Rahmetli babam Gazeteci İrfan Ermiş’in yönlendirmesiyle gazete kokusuna, matbaa boyasına elimi bulaştırdığım 1997, 98, 99’lu yılları saymazsak, 2006’dan beri aktif gazetecilik yapıyorum.
Yaklaşık 20 yıl olacak bu siyaset-gazeteci ilişkisi içerisindeyim, gündemi ve kulisleri takip ederim, birçok belediye başkanı, meclis üyesi gördüm ve tanıdım.
Unutamadığım Genç Partili Faruk Can’dı mesela. Sesi çok çıkardı, bağırır çağırır, tek başına muhalefet ederdi.
Hüseyin Turan’lı AK Parti yerel iktidardayken, meclis üyelerinin hakaret ettiğini hatırlamam mesela…
Yine Özcan Işıklar’lı CHP yerel iktidardayken, Metin Karakaş’ın masaya elini vurduğunu bilirim ama muhalefetin de iktidarın da hakaret ettiğini hatırlamam mesela…
Aynı şekilde Volkan Yılmaz’lı MHP yerel iktidardayken, CHP-AK Parti-MHP meclis üyelerinin hakaret ettiğini hatırlamam mesela…
Sivri dilli Ömer Tekin’i biliriz, ortam gerilir, alevlenir ama özür dilenirdi.
Şimdi, Bora Balcıoğlu başkanlığında CHP iktidarındayız. AK Parti ve MHP muhalefette. Bugün ilginç bir şey oldu.
CHP’li avukat meclis üyesi Mehmet Keleş, Cumhur İttifakı meclis üyesi “arkadaşlarına” “Allah utanma duygularını almış, utanmıyorlar, yüzleri kızarmıyor” dedi.
Avukat olması nedeniyle "utanmaz" demenin teknik olarak hukukta suç sayılmadığını biliyor bilmesine de, meclisin muhalefet vicdanında hakaret olarak görüldüğünün farkında değil.
Bora Başkan’ın “siyasi nezaket” çabalarını bir anda söküp attı. Milim milim, adım adım oluşturduğu nezaket dağını, bir lafıyla yerle bir etmeyi başardı. Muhalefet hiç kızmasa, alkışlasa yeridir.
Bir de Mehmet Keleş'in üslupla ilgili görüntüsü dikkat çekiyor. Beden dili ve ifade tarzında muhalefet grubuna “kin, öfke, nefret” duygusu anımsatıyor.
Yine Mehmet Bey’in öyle bir karakter olmadığını söyleyerek, bu işin Cuma meclisinde “Yanlış anlaşıldım, kusura bakmayın, özür diliyorum”* diyerek tatlıya bağlanacağını düşünüyorum.
Hem de Bora Başkan’ın “Arkadaşım adına özür dilerim” demesine gerek kalmadan…