Tarih 15 Temmuz 2016…
Akşam saat 20.45 civarı misafir olarak gittiğim arkadaşım İbrahim Yucal ve eşi Aygül kardeşimle oturmuş çay-çerez rahmetli Kemal Sunal’ın “Tokatçı” filmini izliyor, ertesi gün için “deniz keyfi yapsak mı?” diye plan program yapıyoruz. Bir taraftan da dönemin AK Parti Silivri İlçe Başkanı Rıfat Kutlu ile mesajlaşıyoruz. Konumuz da yok ha! Öyle makara yapıyoruz. Derken başkan bana, “Ahmet kimseye söyleme ama garip şeyler oluyor” dedi. Bende hayır olsun şeklinde şakayla karışık işi makaraya vuruyorum. Bana gayet ciddi “Oğlum Ankara’da hareketlilik var! İstanbul’da asker polis karşı karşıya gelmiş durumda. Bizim ilçe başkanları grubunda enteresan şeyler yazılıyor. Dilim varmıyor ama zannediyorum DARBE oluyor” dedi. İşte tam o vakit benim başımdan aşağıya kaynar sular döküldü. Hemen televizyon ve sosyal medya üzerinden ilgili bir şeyler aradım. Derken CNN Türk’te zannediyorum Başak Şengül’ün programıydı, hareketliliğe dair “Yurt genelinde terör alamı verildi” şeklinde sürekli alt yazı geçiyordu. Tatmin edici bir açıklama olmayınca herkes gibi bende bir taraftan Ankara, bir taraftan İstanbul kime ulaşabilirsem ne oluyor sorusuna cevap aramaya çalıştım. Saat 22:30’a doğru görüntülü yayına geçildi ve “Boğaz geçişleri çift yönlü trafiğe kapatıldı” haberleri aldı yerini. Terör saldırısına vurgu yapılıyor, hatta bir gün önce Fransa’nın Nice kentinde kamyonla kalabalığa giren bir manyağın 84 kişinin ölümüyle sonuçlanan saldırısına dikkat çekilerek örnekler veriliyordu. Ekranlar bir anda canlı yayına geçti. Artık her kanalda farklı farklı bilgiler paylaşılıyordu. Aslında adı baştan belli olan bu hain planın sadece ismini zikretmekte sıkıntı yaşanıyordu. Evet, Rıfat Kutlu’nun bana saatler öncesinden dediği gibi memlekette DARBE oluyordu…
***
Saatlerin gece 11’e doğru geldiği dakikalarda bu hain saldırının adı resmen koyulmuştu. Bu bir darbe kalkışmasıydı. Asker üniforması içine sızmış bir grup kalleş FETÖ’cünün, ülkeyi ele geçirme adına başlattığı kalkışmaydı. Devlet’in uçağı, helikopteri, tankı ve tüfeğini hiç utanmadan bu milletin ta kendisine çevirip ateş edecek kadar alçalan bu kansızlar, bir avuç olduklarını unutup Türkiye’yi ele geçirme planı yapmışlar.
Başta İstanbul ve Ankara olmak üzere her dakika başka bir haber duyuyor, yer yer ciddi çatışmaların olduğunu haber alıyorduk. Bizler çoktan sokaklara dökülmüştük zaten. İnanın abdestimi alıp, besmelemi çekerek çıktım sokağa… Çünkü o gece her şey olabilirdi. Oluyordu da zaten. Tanklar acımadan sivillerin üzerinden geçiyor, arabaları parçalıyor, milletin üzerine helikopterden ateş açılıyor, MİT, TBMM, Emniyet ve Özel Harekat bombalanıyor, her yerden şehit haberleri geliyordu. FETÖ’cü hainlerin gözleri öyle dönmüş, öyle izanlarını kaybetmişler ki; acımadan kıyıyorlardı masum canlara… O kanlı gecenin sabahında 250 vatan evladı şehit oldu. Gazi olan 2 Binden fazla yiğidimiz var. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “milletimi meydanlara davet ediyorum” çağrısı karşılık buldu ve bir anda tüm Türkiye sokaklara döküldü. Az önce saydığım ne tank, ne uçak, ne de makineli tüfekler korkutmadı bu asil milleti. Çoluk çocuk siper etti göğsünü bu namertlere…
Öyle bir destan yazıldı ki o egece, nesiller boyu anlatılacak! Kimse tarih sayfalarından bu soylu kahramanlığı çıkarıp atamayacak. Ne mutlu bizlere ki, ecdadımızın destansı hikâyelerini dinleyerek, okuyarak büyüdüğümüz hak yolunda, kısmet oldu ileride evlatlarımıza anlatacak iki kelamımız oldu. Gerçi destan yazmak konusunda necip milletimizin öyle gösteriş yapmasına gerek yok. Şanlı tarihimizi tüm Dünya çok yakından biliyor. Zaten korkuları bu! Zaten tedirginlikleri ve endişeleri bu! O yüzden bizi dışarıdan bitirmeye güçleri yetmediği için içimize sürekli fitnecileri, bozguncuları, hainleri, namusunu ve şerefini bir dolara satacak kadar alçalmışları sokuşturuyorlar. Zaaflarımızı çok iyi bilen bu sinsilerin oyunları biter mi? Elbette bitmez! Bitmeyecek… Bakınız her defasında halen bizi batıya özendirme gayretine düşenler var içimizde. Batı sevdasını tüm değerlerimizin üzerinde tutarak gelecek neslimizi etkisi altına almaya çalışanlara karşı çok dikkat edilmesi gerekiyor. Siyasetçisinden tutunda bürokratına, özel sektöründen tutunda, devlet kurumlarına, gazetecisinden tutunda akademisyenine, STK’lardan tutunda eğitmenlere, sanatçısından tutunda hayatımızın her alanında halen bu sinsilerin olduğunu kabul edelim. Devletimizi yönetenlerden ricamdır. Bu topraklarda bir daha 15 Temmuzlar yaşanmasın diye gelecek neslimizi etkisi altına almaya çalışan bu haçlı sevdalılarına aman vermeyelim.
15 Temmuz hain FETÖ Darbe kalkışmasının 3. Sene-i devriyesinde şehitlik mertebesine ulaşan tüm vatan evlatlarına Allah’tan rahmet diliyorum. Geride bıraktıklarına sabırlar niyaz ediyorum. Gazilerimize sağlıklı uzun ömürler temenni ediyorum. Yüce Mevla’m ümmetin son umudu, İslam’ın son sancağı Devletimizi, Milletimizi ve Ülkemizi korusun yüceltsin.
Allah, bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın!