Bazen biz gazetecileri "duyumla haber yapıyorsunuz" diyerek yerden yere vuruyorlar. Elbette sadece duyduklarımızdan hareketle haber yayınlamasak da, siyasiler bu durumu hep "dedikodu" kısmına saptırırlar. Kaldı ki, bir gazeteci duyumla haber yapmaz, köşe yazar ve kendi görüşlerini içine katar.
Siyasetçiler ise "duyum" ifadesinden, "dedikodudan" tamamen uzak dururlar. Ağızdan çıkan söz, artık kendisini bağlar, dönülmez bir yola girer.
Salı günü de Belediye Başkanımız Özcan Işıklar, Tolga Emek'in sahibi olduğu klashaberajansi.com'a özel bir açıklama yaparak, Selami Değirmenci'nin yerel seçim sürecinde Tahir Sert'ten 450 bin TL aldığını ve Işıklar'a karşı çalıştığını iddia etti. Bu çalışma eylemini nasıl yaptı anlamadım da, 450 bin TL'yi nasıl aldı hiç aklım ermedi. Böylesine bir iddiayı kamuoyuna hangi hakla, nasıl duyurur, bunu da idrak edebilmiş değilim. Siyaseti yalayıp yuttuğunu düşündüğümüz Özcan Işıklar, büyük bir lafı ağzından çıkarırken, o vakitlerde sağlıklı düşünmüyordu sanırım!
Bir gazeteci olarak Tolga Emek bu sözleri güzelce haberleştirmiş ve yayına vermiş. Sonrasındaki gelişmeler daha da skandal...
Uyandığında -muhtemelen- dünden haberi olmayan Işıklar, "Eyvahlar çekerek" telefona sarılmış gibime geliyor. 1 saat yayında kalan haber, önce bir kırpma işlemine tabi tutuluyor, "450 bin TL" iddiasının yer aldığı bölümler siliniyor, çok geçmeden ise haber yayından kaldırılıyor.
Burada şu anlam ortaya çıkıyor: Gazeteciye kurulan baskı neticesinde, mesleğin itibarını zedeleyen bir girişim sonucu, hatasının daha fazla büyümemesi açısından haberin bir şekilde yayından kalkmasını sağlıyor.
Bakar mısınız şu duruma! Meydanlarda "Gazeteciler özgür değil" diye bağırıp hak savunanlar, gazeteciye baskı kurarak haberini engelliyor...
Gazeteciden kaynaklı bir hata sonucu düzeltmeler yapılabilir, fakat haberin yayından kaldırılması mühim bir olaydır. Tolga Emek'in, zor durumda kalmamak adına bu işlemi yaptığını düşünüyorum. Ama iş işten geçti. Çocuk doğdu, göbeği kesildi ve adı kondu. Her ne kadar baskılar neticesinde haberi kaldırtsa da, bizler bu konuyu dün sayfalarımızdan duyurduk. Aynı şey belki bizim de başımıza gelebilir. Etimiz ne, budumuz ne!..
Burada sorun, "dün söylediğini bugün unutan" kişilerdedir. İktidar gücünü eline alanların, çeşitli yaptırım yollarıyla medyayı ve insanları hizaya çekmeye çalışmasıdır.
***
Başka bir gazetede ise Işıklar'ın şu sözleri dikkat çekiyor: 'Sokakta insanlar böyle konuşuyor, böyle bir duyum aldık.'
Ben de aldığım her duyumu gazetede yazsam, sokağa çıkmaya insanın yüzü olmaz! Duyumla iş mi olur? Madem bir laf ettin ya arkasında duracaksın ya da dedikoduyla hareket etmeyeceksin. Dedikoduyu kimler yapar herkes iyi biliyor...
Selami Değirmenci ve Tahir Sert'i ciddi zan altında bırakan bu sözler, sanıyorum ki yargıya intikal edecektir.
Merak ediyorum hakim karşısında nasıl cevap verilecek. "Efendim sokakta böyle diyorlar, onu demeye çalıştım" cevabını verirse, hakim koskoca belediye başkanı için, fısıl fısıl söylenir gibi.
***
Özcan Başkan ne derse desin, artık dönülmez bir yola girdiğinin farkına varmalı. Eskiden daha şeffaf, daha barışçıl, daha güzel sözlüydü. O Işıklar gitti, yerine tahammülsüz, kavgacı ve müfteri bir başkan geldi.
Eleştiriye karşı üslubunu sertleştiriyor, ağır hakaretler yapıyor, insanları zan altında bırakan söylemlerde bulunuyor, sakinleştirmek ve rahatlatmak yerine; kızgınlaştırıyor ve daha da alevlendiriyor.
Son aylardaki davranışları, bir belediye başkanı kimliğinden çok uzağa gitti. Eğer bir itiraf istiyorsanız benden; ben ilçeyi yönetmek için göreve gelen ilk zamanların Özcan Işıklar'ını istiyorum...