Fotoğraf, en önemli anlarımızın ölümsüzleşmesi adına teknolojinin insanoğluna sunduğu muhteşem bir armağandır. Bazen mutluluğumuzun, bazen üzüntümüzün, bazen anlık yakaladığımız bir durumu defalarca görebilmeyi sağlar fotoğraflar...
Dili vardır! Öyle üzerine baloncuklar açarak, işi gırgıra vurmaya gerek kalmadan da anlatır birçok durumu... Bazen öyle anlar gelir ki; kadraja girmekten mutluluk duyduğunuz fotoğraflar ansızın size "kahretsin" dedirtecek kadar can acıtır. Çünkü mutluluğun resmi bir anda "ihanetin belgesi" olma özelliğini taşıyabilir! İHANET!
Ne kadar ağır bir söz değil mi? Aslında telaffuzunda bile birden fazla çeşidi vardır. Diyeceksiniz ki; "ulan fotoğraflardan konu açılırda, iş nasıl ihanete gelir yahu..."
Son günlerde ilçemiz siyasilerinin sosyal medya üzerinden kamuoyuna servis ettiği fotoğraflara bakıyorum da geldiğimiz noktaya ciden şaşırıyorum!
"Siyasetin omurgası yok" derler bunu çok biliyoruz, ama kişilerin kendisinde oluşan omurgasızlıklarını neremize koyalım? "O saatten sonra nerene koyarsan koy Ahmet" diyenlerinizi şimdiden duyuyorum...
Bugün tek bir kare fotoğrafla Ülkemin Cumhurbaşkanına, Hükümetine veyahut muhalefet partisi liderlerine istifa et denilebiliyor ise, bende ilçemdeki siyasilerin tek bir kare fotoğrafları için iki kelam ederim arkadaş...
Merak etmeyin sizi öyle çok uzaklara götürmeyeceğim!
Bundan iki yıl evvel yapılan 2014 Yerel Seçimlerine doğru biraz hafızalarımızı yoklar ve o dönemlerde yaşanan en çarpıcı siyasi olaylara bakarsak, bugün anlatmak istediklerimi çok net bir şekilde görebilirsiniz...
Bugün "FETÖ" denen yapının, o tarihlerde içerisinde olan, o yapının merkezinde olan, aynı şekilde bugün tutuklu olarak yargılananlar ile sarmaş dolaş siyasilerimizin fotoğrafları sıcaklığını koruyorken biz şimdi bu duruma hangi taraftan bakalım? Siz şimdi tüm bunlar olmamış, yaşanmamış gibi halen adına da "istişare" diyerek üstelik sanki çok iyi bir halt edilmiş gibi kamuoyuna haber şeklinde servis ederseniz ortaya yakışıksız bir durum çıkar!
Neyin istişaresi bu? Hangi konu üzerinde mutabık kalındığını azıcık anlatır mısınız?
15 Temmuz'u her seferinde 'unutmayacağız, unutturmayacağız' diye nutuk atanların, bugün 15 Temmuz'un anısına nasıl sahip çıktıklarını içimiz acıyarak seyirci kalıyoruz... Bırakanlar utansın diyorum sadece!!! Kusura bakmayın yutuyoruz olmuyor, susuyoruz olmuyor, konuşuyoruz yine olmuyor... Millet bu yüzleri 'kovun' dedikçe tam aksine bazı siyasi parti temsilcileri içlerine içlerine sokuyor!
"Tarih tekerrürden ibarettir" diyoruz ama bir şekilde "tarihin tekerrür etmesine sebebiyet veren salakların yaptıkları salaklıklardan ibarettir" diyemiyoruz...
Üç kişi'yi mutlu edeceğim diye sana oy veren binlerce kişiyi mutsuz ediyorsan, bunun adı istişare olmaz! Dedim ya "mutluluğun belgesi" diye isimlendirilen fotoğrafların bugün "ihanetin belgesi" olarak halen arşivlerde saklandığını unutmamakta fayda var.
Bunu şimdi anlamayacaksınız belki ama yarın sandık başına gittiğinizde, bunu size hatırlatacak kadar kadirşinas bir milletin olduğunu aklınızdan çıkarmayın!
Sizin istişare yapacağınız yer milletin ta kendisidir. Yanlışa doğru kulaç atıyorsunuz...
Son bir hatırlatma daha yapayım da öyle kapatayım bu konuyu olur mu?
"Aynı suda iki kere yıkanılmaz, yıkanan da aynı değildir zaten"
***
Silivri Kaymakamı Faruk Bekarlar tarafından görevinden uzaklaştırılan Tapu Müdürü Aydın Dolmaz ve diğer üç yardımcısı ile ilgili çeşitli söylemler bilgi kirliliğinden öteye geçmiyor. Saçma sapan, aslı astarı olmayan kirli bilgileri sağda solda dillendirmek doğru değildir. Evet, doğru olan bir konu varsa oda görevden uzaklaştırıldığı konusudur. Bakanlık tarafından görevlendirilen müfettişin müdür ve bazı memurlara gıcık olduğu ve bunun olduğunu söylemek duyduğum en aptalca sözlerdir. Bir taşla üç kuş vurma hevesi olanların hem bakanlık, hem kaymakam, hem de görevli müfettişten intikam alma gayreti yoksa tabi...
***
Geçtiğimiz gün Silivri'de faaliyete başlayan ve uzun zamandır uğramayı planladığım ama bir türlü nasip olmayan Çizgi Koleji'ne en sonunda gittim. Geçen sene ilk açıldığı günlerde kapı girişindeki elektrik direği hatırlatması sonrası çok uzun bir sohbete daldığımız Çizgi Koleji Yönetim Kurulu Başkanı Ulaş Velioğlu'nun sıcak ve samimi tavrını atlamam mümkün değil. İşportacılıktan, eğitim sektöründe marka olmaya doğru giden yolculuğu sırasında geçmişte yaşadığı anılarını paylaşırken ben etkilendim doğrusu!
İlçemiz ne şanslı bir yer oldu ki Ümit Kalko ile Mektebim, Ulaş Bey sayesinde de Çizgi Koleji ile tanıştı. İkisi de genç ve hemen hemen aynı zorluklar içerisinde mücadele vermişler. Zaten birbirilerini de iyi derecede tanıyorlar. Geçtiğimiz günlerde Gümüşyaka'da yapımı devam eden Tarım Lisesi ile alakalı hakkında çıkan haberlere içerlediğini anlatan Ulaş Bey'in bu konudaki düşüncelerini detaylı şekilde haber olarak aktaracağız. Bundan sonra daha sık görüşme konusunda kendisinden de söz aldık zaten :)
Hayırlı haftalar...