Haşa Allah’tan korkunuz yok! Anladık bunu açık ve net görüyoruz da; ya kuldan utanın bari!
Her gün yüzlerce insanımız hastanelerde can veriyor ve binlerce insanımız hastanelerin yoğun bakım ünitelerinde can çekişiyor. Yüzbinlerce insanımız korona denen illetle büyük bir mücadele içerisinde...
*
Ülke nüfusunun yarıdan fazlasının içi kan ağlarken, bu ne soytarılık Allah aşkına?
Bunca yıllık meslek hayatımda hiç karışmadım, yılbaşınıza, aybaşınıza ama valla bu sene sabrım taştı çünkü işin cılkını iyice çıkardınız!
Televizyonlar tanıtımlar yapıyorlar ‘Yılbaşı eğlencesi’ başlıkları ile fragmanlar yayınlıyorlar. Türküler, şarkılar, oyunlar, danslar hatta akla hayale gelmeyecek şaklabanlıklar...
*
Siz adına ‘yılbaşı eğlencesi’ derken bile benim vicdanım sızlıyor çünkü kendi kendime soruyorum, ‘Neyin nesi ve kimin fesi bu yılbaşı kutlaması kepazeliği...’
Hiç kusuruma bakmayın benim acımı, milletimin acısını yok sayan ya da hafife alan kim varsa bunun adı kepazelik ve bu kepazeliğe çanak tutanda benim gözümde rant uğruna milletin değerlerini ayaklar altına alan rezillerdir. İşte bu reziller ya gaflet içindeler ya da bu ülke insanına ihanet içindeler. Benim tanımlamam bu!
*
Her gün hastanelerdeyim ve dizlerini döve döve ağlayan hasta yakınları görüyorum. Her gün morg önünde açısından ağlaya ağlaya yerlerde yuvarlanan insanları görüyorum. Yoğun bakım üniteleri kapısında, içerden sevindirici bir haber bekleyen yüzlerce insanı teselli etmek için dil dökmüşlüğüm oluyor. Biz bu insanların acısını dualarla hafifletmek, teselli etmek yerine; şarkılarla türkülerle ve bazılarının da adına tiyatro dedikleri, hatta bel altı esprilerini sırf biz gülelim diye koskoca televizyon ekranlarından gözümüzün içine baka baka bunları bize izletecekler. Hatta adeta acımızla dalga geçercesine öz değerlerimizi çiğneyecekler!
*
“İşine gelmezse izlemek istemezsen kapat” diyebilirsiniz ama daha bıyığı terlememiş, buluğ çağına erişmemiş gençlerimize biz nasıl söz geçiririz de; ‘Oğlum, kızım, torunum acımız var açma şu televizyonu’ diyebiliriz.
Genç; yani kanı kaynıyor çünkü acının acısını yaşamamış!
*
En çokta ağrıma giden ne biliyor musunuz? Bu kepazeliklerin hepsi de kendisini “Mukaddesatçı, milliyetçi yani muhafazakarız” diyen hükümet zamanında yapılıyor olması! işte bu da ayrıca içimi çok sızlatıyor.
Şu mevcut hükümet akla hayale gelmez çok güzel hizmetler yaptı eyvallah ama bir o kadarda milliyetçiliği, mukaddesatı yani muhafazakarlığı yok etti!
*
Konu konuyu açıyor da bu hükümet geldiği günden yani 2002 yılından bu yana başta ‘İstanbul sözleşmesi’ icraatı ile başladı sözde “Avrupa uyum yasaları” diyerek çıkardıkları yüzlerce binlerce yasaları inceleyin bakalım kaç tanesi bizim dinimiz İslam’a ve milliyetçiliğimize uygun? Erinmeyin, inceleyin göreceksiniz benim nelere isyan ettiğimi!
*
Ya Allah aşkına hiç olmazsa bu sene bari şu eğlenceleri durdurun daha uygun programlar yapın, millet hem acısını yaşasın, hem maneviyatını tazelesin hatta İslam’da ve Türklük’te bilmediği şeyleri öğrenme fırsatı bulsun.
*
Bende size oy verdim çünkü “Dinimiz İslam dediniz, rehber Kuran dediniz, hedef Turan dediniz” işte bu ilkelerle bize çok büyük güven verdiniz ama görüyorum ki uygulamaların neredeyse yarıdan fazlası dinle, imanla, İslam’la, Türk’lük şuurundan uzak tamama yakını ecnebice...
Yapmayın lütfen, bari bu yılbaşı yapmayın...
Acımız taze, yaramız derin ve yüreğimizin ta içi sızlıyorken hiç hoş değil Sayın Devlet büyüklerim. Benim aklıma gelen bu kadar kısa değil elbette aslında söylenecek çok sözüm var da şimdilik bu kadarını yazabiliyorum. İçimden geçenleri yazmaya kalksam, soluğu adliyede alacağımı çok iyi biliyorum. İşte bunun için boğazımı sıktım, yutkuna yutkuna duruyorum ve Allah ıslah etsin sizleri diye yine sizlere acıdığım için Allah rızası için dua ediyorum…