Bolu Kartalkaya’da yaşanan ve 78 vatandaşımızın hayatını kaybettiği yangın, hepimizin yüreğinde derin bir yara açtı. Bu elim olay, sadece bir otel yangını değil; ihmaller zincirinin ve sistematik sorunların acı bir yansımasıdır. Bugün bu yangının ardından, yalnızca suçluyu aramak yerine, gelecekte bu tür trajedilerin bir daha yaşanmaması için sorumluluğu nasıl paylaşmamız gerektiğini konuşmalıyız.
Otel yangınında, alarm sistemlerinin çalışmadığı, yangın merdivenlerinin yetersiz olduğu gibi hayati eksiklikler dile getiriliyor.
Peki, bu eksiklikler nasıl fark edilmedi?
Mevzuat kağıt üzerinde mi kaldı?
Denetimler, göstermelik raporlamalarla mı sınırlıydı?
Bu soruların cevabı, mevcut sistemin eksiklerini ortaya koyuyor. İşletmelerin, yerel yönetimlerin ve merkezi otoritelerin denetim süreçlerini daha sıkı hale getirmesi, caydırıcı cezalarla güvenlik standartlarını yükseltmesi artık bir zorunluluktur.
Yangının ardından suçun belediyede mi, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda mı olduğuna dair tartışmalar başladı. Ancak burada atladığımız nokta, yetki ve sorumluluğun netleştirilmemiş olmasıdır. Bu tür krizlerde, suçlu aramak yerine herkesin kendi sorumluluğunu kabul ettiği bir yaklaşım benimsenmelidir. Çünkü bu, yalnızca bir otelin değil; bir sistemin, bir anlayışın başarısızlığıdır.
Yangın, sadece güvenlik eksikliklerini değil, aynı zamanda denetimlerdeki şeffaflık sorununun da altını çiziyor. Perde arkasında kimlerin ihmali, kimlerin hatası var? Bu sorular, kapsamlı ve tarafsız bir şekilde yanıtlanmalıdır. Soruşturma süreçleri halkla şeffaf bir biçimde paylaşılmalı ve ihmali olan herkes, unvanına bakılmaksızın sorumlu tutulmalıdır.
Kolay ölümler ülkesi olmaktan çıkalım artık! İnsanını düşünen, sorumluluğu üstüne alan, emanet olan cana saygı duyulan bir mekanizma işlemeli. Daha kaç canın yitip gitmesi gerekiyor? Daha kaç kez aynı acıyı yaşamamız gerekiyor?
78 canımızı kaybettik. Bu kayıp, bir daha aynı acıları yaşamamak adına bir milat olmalıdır. Belediyelerden bakanlıklara, otel sahiplerinden denetim kurumlarına kadar herkesin taşın altına elini koyması gerekiyor. Yeni düzenlemeler yapılmalı, güvenlik standartları sıkılaştırılmalı ve denetimler siyasi çekişmelerden bağımsız bir şekilde işletilmelidir.
Kartalkaya faciası, yalnızca bir felaket değil; bir uyanıştır. Eğer bu uyanışı görmezden gelirsek, bundan sonra yaşanacak her trajedinin suç ortağı olacağız. O halde bir daha asla diyelim ve bu acının üzerini örtmek yerine, dersler çıkaralım.
Son olarak:
Bolu Kartalkaya’da yaşanan elim yangında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaslı ailelerine sabır ve başsağlığı diliyorum. Bu acı olayda yaralananlara ise acil şifalar temenni ediyorum. Milletçe bu tür felaketlerin bir daha yaşanmaması için gereken dersleri alacağımıza ve sorumluluklarımızı yerine getireceğimize inanıyorum. Kaybettiğimiz canların hatırasını yaşatmak, hepimizin görevidir.