Metin Külünk ağabeyin X hesabından yaptığı “Kızılcık Şerbeti” paylaşımı aslında bir milletin isyanıdır. Külünk, yine elini taşın altına koyarak son derece hassas ve önemli bir meseleye dikkat çekmiştir. Allah razı olsun diyorum. Çünkü bu mesele sadece bir diziden ibaret değildir; doğrudan aile kurumumuza, değerlerimize ve geleceğimize yönelmiş büyük bir saldırının işaretidir.
Kızılcık Şerbeti dizisinin son bölümünde işlenen sahne toplum vicdanında derin bir yara açtı. Bu milletin aile yapısıyla, değerleriyle, gelenek ve görenekleriyle alay eden, yozlaştırmaya çalışan her türlü girişim artık kabul edilemez. Buna sanat ya da özgürlük kılıfı da geçerli değildir. Ancak sorun yalnızca dizilerle sınırlı değil. Hadise’nin sandalye şovundan Gülşen’in yıllardır sergilediği kıyafetlere, Manifest grubunun provokatif gösterilerinden Lvbel C5 gibi rapçilerin küfür kıyamet şarkılarına kadar listeyi uzatmak mümkün. Hepsi aynı zihniyetin farklı yansımalarıdır ve toplumun ruhuna zehir akıtmaktadır.
Bir diğer büyük tehlike ise sosyal medya.
Çok afedersiniz, orası tam anlamıyla bir bataklığa dönüşmüş durumda. İzlenme ve takipçi uğruna cinsiyetini, cibilliyetini, şeref ve haysiyetini hiçe sayan bir zümre ekranlarımızı dolduruyor. Story, reels ve post uğruna milyonların döndüğü, adına fenomen denilen bu tayfa aslında adeta zehir kusuyor. En acısı, bu zehri kusanlara büyük paraların akmasıdır. Bunun adı sanat ya da özgürlük olamaz, bu düpedüz yozlaşmadır.
Devletimizin bu konularda zaman zaman sosyal medya erişim engeli gibi adımlar attığını biliyoruz. Ancak yetmez. Bu tiplere sadece erişim engeli değil, aynı zamanda milyarlarca lirayı bulan uçuk paylaşım rakamlarının da hesabı sorulmalıdır. İlgili bakanlıklar, RTÜK, Kültür Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı dizileri, sinema sektörünü, menajerlik firmalarını ve sosyal medya düzenini titizlikle incelemek zorundadır. Biz muz cumhuriyeti değiliz, bu milletin kodlarıyla kimse elini kolunu sallayarak oynayamaz.
Bir baba, bir gazeteci, bir vatandaş olarak çağrım nettir: Sayın Cumhurbaşkanımızdan bu meseleye kesin bir el atmasını, köklü ve kararlı bir çözüm için ilgili kurumlara talimat vermesini rica ediyorum. Sanata kimsenin itirazı yok. Ama sanat, toplumu ayakta tutan değerlerimizi yıkmak için kullanılamaz. Bu millet uyutulmak değil, uyandırılmak istiyor.
Memleketin başında onca sorun, dert ve telaşe varken bu saçma sapan konulardan dolayı böyle bir yazıyı kaleme almak bile bana zul geliyor. Ama sessizce içimizi çürüten bu mesele artık kangren olmadan önce kesilip atılmalıdır. Sanata evet, sonuna kadar sahip çıkalım. Ama sanat adı altında teşhircilik, yobazlık ve algı yönetimine asla, asla, asla izin vermeyelim.






