Silivri AK Parti İlçe Teşkilatı, cadı kazanı gibi...
Başsız, kolsuz, bacaksız...
Şu sıralar sadece tekerlekli sandalyede...
Cadı kazanı gibi dedim ya evet, öyle maalesef. Dedikodu aldı başını gidiyor.
Şu şunun adamı, falanca da filancının adamı...
Görünürde üç dört koldan ateş sarmış partiyi.
Derleyip, toparlayacak biri çıkmazsa işler kötü, hatta çok köyü vesselam.
Türkiye’nin her yerinde siyaset aşağı yukarı bir birine benzer ama Silivri siyaseti hiç bir yere benzemez.
Silivri siyasetinin son elli yılına şöyle bir göz atın, bu gerçeği sizde göreceksiniz.
Silivri’de siyasetçi sert dil kullanmaz çünkü karşı partili, apartmanında karşı komşusudur!
Sert dil kullanmazlar çünkü bir çoğunun ticareti de ortaktır.
Parti binalarında ya da belediye meclis toplantılarında kısa süreli ağız dalaşı olur, yani tartışmalar olur ama akşam halı sahada hepsi birden top koşturur!
Siz zannedersiniz ki bu arkadaşlar siyaset yapıyor.
Evet siyaset yapıyorlar ama her partili karşı tarafa bağırıyormuş gibi yapıp, tabanının gazını alıyor. İşte hepsi bundan ibaret.
***
2014 yerel seçimlerinde "Tahir Sert aday" dediğim de herkes güldü.
Oldu mu? Oldu.
En iyi oyu aldı mı? Aldı.
Teşkilat seçimlere adam gibi asılsaydı, bugün Özcan Işıklar çilesini çekmeyecekti Silivri!
Şimdi yine bir isim atıyorum ortaya.
Abdullah Türköz; Ülkücü kökenden gelen bir işadamı. AK Parti kurulduğundan beri AK Partili...
Başarılı bir iş adamı.
Zaten bir kişi işinde başarılı ise bu demektir ki tuttuğunu koparıyor.
Silivri’de Abdullah Türköz tutar mı? Bana göre tutar, çünkü ne doğulu ne batılı. Türkiye’nin tamda ortasından.
Amasya Taşova nüfusuna kayıtlı ve çok uzun yıllardır Silivri’de ikamet ediyor.
15 Temmuz 2016 yılından, yani hainlerin darbe girişiminden bu yana ülkemizin bekası için sırt sırta veren Adalet ve Kalkınma Partisi ile Milliyetçi Hareket Partisi'nin ortak adayı olabilir.
Amaç seçim almak değil mi? İşte size öneri.
Ben kendisi ile kısa bir sohbet yaptım ve kendisine de söyledim, “aman gardaşım beni bulaştırma beni siyasete sokma” dedi ama “Kesinlikle olmaz, aday maday olamam” demedi.
Bu sohbetim esnasında çok güzel bir söz söyledi; “Müşteriyi siz kovalarsanız müşteri kaçar. Siz güzel işler yaparsanız, müşteri sizi kovalar...”
Bu da demek oluyor ki;
"Ben başarılı bir iş adamıyım, yaşımda genç. Sayın Erdoğan’ın ve AK Parti'nin kriterlerine de uyuyorum. Teklif gelirse kabul ederim ama prensiplerimden taviz verip, 'Beni aday gösterin demem..." gibi bir espri yaptı.
Çoluk çocuk sahibi, düzgün bir aile reisi.
Sayın Cumhurbaşkanımız gibi imam hatipli.
Şahsen ben partinin etkili organlarında olsam, bu fırsatı kaçırmam ve ne yapıp edip adaylığa ikna ederim.
Hani hep deriz ya “iştir kişinin aynası lafa bakılmaz” diye. Siz yine bana inanmayın ama gidin Abdullah Türköz’ü araştırın, inceleyin. İnanıyorum ki sizde bana hak vereceksiniz!
“Daha erken” der gibisiniz ama kongre sürecinde yönetim kurulu buna göre şekillensin diye fikir beyan ettim.
Kısacası söyleyene değil, söyletene bakın ve bu önerimi tabana atmayın sakın!