Metin Karakaş'la yaptığımız söyleşinin ardından sosyal medya ve özelde birçok eleştiri aldım. Kimi gereksiz, kimi sitem, kimi de kızgın. Bir sürü tepkiyle yüzleştim. Öncesinde bunları hesaba katan birisi olarak gelen tüm eleştirileri saygı ile karşılıyorum. Bizim işin doğasında kimseye yaranamadığımız gibi yaranmak gibi bir niyetimin de olmadığını söylemek istiyorum. Bu konuya ayrıca geleceğim ama öncelikle Karakaş mevzusuna değinelim.
90’lı yılların başında Refah Partisi ile başlayan siyasi hayatı sırasıyla; Fazilet Partisi, Saadet Partisi ve AK Parti ile devam etti. 2004 yılında Silivri Meclisine girerek dönemin Belediye Başkanı Hüseyin Turan’ın yardımcısı oldu. Bu görevle birlikte aynı zamanda İBB’de İmar Komisyonu Başkanvekilliği yaptı.
2009’da kaybedilen belediyeden sonra AK Parti’nin İlçe Başkanı olarak 2010’dan 2013’ün sonlarına kadar görev yaptı. 2014 yerel seçimlerinde Silivri Belediye Başkan Aday Adayı olmak için istifa ettiği ilçe başkanlığı görevi sonrasında aday olarak Tahir Sert ismi çıktı. Daha sonra AK Parti İstanbul İl Başkanlığında görev aldı ve 3. Bölge koordinatörü olarak siyasi kariyerine bir tuğla daha koymaya uğraştı. Haziran 2018 Genel Seçimlerinde 3. Bölgeden Milletvekili aday adayı oldu. Ankara şansını da deneyen Karakaş’ın bu arzusu da gerçekleşmedi. Son olarak 2019 Yerel Seçimlerinde tekrar Silivri’ye Belediye Başkanı olmak istedi fakat bu hayali de suya düştü. Çünkü Cumhur İttifakı’na bırakılan Silivri’de MHP’li Volkan Yılmaz aday gösterildi ve Belediye Başkanı oldu.
Gerçi bu hayal kendisiyle birlikte diğer 8 aday adayının da umutlarını çökertti ama yapacak bir şey yok. Siyasetin son dakika golleri maalesef…
İşte Metin Karakaş’ın AK Parti’deki 18 yıllık serüveni böyle geldi geçti. Bazen en çok istediğin aslında senin için en tehlikeli olanıdır. Bunu hayra yoranların nefsi ile olan kavgasına dağlar taşlar dayanmaz. Belki de burada ilahi bir mesaj var! İyi okumak lazım…
Neyse, yukarıda saydığım birçok görevi tırnaklarıyla kazıya kazıya almış birinin şimdilerde okyanusun tam ortasından kıyıya doğru yüzmeye çalıştığını görüyoruz. Kendisine kara göründü mü bilmem ama hemen altında onu dibe çekmeye çalışan bir şeylerin olduğunu iyi biliyordur.
Diğer taraftan ona çok kızıyorlar. Hakaretler ederek “hainlik” yaftasını yakıştırıyorlar. Neden? Partisinden istifa ettiği için. Şahsi kanaatimi soracak olursanız bence de etmemeliydi ama etti. Peki, bu Dünya’nın sonu mu? Tabi ki hayır! Bırakın giden gitmiş, kalan sahayı sahiplenin.
Bu arada şu hainlik yakıştırmasına da ayrıca değinmek istiyorum. Birilerini çirkin ithamlarla suçlarken altını iyi doldurmak gerekiyor. Onu en çok eleştiren gazeteci olarak ben, yıllarca hep yanlışlarını yazdım. Ama doğrularını da atlamadım. Hatta o yanlışların siyasetine büyük yara vereceğini de defalarca bu satırlardan dile getirdim. Bugünde aynısını yapıyorum. Ve en çokta AK Partili arkadaşlara yazıp söylüyorum. Neden? Çünkü gönül dostuna düşkündür. İster ki dostları hep şen olsun, şenlik olsun. Bakın açık yüreklilikle söylüyorum ki bir Metin Karakaş, Hüseyin Turan, Selami Değirmenci, Tülay Kaynarca ve Özcan Işıklar kolay yetişmiyor.
Bu isimlerin hatalarını yazmaya kalksak belki günlerce işlememiz gerekir. Peki, yaptıkları hizmetleri nereye koyacağız? Bardağın dolu tarafından bakmayı da kabul edeceğiz. Kendimize yapılmasını istemediğimiz ne varsa, aynılarının başkaları içinde geçerli olduğunu unutmayacağız. Yoksa herkesin bir kuyruk acısı var.
Hadi bir de şöyle bakalım, yarın Sayın Ahmet Davutoğlu’nun Cumhur İttifakı saflarında yer almayacağının garantisi var mı? Ya da Sayın Ali Babacan’ın son dakika desteğiyle işi oluruna vardırmanın hesabını yapan yok mu? Önümüzde kocaman bir örnek var. Dün birbirine en ağır ithamları yapan iki lider Sayın Erdoğan ve Sayın Bahçeli’nin yan yana gelmesini sağlayan akıl, sizce bunları düşünemiyor mu? DP’den gelen Süleyman Soylu, Has Parti’den gelen Numan Kurtulmuş, AK Parti’ye güç katmadı mı? Birilerine hainlik yakıştırması yaparken çok iyi düşünün. Gün gelir uzanacak el ararsınız da bulmazsınız. Velhasıl toparlayacak olursak Metin Karakaş’ta Silivri siyasetinin önemli bir aktörüdür. Bu ilçede yetişmiş iyi bir markadır. Halen sahada etkili olduğunu düşündüğüm tarafları var. Unutmayın! Kimse yerinde baki değil. Makamlar gelir geçer. Hoş bir seda bırakmak istiyorsanız birlik dilinden kopmayın. Ayrıştıran değil, birleştiren olun. Gelecek Partisi kendisi için hayırlı olsun. İlk röportajını benimle yaparak güzel bir jestte yaptı. Buradan bir kez daha Metin Bey’e teşekkür ediyorum.
Son söz olarak AK Partili arkadaşlara dostça bir uyarı da bulunmak istiyorum. Sadece yerel değil, genelde de aynı problemleri gördüğüm için üzülüyorum. Biliyorum görmüyor, duymuyor, anlamıyorlar ama sadece “ben demiştim” demek için yazıyorum. Sarı öküz hikâyesini bilir misiniz? "Ne oldu bize, nerede kaybettik biz bu savaşı? Oysa vaktiyle ne kadar güçlüydük" diye sonlanan o hikâye “sarı öküzü verdiğimiz gün kaybettik” diye başlıyordu…