Vatandaşların şikâyetleri üzerine dünkü yazımda, belediye başkanlarına telefonla ulaşılmadığını yazmıştım ve bu başkanları eleştirmiştim. Bugün de cep telefonlarını mesai saatleri içinde kapatması gerekenleri yazıyorum.
Abonelik işlemlerim olduğu için Avcılar BEDAŞ Bölge Müdürlüğü’ne gittim.
3 numaralı oda, 5 numaralı oda, 6 numaralı oda derken, işlemler uzadıkça uzadı ve sonunda vezneye geldim.
Para yatırmam gerekiyormuş dediler, ‘tamam’ dedim. Sıra numarası aldım ve başladım bekleyeme…
Önümdeki sıra bir türlü hızlı ilerlemediği için gerilmeye başladım. Aynısını muhakkak sizler de yaşıyorsunuz. Dakikalar geçti hala bekliyorum. Sinirimden kendi kendimi yiyorum, çünkü beklediğim mevzu çok küçük bir mevzu. Yani 40 TL 40 kuruş yatıracağım ve böylece işlemlerim tamamlanmış olacak. Benim gibi sıra bekleyenler de yine ödeme yapmak isteyenler.
‘Herkes bekliyor ben de beklerim’ diyerek kendi kendimi teselli ettim, lakin sıra bana geldiğinde sinirim daha da yükseldi. Çünkü veznedeki görevli telefonla konuşmaya başladı! Sıra bende ama halen bekliyordum. Ve benim gibi arkamda sıra bekleyen onlarca kişi de bekliyor!
Veznedeki görevli arkadaş kiminle ne gibi bir konuyu konuştu bilmiyorum ama, tane tane anlattı, yüreğine beynine gönlüne sindire sindire uzun uzun konuştu. Muhabbetini tamamladı ve keyifli bir tebessüm ile kapattı telefonunu. Sonra baktı yüzüme “Buyurun” dedi.
Faturayı uzattım, “Borç ödeyeceğim” dedim, 50 TL verdim. Bu sefer de “Bozuk yok. Kırk kuruşun var mı?” diye sordu.
‘Yok arkadaşım yok. Bir kuruş bozuk param yok. Ama sen ne alırsan al lütfen beni buradan bir an önce gönder’ dedim ve 40 lira 40 kuruşa karşılık, 45 TL verdim ayrıldım vezneden. Ardından abonelik servisine geçtim. Elimdeki evrakları görevli hanıma uzattım, ‘buyurun’ dedim verdim. Hanımefendi evrakları inceledi, bazı yerlerine mühür bastı, imza attı ve döndü bana “Lütfen 81 TL verir misiniz?”
Neden diye sorduğumda “Mevzuat böyle abi. Elimden bir şey gelmiyor” yanıtını verdi.
Neyse 15 dakikalık işlem için 2 saate yakın BEDAŞ’ta kaldım.
***
Aslında küçük bir konu gibi görülebilir ama, iyi irdelendiğinde önemli bir hadise. Birincisi, benden önceki abonenin biriken borçları için benim aboneliğim bir buçuk ay sürüncemede bırakıldı. Hadi onu geçtim, benden önceki abone borcunu ödeme taahhüdünde bulundu ve ben ancak bu aşamaya geldim. İkincisi ise, kullandığım elektrik borcumu ödemek için kuyruk-sıra derken saatler sonra vezneden borcu yatırdım. İlk abone olduğum için, üçüncü aşama için bu kez 81 TL ortaya çıktı.
Bu para için “teminat” deniliyor. İyi de, ben aylarca borcumu ödemezsem, alacağınızı bu 81 TL teminattan mı tahsil edeceksiniz? Eğer böyle bir uygulamanız varsa, tamam anlaştık. Ben de borcumu ödemem, olur biter. Siz de 81 TL içinden alırsınız, helalleşiriz!
***
Elbette işin esperisi bir yana ama, dünyada bizim devlet kadar vatandaşını sömüren bir devlet daha yoktur herhalde. BEDAŞ bile, hiçbir karşılığı yokken daha işin başında senden 81 TL alıyor ve niye aldığının cevabını da veremiyor…
Seni mecbur bırakıyor. 81 TL yatırmazsan, elektrik kullanamıyorsun! Yani aboneliğini onaylanmıyor. Sıkıysa ödeme öyleyse…
BAŞKA GARİPLİKLER DE VAR
Elektrik faturalarında “kaçak kullanım bedeli” adı altında tahsil edilen bir bedel var. Bunu kaçak kullanım yapmayan kişiler de ödüyor. Peki, bu neyin nesi?
Yıllardır halen tartışma konusu. Yargıda olan itirazlar var. Tüketici Mahkemeleri vatandaşın lehine karar veriyor ama, herkes için geçerli olmuyor ne hikmetse! Kafalar iyice karışık. Geçenlerde de bir vatandaş itiraz etmiş ve 130 TL falan iade aldığı haberlere düşmüştü.
“K-K Bedeli” şeklinde belirtiliyor faturada. Kullandığınız elektrik miktarının yüzde 10'u kayıp kaçak beldeli oluyor. Aynı zamanda, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde engellenemeyen kaçak elektrik kullanımının cezasını tüm ülke genelindeki abonelere ödetmenin de ifadesidir. Ne kadar çok elektrik tüketirseniz kaçak elektrik kullanımından payınıza düşeni ödersiniz. Örneğin 20 TL fatura için 2 TL kaçak bedeli gibi.
Bazı abonelere de hiç yansımıyor. Anlamadım gitti…