Bir önceki yazımda TBMM'de görüşmeleri tamamlanan ve halk oylamasına sunulacak olan Anayasa değişikliği paketi için Referandum tarihinin belirlendiğini dile getirmiştim. Hararetli geçen meclis görüşmelerinin ardından son kararın millet olduğuna vurgu yapmış, bu konuda siyasilere çok görev düştüğü yönünde bir kaç kelam etmiştim. Bilindiği üzere şu anda evet-hayır tartışmaları ahlak sınırlarını zorlayan bir sürece girdi. Tekrar etmeliyim ki, siyasi liderlerin henüz sahaya çıkmadığı, sadece gurup toplantıları ile başta partilileri olmak üzere; vatandaşların arasında bu kadar sert ve ayrıştırıcı bir psikolojiye sebebiyet verecek söylemleri, yerini yumuşatıcı ruh haline bırakmazsa vay halimize... Felaket tellalı olmak istemem ama yoksa bu süreç içinde çok kavga gürültü izleriz alimallah!..
***
Bu süreçle alakalı hiç kuşkusuz en çok MHP'nin izleyeceği yol haritası konuşuluyor. 15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından siyasi dengelerin toptan değişim yaşadığı bir süreçteyiz. Genel Başkan Devlet Bahçeli'nin daha darbe gecesi gösterdiği dirayetli duruşu, birçok sinsi planın önlenmesine büyük ölçüde katkı sundu. Ülkenin sigortası olarak nitelendirilen MHP'nin, söz konusu vatan-millet olduğunda nasıl ihtişamlı bir tavır takındığına hepimiz şahidiz. Şuraya gelmek istiyorum. Geçtiğimiz altı aylık süreçte, başka bir fotoğraf izlediğimiz Türk siyasetinin nereye doğru gittiğine çoğumuz akıl sır erdiremiyoruz. Tüm bu olanlarla birlikte çok partili döneminin de yavaşça kapandığı, iki ayrı görüşün ağır bastığı sürece girdik diyebiliriz. Kimilerine göre bu durum "roller değişti" tarzında ortaya atılsa da, bunun gerçek olup olmadığını sadece izleyerek göreceğiz.
Mesela sosyal medya hesabımı takip edenler görmüştür, bir fotoğraf paylaştım. Fotoğrafta Erdoğan ve Kılıçdaroğlu için iki ayrı söylem var! Erdoğan'a, "Diktatör" diyorlar, o "Evet, halka gidelim" diyor. Kılıçdaroğlu'na "Özgürlükçü" diyorlar, o "Hayır, anayasa mahkemesine gidelim" diyor. Bakınız! Siyasi dengelerin değiştiğini az önce yazımın başında söylemiştim. İşte MHP'nin ihtişamlı duruşu tekrar devreye giriyor ve Sayın Devlet Bahçeli'den şu cümleler tarihe not olarak düşüyor; "Genel Kurul'a geldiğinde de oradaki değerlendirmelerde katkı sağlayacak bir tek 'evet' oyum vardır, onu da vereceğim. Verdiğim 'evet' oyunu referandumda da aynen tekrarlayacağım" şeklinde... Bana göre bu sözler, bu millete bir çağı kapatıp başka bir çağı açma sürecindeki en büyük hediyedir. Tabi o gün bu gündür Devlet Bey'in yakasına yapıştırılmak istenen mesnetsiz yakıştırmalar da aldı başını gitti. Peki, bu durum sadece siyasi rakiplerini mi rahatsız etti? Hayır tabi ki de... MHP'nin içinde de çok seslilik bir anda alevlendi ve yerini restleşmeler aldı. Ama Bahçeli'nin tavrı net! Parti içi meselelere girmek istemiyorum çünkü konumuz o değil. Peki, başından beri tavrını ortaya koyan MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin dışında teşkilatlarda durum nedir? Derin bir sessizlik... Bu sessizliğin sebebi nedir? Belirsizlik...
Gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerek Başbakan Yıldırım ile defalarca görüşen ve süreci neredeyse birlikte götürme gayretinde olan Devlet Bey'in kendisi dışında aleni şekilde fikrini beyan eden kimselerin olmaması sizleri de düşündürüyor mu? Acaba Sayın Bahçeli'de tıpkı Erdoğan gibi yalnız diyor musunuz?
Benimde kötü bir huyum var. Konumun ana gündemi Silivri ama illa genel konulara da değineceğim... Bir sayfa genel gündemi değerlendirdik iyi mi? Neyse...
Silivri'de MHP İlçe Teşkilatının şu ana kadar net bir şekilde tavrını ortaya koymaması da bana kalırsa düşündürücüdür. İlçe Başkanı Şenoğlu Türkyılmaz'ın ağzından henüz resmi bir açıklama gelmezken, Teşkilat Başkanı Zafer Yalçın'ın sosyal medyada yaptığı paylaşıma kendi partililerinden bile tepki geldi. Bunun üzerine ilçe başkanının aklınızı başınıza alın tarzında açıklaması şimdilik sükuneti sağladı. "Söz gümüş ise sükut altındır."
****
AK Parti Silivri İlçe Teşkilatı geçtiğimiz gün yaptığı toplantıda referandum için hedefi %55 olarak belirlemiş. Yani neye göre hesap yapılıyor bilmiyorum ama ortaya attıkları iddia gerçekten çok uçuk bir noktada... Açıkça söylemeliyim ki benim kafamda %40 ile 45 arası bir sonuç alındığında mükemmel ötesi bir durumu ortaya koyacak fikri varken, %55 gibi rakamı ortaya koymak sadece garip karşılanır. Bu sonucu ortaya atan İl Yönetim Kurulu Üyesi Metin Karakaş'ın siyasi atraksiyonları sevdiğini iyi bilirim ama gerçekçi olalım lütfen... Kusura bakmayın ama AK Parti ilçede popüler havasını kaybetti. Yani şimdi derin mevzulara girerek iyice moral bozmak istemiyorum ama dost acı söyler kardeşim! Konuştuğum bazı partililer MHP'nin Silivri'deki oylarını cepte sayarak kafalarına göre rakam belirliyorlar. Bakın yazımın başındaki kısımlarla bir bağdaştırma daha yapayım. MHP Lideri Devlet Bey ile AK Parti Lideri Binali Bey, kaç kere kameralara poz verdi? Veyahut Cumhurbaşkanı ile kaç kere görüştü? Peki, AK Parti Silivri İlçe Başkanı Rıfat Kutlu İle MHP İlçe Başkanı Şenoğlu Türkyılmaz kaç kere yan yana geldi? Bu önemli süreçte kaç defa telefonda konuşup istişare yaptı? Ben söyleyeyim: hiç! Rıfat Kutlu'nun yerinde olsam arabamın lastiğini bahane eder, motorunu bahane eder bir şekilde Şenol Bey'le temasa geçerdim! Gençlik Kolları Başkanı Orhan Koç ile Zafer Yalçın'ı bir şekilde görüşmesi için teşvik ederdim. Yan yana gelmekten bile imtina eden kişilerin siyaseten bir çatının altında toplanması mümkün değildir. Bu bakımdan bir atasözü ile bitireyim bu konuyu da: "Elden Gelen Öğün Olmaz O da Vaktinde Bulunmaz"
Not: Yazımı yazdığım dakikalarda aslında bildiğim ama yazmadığım bir hadisenin resmi açıklaması yapıldı. AK Parti İlçe Başkan Yardımcısı olan Elif Koryürek SKM Başkanı oldu. Elif hanımın seçim sürecine katacağı artı-eksi konularını detaylıca bir sonraki yazımda işlemek ümidi ile...
Sağlıcakla Kalın