Hani derler ya, “40 gün sırtında taşıdığını 1 gün taşıma, beni sırtında taşımadı” olur.
Siyaset böyle bir şey. Siyasetçiler, siyaset yaptıkları makamlara geldiğinde ağzıyla kuş tutsalar, günün sonunda nankörlüğe maruz kalabiliyorlar. Ben yine buna demokrasinin cilvesi diyeyim de; nankör diyenlerin tepkisini almayayım! :)
Ayrıca geçmişte yapılan iyi işler, yeri geliyor inkâr edilmiyor mu? Unutulmuyor mu?
İnsanoğlunun zihniyet meselesi böyle işte…
Allah rahmet eylesin Cennet Mekân Abdülhamit’e hain diyerek ilan eden ve bu minvalde gören yok mu? Var! Öte yandan kahraman gören zihniyet de var. Yine Allah rahmet eylesin Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü de aynı şekilde görenler yok mu? Var! Daha ne olsun?..
Gel gelelim bugüne…
İnsanlar ilçe başkanı seçiliyor, ilçe başkanı olarak yüz karası anılacak işlere imza atıyor, doğal olarak “kötü adamdı” yaftası yapıştırılıyor. Şimdi bu ne diyebilirsiniz. Bir işin iyi veya kötü olduğu göreceli bir kavram değil ki… Faydası var mı yok mu ona bakmamız lazım. Değil mi?
Mesela; köprüler yapılıyor değil mi? İnsanlar araçlarıyla bir kıtadan bir kıtaya geçiyor. Veya üst geçit yapılıyor. Arabalar çarpmasın yani insanlar ölmesin diye hizmet yapılıyor. Neden? Adı üzerinde insanlar ölmesin diye…
Ama dingilin teki çıkıyor ona bile; az ileriye koysaydın veya ücretsiz yapsaydın diyerek hizmeti eleştiriyor. İşte biz ona en büyük nankör diyoruz!
Sen! Hiçbir şey yapmıyorsun, oturduğun koltuktan kalkmıyorsun, insanların suratına yüzüne bakmıyorsun, partine örgütüne teşkilatına sahip çıkmıyorsun, sen bir gün bile insanı sırtında taşımamışsın; iş yapanlara, hizmet edenlere ahkâm kesiyorsun. Niye? Adı üzerinde nankör!
Diğer yönden ele alalım. İBB’nin rahmetli başkanı Kadir Topbaş 13 yıl İstanbul’u yönetti. Ankara’nın Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek 23 yıl başkanlık yaptı.
Her gelişin bir gidişi oluyor. Sandıkta seçildiler ve görev yaptılar. Hiç mi faydaları olmadı insanlara ve insanlığa? Hatırlayın, görevden istifa ettikleri (alındıkları) günlerde linç ediliyorlardı.
Silivri’den konuşalım. AK Partili Hüseyin Turan, 2004-2009 arasında başkan iken, o günlerin meşhur söylemi “Cumhuriyet tarihinin en büyük alt yapısı ve hizmetleri” cümleleri dillere pelesenk olmadı mı?
CHP’li Özcan Işıklar, 10 yıl boyunca başkanlık yapmadı mı? Bir taş koyup, bir çivi çakmadı mı?
Siyasetçiler, aslında en büyük nankörlüğü kendi cenahlarından görmüyor mu? Beklentiler ve menfaatler insanların duygularını değiştiriyor.
Şimdi Volkan Yılmaz. MHP’li bir başkan ve İstanbul’da tek. Bu özelliğini kenara bırakalım, yaklaşık 3 yılda yaptığı hizmetler ve siyasi duruşuyla yeni şeyler kazandırmadı mı bizlere?
170’lere ulaşan araç sayıları, 55 Milyon TL geçen yıl, bu yıl da 210 Milyon TL derken, “bağış ve hizmet” kavramını daha iyi anlamadık mı? Ben, “Dış borç, cari açık” gibi tabirleri Sayın Cumhurbaşkanından muhalefetten duyuyordum. Artık Silivri belediyesinin bütçe fazlasını konuşuyoruz 2 yıldır.
Geçen gün yapılan basın toplantısında da söyledim, “Tarım, eğitim, sağlık ve spor alanına çok yöneldiniz” diyerek Yılmaz’ın yaptıklarına dikkat çektim.
Yarın seçim olsa, onca iş yapan diğer başkanlar gibi belki Volkan Yılmaz da seçimi kaybedebilir. Kaybettiğinde demeyecekler mi “Şöyle yanlış yaptı böyle yanlış yaptı” diye?
Siyaseten bugün bile kulislerde eleştiriliyor. Hem MHP tabanları hem AK Parti tabanları. Şimdi Cumhur İttifakı’na girersem, önemini anlamadıkları için bu tabanlara sert konuşurum. En iyisi başka bir güne bırakayım bu kısmı!
Yani demem ki o, “insanoğlu nankör” diyorlar ya, ben iyi niyetimle “demokrasinin cilvesi kardeşim” diyorum.