Hepimiz belli bir dönemi yaramazlık ve haylazlık adına ayırmışızdır. Çocukluğumuzun en neşeli günlerini bu dönemlerde yaşamış, arkamıza baktığımızda "hey gidi günler" diye anımsadığımız sevimli hallerimiz olmuştur. Yaramazlık yaptığımızda suçumuzu bastırma adına sıkça kullandığımız bir terim vardır. Bunu bir kurtuluş, işin içinden sıvışma ya da suç ortağım var ise onu yak kendin kurtul mantalitesi ile de kullanmışızdır... Ben yapmadım, o yaptı!
Tabi bu sözlerin ardından gelen el ense tokat ya da güzel bir kulak çekme hamlesi...
Bu pratik hamle ile kimi zaman yaramazlığımızın yükünü yanımızda bulunan arkadaşımıza yükler, biraz da şansımız var ise işin içinden tereyağından kıl çeker gibi sıyrılırdık. Bu anlattığım basit örnek sadece çocukluğumuzun neşeli hallerini anlatan kısa bir anıdan ibaretti. Şimdi gelelim konuyu getirmek istediğim asıl tarafına...
***
Geçen sene gündemimize düşen bir haber vardı. Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar'ın oğlu Serim Sencer Işıklar'ın şahsi aracı ve yine Özcan Işıklar'ın kendi şahsi aracı olmak üzere değişik tarihlerde belediyenin akaryakıt ihalesini alan benzin istasyonundan mazot alarak, fişi de ödenmesi için Silivri Belediyesine kestirmişlerdi. Bu haberi ilk duyuran gazeteci Fatma Sarıbıyık Yıldırım oldu. Ben de o zaman "Yuh artık, mazotu da belediyeye kitlemişler" başlığıyla haberi yapmıştım. Tabi aradan bir sene geçti ve geçtiğimiz aylarda yine gazeteci Cem Güner'in haberi ile bu olay tekrar gün yüzüne çıktı. Bu sefer de o dönem İmar Müdürü olan Deniz Bayraktar'ın şahsi aracı ile alakalı bir mazot fişi gündeme geldi. Aslında bu mazot fişleri 2010 yılına aitti. Tabi burada üzerinde durulması gereken hususun tarih değil de, usulsüz bir olayın olup olmadığıdır. Çünkü ortada bir haksızlık konusu var. Kamuya ait ve kamu yararına kullanılması gereken bir kuruşu bile eğer siz şahsi, özel veya zevki sefa uğruna kullanıyor yönünde haberler ile gündeme geliyorsanız, bunun hesabını önce Allah'a, sonra size oy veren seçmene ve eğer gerçekten doğru ise adalete hesap vermeniz gerekecektir. Bu olayların üzerini öyle basit hızlı cümleler ile kapatmanız mümkün olmayacağı gibi vicdani boyutu ile de bir gün yüzleşmek zorunda kalacağınızı hatırlatmak isterim. "Ben 100'liraya tenezzül edecek birimiyim" diyerek bu durumdan kurtulabileceğinizi sakın ola düşünmeyin. Birde bu işin daha vahim bir durumu ortaya çıktı ki hiç sormayın... Gazetem İstanbul'un bugünkü manşetine baktığımız zaman yine Fatma Sarıbıyık imzalı "Ben yapmadım onlar yaptı" başlıklı haberi hepimiz okuduk. Haberin detayına çok girmeyeceğim fakat belediye başkanı Özcan Işıklar ve oğlu Serim Sencer Işıklar, yine başkan beyin şoförü İlkin Gözen, bir de eski imar müdürü Deniz Bayraktar'ın şahsi araçlarına almış oldukları mazot fişlerini Silivri Belediyesi adına kestirerek kamu kaynaklarını şahsa özel kullandıkları gerekçesiyle Silivri Kaymakamlığı soruşturma başlatmış. Aslında bu bile başlı başına bir problem fakat kaymakamlık makamınca Silivri Belediyesinden istenen savunmada Özcan Işıklar imzalı verilen cevap en hafif şekli ile yuh dedirten cinsten. Yazımın başında da örnek verdiğim "ben yapmadım, o yaptı" kısmı da burada devreye giriyor. Şimdi bu olayın başına dönecek olursak habere konu olan mazot fişleri Silivri Belediyesi adına kesilmiş. Mazot alan kişilerden birisi oğlu, diğeri canını emanet ettiği şoförü, bir diğeri ise belediyenin imar müdürü... Şimdi ortada çok enteresan bir durum var, o da Özcan bey'in savunmasında kullandığı; "Veresiye fişleri ile belediyemizin bir ilgisi bulunmamaktadır. Fişlerde yazılan isim ve atılmış olan imzalar kişilerin sorumluluğundadır."
Yani bizim başkan diyor ki; "Sanırım ben bu işte çuvalladım, olurda bu konu ile alakalı başıma bir hal gelirse her zaman yaptığım ve uyguladığım taktik olan görmedim, duymadım bilmiyorum..."
Her şey kabak gibi ortadayken sen nasıl olurda bizimle alakası yok, olay imza atan isimlerin sorumluluğundadır dersin yahu? Kaldı ki bu imza atanların arasında senin oğlun var Başkan! Senin gözün bu kadar mı döndü? Bunu söylerken aklından geçen neydi? Yarın meydanlara çıkıp kamu kaynaklarını haksız yere kullanan öz oğlum bile olsa gözünün yaşına bakmam diyerek dürüst bir siyasi portresi mi çizmek istiyorsun? Bu iş bu kadar basit mi yani? Mazotu alan belli, ödemesi yapılmak üzere kesilen fişin adresi belli... Sen kalkıp da hiç haberin yokmuş gibi polyanacılık oynarsan bunu kimse yemez! Ben o fişlerden geçtim de senin kendini kurtarmak için öz oğluna reva gördüğün bu utanç verici açıklamayı aziz Silivrili hemşerilerimizin vicdanına bırakıyorum. Ayrıca belediyede imza atan tüm personele açıkça bir mesajdır bu durum. Benden söylemesi...
***
Nihayet sona gelindi
Piri Mehmet Paşa Camisi ile alakalı arapsaçına dönen uzatmalı restorasyon çalışmaları nihayet bitti. Bugün yarın, ay sonu hafta sonu Ramazan veya Kurban Bayramına bitiyor derken yaklaşık 5 seneyi bulan çalışmalar en sonunda biterek ibadete açılmak için gün sayıyor. Silivri Kaymakamı Faruk Bekarlar, AK Parti İlçe Başkanı Rıfat Kutlu, AK Parti İstanbul İl Yönetim Kurulu Üyesi Metin Karakaş, Silivri İlçe Müftüsü İdris Çatmakaş ile birlikte Meclis Üyeleri ve İlçe Yöneticileri caminin son halini kontrol ederek çalışmaları yerinde inceledi. İnşallah çok kısa bir süre sora açılacak. Muhtemelen Ramazan ayı öncesine. Ayrıca yeni mahallede yapımı tamamlanan Zeki Çevik Camisinin de tamamlandığını yerinde giderek bizzat görme imkanım oldu. Harika bir eser daha kazandı ilçemiz. Bu hayra vesile olan başta iş adamı Zeki Çevik olmak üzere tüm emek verenlerden Allah Razı olsun diyorum.