuz?
Yüzde 52’nin karşılığı bu mu olacaktı?
Yani demem o ki; herkes vergisini verir, belediye olarak borçları gününde öder, ben de personele zam yapar, maaşları öderim. İBB yatırımları zaten gelir, hükümet de eli mahkum, seçmeni var; e bize de rutin işleri yapmak düşer falan diye mi beklediniz?
Alacaklılar kapıya dayandığında, “Ya kriz var, hükümet payımızı kesti, gelirler düştü.” mazereti işe yarar belki ama gece gündüz bu ilçe için çalışan emekçi aynı söylemleri yutmaz.
“Ya başkan verecek ama kriz var kardeşim, gelirler düşmüş, ikramiyenin (maaşın) lafı mı olur, helali hoş olsun.” der mi?
Silivri’de muhalefet siyaseten taarruza geçiyor, Balcıoğlu geri çekiliyor! Geri çekilmenin sonunu anlatmama gerek yok herhalde…
Kaldırımdan kaldırıma koşarak vatandaşını kucaklamasına tav olduğum Sevgili Başkanım; sizin iyi niyetinizi hep söyledim, yine söylüyorum ama belediyecilik böyle bir şey değil.
Beklentimiz çok...