Öncelikle Selamun Aleyküm…
Uzun zaman oldu hasbihal etmeyeli… Aslında bunun birden fazla sebebi olduğunu söylemek isterim. Bazen ağzımdan çıkan sözlerin terazi ölçüsünü kaçırdığımdan, istemeden de olsa “söz” diyerek rölantiye alıyorum kendimi. Sıcak ve bunaltıcı havanın halen iliklerimize kadar işlediği bu günlerde, çeşitli konuları ardı ardına sıralamayı çok arzuladığımı ifade etmek istiyorum. Ama dediğim gibi söz verdim bir kere…
Neyse kuyruğuna geldik :)
***
Konumuz Silivrispor…
İlçemizin göz bebeği, gurur abidemiz ve iftihar ettiğimiz köklü bir kurumumuz.
60 yıllık mazisine birçok hatıra sığdıran futbol kulübümüz, bugüne kadar neler neler yaşadı ve yaşattı. Maneviyatı böylesine önem arz eden kulübümüzün geçtiğimiz 3-5 yıl içinde yaşadığı karmaşık durum, hepimizin malumudur. Ama en son yapılan olağanüstü kongre süreci, ülke gündemine kadar malzeme konusu oldu.
Çok dallandırmadan kısa bir özetlemek gerekirse; Amatör Ligde kapısına kilit vurulma noktasındayken Mustafa Saral’ın el atarak ayağa kaldırdığı Silivrispor, adeta yeniden hayat bulup, şahlanarak profesyonel lige ‘merhaba’ demişti. Görevi İhsan Atun’a devreden Saral, daha sonra kulübün adeta şarampole yuvarlanmasını üzülerek izlemek zorunda kaldı. Uzatmayayım, ardından eşya gibi satılığa çıkarılan Silivrispor’a, Ümit Kalko sahip çıktı. Kendi liginde dip yapmış, borç batağı içinde kalmış, kimsenin yüzüne bakmadığı bir anda kulübe el attı. Önemli: “Bakın anlattığım bu iki hadise arasındaki konu aynı, sadece roller değişik…”
Bu kısımları iyi okuyun ve not edin! Kalko’nun el attığı Silivrispor, bir anda çehre değiştirdi. Kurumsal bir havaya tekrar kavuşarak, şanına yakışan pozisyonuna getirildi. Borçlar ödendi, sürdürülebilir bir çizgi yakalandı. Karizması yerine gelerek, ilçemize yakışır bir Spor Kulübü oldu. Tüm bunların yanında, 30 yıllık hasreti dindirip, bir üst lig olan 2. Lige yükselerek şampiyonluk sevincini hepimize tattırdı.
Şimdi A’dan Z’ye bu konuları çok fazla işlediğimiz için, ben kısadan özetlemek istedim. Gelelim asıl meseleye…
***
Kongre süreci henüz dolmamasına rağmen, bin bir oyun ile Silivrispor’un ayaklarına dinamit koyan Belediye Başkanı Özcan Işıklar, her neyi planladı ve uygulamak istediyse kesinlikle başardı. Ben niyetinin halis olmadığını çok iyi bildiğim için, bu söylemlerimizin çokta canını acıttığını düşünmüyorum.
“Kulüp Başkanı Akgün Duru, Özcan Işıklar’ın ne alakası var” diyeceksiniz haliyle değil mi? Evet, kulübün başındaki isim Sayın Duru’dur ama kulübe operasyon çekmek suretiyle, el konulmasına sebep olan Belediye Başkanı Özcan Işıklar’dır. Bu operasyon sonunda şampiyonluk heyecanını dahi yaşayamayan “devrik kulübümüz”, bugün çıktığı 5 maçta da mağlup olarak, hepimize üzüntü veren konumdadır. İşin kötü tarafı, hani umut vaat eden bir fotoğrafı da yok!
İlk maç… Dedik ki, olsun adı üstünde ilk…
İkinci maç… Dedik ki, olsun yeni gelin…
Üçüncü maç… Dedik ki, bu da nazarımız olsun…
Dördüncü maçta Ziraat Türkiye Kupası’na başlamadan veda ettik, ona da dedik ki sağlık olsun…
Beşinci maç… Artık kesinlikle bir şey demek şart olmuştur gayrı!
Yahu ne istediniz şu güzelim Silivrispor’umuzdan!
Özellikle sana soruyorum Özcan Işıklar!
Bu kadar acımasız ve hunharca operasyon çekerken, hiç mi bunları düşünmedin? Kulübün başındaki isim Akgün Duru’ya, söyleyecek fazlada bir şey bulamıyorum çünkü oda ateşten bir gömleğin içinde buldu kendini.
Süreç içinde belki de her gün detaylıca konuşup, istişare ettiğimiz Akgün Bey’in adeta gelgitlerine yakinen şahitlik eden birisiyim. Kendisi sadece benimde değil, Silivri’de nazı geçen her kesimden birileri ile enine boyuna bu süreci konuşup, tartıştı. Başkalarını bilmem ama ben şahsen kendisine, sürece dahil olmaması yönünde çeşitli önerilerimi iletmiştim. Çünkü kabul edelim, bu kongre süreci normal bir şekilde gerçekleşmedi.
Evet, bugün tekrar ediyorum ki; Akgün Duru’nun, Silivrispor Kulübü’nün başında bulunması tamamen yanlıştır. Altını çizeyim, yanlış olan Akgün Bey’in kendisi değildir. Bu ilçede Akgün Duru’nun ismi önemli bir konumdadır ve öyle basite alınacak bir tarafı da yoktur. Ama başından beri birilerinin sinsi plan ve stratejileri doğrultusunda sürece dâhil edilmesi, ister istemez onu da bu karanlık çukura çekiyor. Ve bakınız, maçlara hep birlikte iştirak ediyor yahut izliyoruz değil mi? Spordan hiç anlamayan birisi bile, bu takımda ciddi problemlerin olduğunu analiz edebilir.
Şampiyon olmuş bir takım havası var mı?
Farklı konular da var ama şimdilik üstün körü geçiyorum… Yoksa daha teknik konulara gelmedim! İstifa eden müdür, kör kaleci vs. vs… Tüm bunların yanı sıra bir de şu dipnotu düşmeliyim yani.
Şampiyonluk tacı ile şereflenmiş Silivrispor, ligde alay konusu haline gelmiş, sokakta artık tartışılır olmuş, Başkan Akgün Duru sosyal medyada ona buna cevap yetiştiriyor. Sevgili başkan, sen şampiyon bir takımın başındaki isim olarak yapman gerekeni bilmiyor musun? Artık bu işler senin işin değil! İlle de konuşacağım diyorsan, bunun yolu kulüp binasında düzenleyeceğin basın toplantısıdır.
İkinci bir konu ise artık hiç kimseye telefonda sesini yükseltme, bağırma!
Anlıyorum psikolojin biraz bozuk ama bunun suçlusu gazeteciler değildir.
Hani benzetmek gibi olmasın ama Özcan Bey’le otura kalka, sende ona benzemeye başladın. Ama ben yine de tüm bu olumsuzluklar içinde özellikle Akgün Duru’nun içinde bir yerlerde iyilik dolu kalp olduğunu biliyorum.
Silivrispor’a gelince; şampiyon olarak girdiği bu yarışta, yine şampiyon olarak ligi bitirmesidir. Aksi taktirde birileri çok fena bitecek!
Sağlıcakla kalın…