Hiçbir iktidar sonsuz değil. Tarih şahit, “Sultan Süleyman’a kalmayan dünya” bugünün liderlerine kalır mı? Kalmaz! Kalmayacaktır da. Siyasetin doğal sonucu bu…
Lakin, insan olmanın da tabiatındaki en önemli husus; fani olmak, daha açık söylemek gerekirse ölüm var. Genelde siyasi liderler vefat edince, parti içi karışıklık meydana gelir ve yerine gelen isimler çok istikrarlı bir yol izleyemezler. Yanlış anlaşılmasın, niyetim tarih dersi vermek değil ama şöyle geriye doğru hafızalarımızı biraz yoklarsak ne demek istediğimi daha net anlarısınız.
Tekrar günümüze dönecek olursak eğer; Allah korusun vefat ederse Recep Tayyip Erdoğan gibisi gelir mi bu dünyaya? Allah hayırlı ömürler versin, Devlet Bahçeli gibi bir lider çıkar mı bir daha? Necmettin Erbakan, Turgut Özal, Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Alparslan Türkeş…
Hepsi, dönemlerinin en iyileriydi. Bugün hepsini hayır dualarıyla yâd ediyoruz.
Emin olun hiçbirisinin iddiası sonsuza dek iktidarda kalmak değildi. Tek gayeleri Devlet ve milletti. Yine hepsinin bambaşka bir siyaset anlayışları ve hizmet anlayışları vardı. Aradaki bir farkı söyleyeyim; o günkü kavgalar başka, bugünkü kavgalar başka.
Her insan idealleri uğruna yaşamıyor mu? Mesela benim idealim; çocuğuma, evladıma mutlu bir gelecek sunabilmek. Peki, bizi yönetenlerin idealleri yok mu? Var! O zaman onların bize vaat ettiklerine; ya inanacağız ya da itiraz edeceğiz.
Bakın! Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Sayın Dr. Devlet Bahçeli nasıl bir araya geldi? Bu birlikteliğe nasıl Cumhur İttifakı dendi? Biraz düşünelim lütfen!
15 Temmuz hain darbe girişimi, bugün asla olmaz denen şeyi oldurdu. Nedir o? Sayın Erdoğan’ı ve Sayın Bahçeli’yi yan yana getirdi. İki lider aynı safta buluştu. Bu seneyle birlikte kurulalı tam 6 yıl geride kalmış olacak Cumhur İttifakında. Hani güzel bir atasözümüz var, “bin nasihatten bir musibet yeğdir” derler, işte o gece yaşanan musibet hepimize sağlam ders oldu. Aklımızdan hiç çıkartmamalıyız! Unutmamalıyız…
Darbe kalkışmasından, ekonomik saldırılara, döviz operasyonlarından, sokak eylemlerine kadar, ülkemizin maruz kaldığı saldırılara bir şöyle bakın?
Bunlar normal mi?
Dünya’da bir tane daha örneği yoktur ki; bunca saldırıya maruz kaldığı halde ayakta duran başka bir ülke. Hem içerde hem dışarda her gün başka bir savaş veriyoruz. Emin olun bizim bilmediğimiz, hiç birimizin duymadığı daha neler oluyor neler. Peki, Devletimiz nasıl oluyor da bunca saldırı karşısında güçlü şekilde ayakta kalabiliyor? Kolay mı sanıyorsunuz!
6 yıl içerisinde sadece öldürülen terörist sayısı 20.000…
Gazi meclisimizin çatısı altında bu devlete, millete, vatana, bayrağa ihanet eden PKK’nın siyasi uzantısı HDP’li vekillerin tutuklanmasına kadar kararlı bir yapıdan bahsediyorum. Nasıl oldu arkadaş bunlar?
Devletimizin bağımsızlığı, milletimizin huzuru için yapılan bu kadar iş elbette Cumhur İttifakı sayesinde oldu oluyor.
Bugün MHP liderinin desteği olmasaydı, 2017’deki referandum, 2018’deki genel seçimler AK Parti’nin galibiyetiyle sonuçlanabilir miydi? Sorarım size!
Kaybedilmiş bir seçim, hanginizi mutlu ederdi?
Amerikan’ın, Avrupa’nın diz çöktürmeye çalıştığı, Allah korusun kısmen de olsa başarılı olabildiklerini varsayarsak, 2018 sonrası ülkemizi nasıl bir süreç bekliyordu? Bunları hesap edebiliyor musunuz?
Peki, ben bunları neden anlatıyorum biliyor musunuz? Bana mı düşüyor sizce? Şöyle ifade edeyim. Hz. İbrahim’in hikâyesini bilmeyeniniz yoktur. Nemrut, azgınlığının önünde engel olarak gördüğü Hz. İbrahim’i meydanda yakmak ister. Kocaman bir ateş yaktırır. Herkes sağa sola kaçışırken, karınca ağzında bir damla suyla ateşi söndürmeye koşar. Dalga geçerler, “Ateşi görmedin herhalde. Kocaman ateş. Kaçmaktan başka çare yok. Hem ağzındaki bir damla suyla mı o ateşi söndüreceksin” derler. Karıncada, “Hiç olmazsa yönümüz belli olsun” diyerek gayretini söyler. Bilmem meramı anlatabildim mi?
***
Diğer bir meramda şu. AK Parti’nin yanlışlarını tabi ki eleştirin, ama kendi içinizde de özeleştiri yapın! Yapıyorsunuz ya hani o “danışma meclisleri” işte oralarda söyleyin bunları…
Günlük menfaatlerinizi iktidara yansıtmayın!
Ben “MHP’liyim” ben “AK Partiliyim” diyen kişiler sağda solda Volkan Yılmaz’dan memnun olmadığını söylüyor, konuşuyor.
Siyasetle işi olmayan vatandaş bunu söylese anlarım ama yakasında bir rozeti olan; Cumhur İttifakı kararlarını sorgulamamalı. Sayın Yılmaz’ın hataları yok mu? Elbette olacaktır. İnsanın olduğu her yerde kusur vardır. Peki, dostlar ne işe yarar? Onların görevi ne?
Biz ülke diyoruz, siz Silivri’yi çok görüyorsunuz!
Volkan Yılmaz’ın görev süresi 3.yılına giriyor. Seçimlere kalıyor 2 yıl. Nasıl olsa adaylığını da açıkladığına göre, MHP ve AK Parti teşkilatlarına büyük işler düşüyor.
Mesela bu konuda size minik bir tüyo vereyim. Sayın Yılmaz’ın yaptıklarını sosyal medya hesaplarınızdan paylaşarak ve beğenerek başlayabilirsiniz!