Akıllı cep telefonu kullananlar iyi bilirler, birini aradığınızda karşıdaki telefonu açmıyorsa, otomatik mesaj gönderiyor, “Ben sizi sonra arayacağım” diye...
Sonra bekle ki arasın!
İşi düşüyorsa gece bile arıyorlar ama sen aradığında ya meşgule alıyorlar ya da telefonla otomatik cevap veriyorlar:
“Şu anda konuşamıyorum”
***
Allah insana vermediği aklı telefona vermiş, en azından cevap verdiriyor.
Elbette telefondan aramasını beklemiyorum da sahibi insanlık namına geri dönse...
Dedim ya; dönmez çünkü ağır takılıyor!
Seçmenle yüz göz olmamayı marifet sayıyor!
Bazı cevap verenlerde, “İrfan bey Ankara’da genel merkezdeyiz” diyor ve devam ediyor “Akşam aniden telefon geldi, çağırdılar alelacele gece uçağı ile geldik, işim bitince döneceğim...”
Elbette döneceksin, genel merkezden çağırdılar diye seni genel başkan yapmadılar ya...
Bazılarında aman bir havalar bir havalar, bir afra tafra bir görseniz.
Düşünüyorum da şimdi bu aday adayları belediye başkanı olsalar?
Olsalar, ben inanıyorum ki vatandaş belediyeden içeri giremez!
Şu anda vatandaşa tepeden bakan zihniyet, eline yetki geçince neler yapar Allah bilir.
***
Bir çok aday adayının ofisini ya da iş yerini bildiğimiz için, çat kapı gidiyorum ve soruyorum ‘Dün Ankara’da olduğunu söylemiştin hayrola Angara’dan ne dediler?’
Hep kaçamak cevaplar, halbuki ben çok iyi biliyorum ki her Ankara’ya giden aday adayı, diğer aday adaylarını yani rakip gördüklerini şikayet ediyor.
Genel merkeze giden koltuğunun altında kabarık, kocaman klasör dosya götürüyor!
***
Aday adayları huzursuzlar, paniktiler ve bu panik onlara her defasında hata yaptırıyor.
“Ben gecemi gündüzüme kattım, partim için çalıştım ve çalışmalarımı bu günlere yatırım olarak yaptım...”
Kesinlikle öyledir.
Her siyasetçinin yükselme hayali vardır, planı vardır siyasette hedefleri vardır. Olması da normal, bundan doğal bir şey olamaz ama kendini başa taşımak için, bir başkasının emeklerinin de hesabını yapmalısın.
“Ankara'dayım” demek bana bunu hatırlatıyor.
Kimse kusura bakmayın bu algıyı siz yaratıyorsunuz.
***
Siz genel merkez katlarında dolaşırken, kiminle, ne görüştüğünüz, kimlerle nasıl bir sohbet yaptığınız, siz gelmeden bizim kulaklarımıza geliyor.
Bir örnek vereyim; iktidardaki bir partinin Genel Başkan Yardımcısına yerel bir siyasetçi "Efendim MHP ile niye bağları kopardık” dediğinde o Genel Başkan Yardımcısı “MHP ile aramıza mesafe koymazsak Kürt’lerin oyunu alamıyoruz. İşte bu yüzden MHP ile yolları zoraki ve hiç istemediğimiz halde ayrılmak zorunda kaldık” demiş.
***
Ben orada olsaydım tek bir şey söylerdim; “Doğru diyorsunuz çünkü siz partinizi zaten gözden çıkarmışsınız” derdim.
Bu ülkede bir açılım rezaleti yaşandı ama hükümet partisi, doğu ve güney doğuda yerin yedi kat dibine battı ve tam boğulacaktı ki; 15 Temmuz hainliğini yaşadık.
İşte o günden sonra devreye Bilge Lider Dr. Devlet Bahçeli girdi, elinizden tuttu, sizi boğulmaktan kurtardı!
Şimdi MHP kaka tuka değil mi?
***
"2 sene önce kurultay sürecinde, AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’da, MHP Genel Başkanı Sayın Dr. Bahçeli’ye koltuğunu kaybettirmemişti” deniyor ya, işte ben buna hiç bir zaman katılmadım. Bundan sonrada inanmam çünkü ben olayları çok yakından takip eden bir gazeteciyim.
Bir el MHP’yi ele geçirmeye çalıştı, MHP Lideri Dr. Devlet Bahçeli’de bu sinsi planı sezdi ve partiyi şer odaklarına kaptırmadı, bana göre hepsi bu kadar.
***
Tamam işte madem öyle düşünüyordunuz dilediğiniz gibi oldu.
Siz yolunuza, MHP yoluna, 31 Mart 2019 akşamı görür Türkiye AK ile KARA’yı...
O zaman ben yine sizi arar sorarım:
"Angara'da işler nasıl aga..."