Namık Kemal bir gün düşünür ve der ki: ''Hayalle yaşayanın ...!!"
Sonra tekrar düşünür ve ''Hayalle yaşamayanın da..!!'' der.
İşte geçen sabah bendeniz yine aynı duygu ve düşünceler ile güne merhaba dediğim erken saatlerde, telefonumda sosyal medyayı kurcalarken bir baktım gazeteci (namı diğer Fatoş ablamız) Fatma Sarıbıyık Yıldırım’ın “Silivri AK Parti’nin Aday Kazanına Düşenler” isimli yazısını gördüm. Keyifle okuduğumu öncelikle belirtmeliyim. Siyasetin hafiften fokurdamaya başladığı bu günlerde aslında kanımca ihtiyaç duyulan bir yazıyı kalem almasını yerinde bulduğumu kendisine de söyledim fakat eksik kısımlarını da teker teker hatırlattım. Beni yakından takip edenler bilir, siyasi yazılarımda asla taviz vermem! Hele ki bu durum AK Parti kanadından olursa ezber bozarım… Evet, zannediyorum ufukta bir erken seçim furyası gözüktü. Geçtiğimiz günlerde AK Parti tarafından verilen 2019 Mart ayında yapılması planlanan yerel seçimler 2018 Ekim ayına, 2019 Ağustos ayında yapılması planlanan Cumhurbaşkanlığı seçimleri 2019 Ekim ayına, 2019 Kasım ayında planlanan Genel Seçimler ise 2020 Ekim ayında yapılsın teklifine muhalefet kanadından da “Hayır” gelmedi. Hatta CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve Başbakan Binali Yıldırım’ın baş başa yaptığı görüşmenin erken seçim için ince detaylar içerdiğini önümüzdeki günlerde göreceğiz… Neyse genele girmek gibi niyetim yok!
***
Hadi diyelim ki bu gayretler boşa çıkmadı ve olası bir genel ya da erken seçim kararı alındı. Ben Türkiye’de her an olası bir seçimin olabilme ihtimalini çok yüksek gördüğüm için, odaklandığım tek nokta kazanımlar ile kayıplar arasında kim nereden ne ders çıkartmış kısmı ile ilgilenirim. Silivri’de ikamet edip, yine burada ticari hayatımı sürdürme gayretimi de göz önünde bulundurduğumdan dolayı olası bir seçimde ilçe olarak biz ne kazandık, neleri kaybettik…
Şimdi, yazımın ilk giriş kısmında “kurduğum hayaller” ve “yıkılan hayaller” kısmını açmanın zamanı geldi. Değerli dostlar, Silivri’nin son 16 yılını şöyle bir hafızalarımızda yokladığımız zaman bu ilçenin siyasi anlamda kazandığı ne var? Hemen söyleyeyim… Kocaman bir sıfır!!! Türk siyasi tarihinde 2002 genel seçimlerini bir milat olarak kabul edecek olursak, şu anda AK Parti’nin Türkiye’de 81 il 957 ilçesinin neredeyse tamamın da var olma mücadelesini net bir şekilde görebiliyoruz. Sayı olarak en fazla ilçeye sahip İstanbul’un 39 ilçesinden birisi olan Silivri’de siyasetin/hizmet olarak kazandığı tek tarih aralığı 2004-2009 yıllarıdır. Gariptir, kazandığı tarih itibari ile kaybetmeye başladığı tarihlerde aynı sürece denk gelmiştir. Neden mi? Nedeni sadece güç kavgası…
***
2002’den bugüne 7 ilçe başkanı, 1 belediye başkanı, halen görevde olan 1 milletvekili çıkarmayı başaran ilçemizde AK Parti’nin 24 bin üyesi olduğu söyleniyor. Peki, böylesine sayısal zenginliği ön planda olan bir teşkilatın neden yüzü gülmüyor? Ne kavgaları bitiyor ne de gürültüleri… İktidarın tüm kudreti ellerine olan bir yapı, İBB desteği ki buna “Kadir Topbaş’ın kardeşlerim dediği” en yakın isimlerin halen aktif siyasette olmasını da ekliyorum, yine moralsiz, motivasyonu düşük, halktan kopuk bir teşkilat var. Nedeni mi? Nedeni sadece güç Kavgası…
***
Kontrolsüz güç, güç değildir! İşte ben buraya dikkat çekmeyi uygun görüyorum dostlarım… AK Parti’nin içinde kontrolünü kaybetmiş, güç zehirlenmesi yaşayan bir kitlenin tüm yapıyı örümcek ağı gibi sardığını artık hepimiz kabul edelim. Bunu herkesin çok iyi bildiği gibi söylemekten de geri duranların amaçlarını hiçbir zaman anlayamadım. Çok geriye gitmeye gerek yok! 2014 yerel seçimlerinin kaybedilme nedenlerini ben yazdığım zaman bana salya saçarak ağız dolusu küfür eden partili geçinen zümrenin halen üzerimde ağırlığını hissediyorum. Ama hakkı savunmaktan asla vazgeçmeyen bir Erdoğan sevdalısı olarak yine tekrar ediyorum… 2014 yerel seçimleri kaybedilmedi; KAYBETTİRİLDİ!!! Hesap neydi peki? 2019… Şimdi görüyorum ki kavgaların ortasında kalmış bir teşkilat, yine kavgaların ortasında kalmış bir ilçe başkanı ve en güçlü benim diyenler… Ortaya isimler serpiştiriliyor. Amaç ve gayenin Silivri’de başarı yakalaması değil, amaç sadece isminin önüne kartvizit “Silivri Belediye Başkanı” yazması mücadelesidir. Eğer bana kızmaz ve müsaade ederseniz ben bir çözüm önerisinde bulunmak istiyorum. Bakın bana dua edeceksiniz…
Silivri İlçe Başkanı Hüseyin Turan olsun…
Silivri Belediye Başkan Adayı Tülay Kaynarca olsun…
Seçim kazanıldığı takdirde Metin Karakaş’a milletvekili olma garantisi verilsin…