2011 genel seçimlerinden bu yana bölgemizde en aktif çalışan CHP’li iki Milletvekili var, Mevlüt Aslanoğlu ile Süleyman Çelebi. Sayın Aslanoğlu ve Sayın Çelebi dün bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıda yerel ve genel siyaset konuşuldu, aday adayları yerel hizmetler mevcut belediyelerin ne kadar hizmet ettikleri konuları işlendi.
Zaten bu iki milletvekili içimizden birisi gibi istediğimiz an ulaştığımız bir arzu ve isteğimiz olduğunda hemen yanımızda yer alan iki değer. Böyle milletvekillerimiz olduğundan bölgemiz gerçekten şanslı. AK Partili Tülay Kaynarca’da içimizden birisi, hatta daha da ötesi kendi kanımız, canımız ve meslektaşımız, kapı komşumuz lakin hiç kusura bakmasın da ben, yıllardır Sayın Kaynarca’yı göremedim, elini sıkamadım, bir derdimi, arzuhalimi arz edemedim. Tülay Kaynarca, Silivri AK Parti’ye gelir ve düşer İlçe Başkanı Metin Karakaş’ın peşine! Metin nereye götürürse, Sayın Vekilim oraya gider. Hatta ne konuşacağını bile Metin Karakaş belirler. Köyler beldeler gezilir, vatandaşlarla konuşulur, basın yoktur, gazeteci yoktur. Kısacası kendileri çalarlar, kendileri söylerler ve akşam olduğunda ilçe binasında ki basın işlerine bakan arkadaşımız kafasına göre güzel bir haber yazar ve mail yolu ile gönderir bölgede ki tüm gazetelere yani bizlere. Bizim gazetelerde sanki boncuk bulmuş gibi allar pullar süsler girer gazete sayfalarına…
Mevlüt Aslanoğlu ile Süleyman Çelebi’de her nereye giderlerse gitsinler bölge basınını da davet ederler. Öven över, döven döver, söven söver ve bunların hepsi basın mensuplarının huzurunda olur. Çünkü adamların vatandaşlardan sakındıkları, sakladıkları yok, her icraatları aleni olmalı ki kaçarak dolaşmıyorlar. İşte AK Partililerin korktuğu gerçekte bu olsa gerek. Vatandaşın oyu ile seçilip vatandaşlardan neyi saklarsınız bunu bir türlü anlayabilmiş değilim.
CHP bu hali ile bir de iç huzurunu sağlasa iktidar olmamaları için hiçbir sebep kalmayacak ama işte CHP’de iç huzur yok, örgütleri içinde sürekli kavga halindeler, sürekli çatışma halindeler. AK Parti bu fırsatı çok iyi değerlendiriyor ve CHP içinde ki kavgada AK Partiye yarıyor.
Gezi mezi hikaye amaç AK Parti’yi güçlendirmek!
‘Son aylarda yapılan toplumsal ayaklanmalar AK Parti’nin işine yarıyor’ dediğimde bana kızanlar var. Bakın kısa bir hatırlatma yapayım 2008 Aralık ayına kadar ülkemizde neler oldu Ümraniye’de patlayıcı maddeler ele geçti ve süreç Ergenekon adı altında devam ediyor. Üniversitelerde türbanın serbest bırakılmasına ilişkin anayasa değişikliği süreci başladı süreç, Anayasa Mahkemesinin iptal kararıyla sonuçlandı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın “laikliğe aykırı illerin odağı haline geldiği” iddiasıyla AK Parti’ye kapatılma istemiyle Anayasa Mahkemesinde açtığı dava sonuçlandı. Yüksek Mahkeme, Anayasa’da kapatma için aranan nitelikli çoğunluk olan 7 üyenin oyuna ulaşılamaması nedeniyle AK Parti’nin 2008’de aldığı Hazine yardımından 1/2 oranında yoksun bırakılmasına karar verdi. Ve bu karar AK Parti’yi mağdur duruma düşürdü. Almanya’da görülen “Deniz Feneri ” davasında savcının ‘Türkiye bağlantıları’ sözleri uzun süre gündemde kaldı. Türk Silahlı Kuvvetlerin ağır kış koşullarında Irak’ın kuzeyine hava gücü destekli kara harekâtı düzenlendi. Polis 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak isteyenlere sert müdahalede bulundu. Gaz bombaları ve copla müdahale sonucu çok sayıda kişi yaralandı. Bu olaylar günlerce sürdü ve 2009 Mart’ına ülke bu olaylarla girdi. Ve yerel seçimleri büyük çoğunluğun oyunu alan AK Parti kazandı.
NOT: Pazartesi 2011 seçimleri öncesinin olaylarını hatırlatacağım…