Yüz laf ettimse içinden belki onu yanlıştır!
Yanlış lafı da bilerek söylemem... Ya yanlış bilgi almışımdır ya da çok sinirli bir günüme denk gelmiştir.
Bazen duygularım aklımın önüne geçiyor ve ben bunun farkındayım.
İşte o zaman yüz doğruyu on yanlış alıp götürüyor.
Benim bu zamana kadar yazdığım tüm yazılarımı okuyanlar hafızasını yoklasınlar. Hafızasında kalmayanlarda web sitemizdeki arşivinden yazılarıma tekrar göz atsınlar lütfen.
Sık aralıklarla söylerim, Türkiye siyasetinin yaklaşık elli yılına aklım eriyor ve elliden öncekileri de, o günün gazeteleri ya da kitaplardan okuyup öğreniyorum.
Ben İsmet İnönü’yü görmüş adamım vesselam...
Konumuz bu değil elbette. Konumuz bölge siyasetinin analizi...
Silivri siyaseti için bu zamana kadar ne yazdımsa aşağı yukarı tuttu.
Büyükçekmece keza öyle Beylikdüzü öyle...
Esenyurt'ta Gürbüz Çapan’ın neredeyse krallık ilan ettiği dönemlerde ben o dönemin Büyükçekmece merkezli yerel Gazetesi Hürbakış’da Gürbüz Çapan’ı yazılarımla, haberlerimle yerden yere vururdum. Beylikdüzü o zamanlar Kavaklı idi, dönemin belediye başkanı Orhan Tıraşoğlu’nu her Allah’ın günü eleştirir, zaman zamanda çok ağır hakaretler ederdim. Orhan Tıraşoğlu’da sıkı korunan bir belediye başkanı idi...
Büyükçekmece’de Dr. Hasan Akgün keza öyle ama ben yazacağımı yine yazardım. Büyükçekmece’nin efsane başkanı Ali Çebi’yi eleştirmek her babayiğidin harcı değildi ama ben onu bile yazılarımla çok eleştirdim. Silivri’de Selami Değirmenci’yi eleştirenin anlını karışlardım. Yazıyordum çünkü önce işimi çok seviyordum ve birde halka hizmet mecburiyetim vardı.
Bunları niye yazdım, bu günle kıyas etmek için.
Bu gün bir ilçe başkanını eleştiren yazı yazsam anında tepeme biniyorlar. Bir benim mi? Hayır elbette, yerel gazetecilik yapan herkesin tepesindeler.
Korkuyor muyuz kesinlikle hayır. Elbette ki korkmuyoruz ama gördüğümüz muamele gazetecilik adına üzücü.
'Partileri rant çeteleri kuşatmış' diye yazı kaleme alıyoruz, kızılca kıyamet kopuyor. 'Yalan mı?' diye soruyoruz, hepsi bir ağızdan “Yalan tabi şantajcı” diyorlar.
Kendiler öyle rant sağladıkları için herkesi de kendileri gibi görüyorlar. İyileri tenzih ederim elbette, lakin bir çoğu öyle maalesef. Siyaset bir meslek, bir iş kolu gibi...
Dünkü yazımda AK Parti Büyükçekmece İlçe Başkanı İlker Gürbüz’ün yedi katlı binasını yazmıştım. Yazıyı okumuş bir hışımla aradı ve ifadesi aynen şöyle “İrfan Bey gel de birlikte sayalım nerede yedi kat...”
Yoğunluğumdan dolayı yanına gidemedim, birlikte katları sayamadık ama sonra ben gittim tek tek saydım. E-5'ten sayınca 5 buçuk kat hemen arka sokaktan sayınca 7 kat.
İlker Bey 7 kata itiraz ediyor ama valla yedi kat.
İddia ediyorum oraya ben inşaat yapmak isteseydim kesinlikle inşaat ruhsatı alamazdım. Hadi aldım, yaptım diyelim belediyeden iskan alamazdım. Kim bilir belki Gürbüzler inşaatta iskan alamayacak.
İşte ben bu haksızlığı dile getirmeye çalıştım. Vatandaş konuşuyor, yorum yapıyor. Mesela bu gün bir vatandaş aynen şöyle dedi; “İrfan Bey yazınızı okudum tam yerinde bir yazı. Keşke yazınızda sorsaydın İlker Bey’e iki yıldır ilçe başkanısınız belediye başkanını eleştiren kaç tane demeciniz var?”
İşte vatandaşlar böyle konuşuyor İlker Başkanım.
Yukarı da belirttiğim gibi boş konuşmam ama erken öterim horoz misali, kellem gider ya da dokuz köyden kovarlar. Velhasıl bilmem anlatabildim mi Sayın Başkanım ya da Başkanlarım...