Eh bugün itibari ile seçimlere beş gün kaldı!
Belediye Başkanları ile belediye meclis üyesi, muhtarının yanı sıra, bazı Büyükşehir olmayan illerde il genel meclisi ve mahalle muhtar adayları da yarışacak. İşte bu seçim atmosferinde adaylar üç aydır “Dokuz doğuruyor...”
Dokuz doğurmak tabiri bile az kalır. Biz bile sekiz dokuz doğuruyorsak, adaylar kesin yüz dokuz doğuruyordur!
Ama asıl makamda olanlara sormak lazım ‘Sen kaç doğuruyorsun?’ diye.
Valla onların durumunda olmak istemezdim ama halkta karşılığı olanların, halktan korkmasına zaten gerek yok çünkü seçilmeme gibi bir kaygıları olacağını düşünmüyorum. Lakin on sene hiç bir hizmet yapmadan, halktan tekrar yüzsüz yüzsüz halen oy isteyenler var ya onların hali çok perişan!
On sene kral gibi yaşadılar, saltanatları 31 Mart’ta bitiyor inşallah!
*
Neyse 1 Nisan’dan sonra herkes yaşattığını yaşayacak, ben birazda kendimden bahsedeyim.
Eş dost arıyor “Sen yazı niye yazmıyorsun?”
Bir de sık sık şunu soruyorlar, adayların hiç bir etkinliğinde görünmüyorsun?
Doğru diyorlar sitem edenlerde sitemlerinde haklılar lakin bilmedikleri bir şeyi buradan söyleyeyim.
Malum ciddi bir hastalıkla mücadele halindeyim. Aday toplantılarına katıldığım zaman eş dost tanıyan tanımayan sarılıyor, öpüyor, kucaklıyor. Allah hepsinden razı olsun elbette mutlu oluyorum ama kendimi de korumak zorundayım.
Aldığım kemoterapiler yüzünden enfeksiyon kapma durumum var. İkinci sebepte siyasi ortamlarda bazen tartışmaların dozu kaçabiliyor ve beni strese sokan durumlarla kalabiliyorum. İşte bu nedenlerden dolayı genelde yalnız, tek tabanca takılıyorum. Köylere gidiyorum, mahalleleri geziyorum, bireysel sohbetlerle gündeme dair malzeme buluyorum ve zaman zaman da köşe yazılarımla bu konuları sizlere aktarıyorum.
*
Doğruyu söylemek gerekirse her duyduğumu da yazmıyorum çünkü ciddi bir dayanağı olmayan ve tamamen dedikoduya dayalı laf söz kulağıma geliyor, işte onları da bire bir okuyucu ile tartışıyoruz! İkna edebildiğimi ediyorum, edemediğimi de Allah’a havale ediyorum.
Yukarıda yazdığım gibi strese girmemem gerekiyor, tartışma ortamlarında mümkün olduğunca uzak duruyorum.
*
Mesela geçen hafta içinde Gümüşyaka’ya gittim bir kaç eş dost tanıdığa uğradıktan sonra eski belediye başkanı İsmet Kirazpınar’la biraz işyerinde, birazda arabasında dolaştık, dolaşırken de sohbet ettik.
Sonra bir kahvehane önünde üç beş kişi ile sohbet eden Cumhur İttifakının Silivri Belediye Meclis Üyesi Adayı Sefer Ölçer’e rastladık. Selam verdik, masasına oturduk, üç beş kişi tutuştuk gündeme dair sohbete!
Sefer Ölçer aday olduğundan dolayı zaten taraf ve hali ile AK Parti ve MHP’nin ortak Adayı Volkan Yılmaz’ı öve öve yere göğe sığdıramadı. İsmet Kirazpınar’da CHP’li aday Özcan Işıklar’dan en çok zarar görmüş bir küskün!
Bir Samsunlu hemşerim vardı, ilk defa rastlıyorum. Koyu Tayyip Erdoğan taraftarı… Ben de çoğu hizmette Tayyip Bey’i ve Devlet Bey’i savundum. Arkadaşım, Özcan Işıklar’a hem kızgın olduğunu söyledi hem de “CHP için oyum Özcan’a...” dedi. Bu arkadaşım, bana laf yetiştiremeyince, “Sus be kardeşim senin bildiğin kadar benim unuttuğum var” dedi. Otuz beş yıllık gazeteci, onun yaşının belki dört katı kitap okumuş ve şu durumda bile Türkiye siyasetinin kitabını yazacak bilgiye sahip bana “Sus be kardeşim senin bildiğin kadar benim unuttuğum var” dedi.
Orada bulunan ve bu vatandaşı çok iyi tanıyanlara sordum, ‘Bu arkadaş ne iş yapar ve eğitim durumu ne?’ dedim. Aldığım cevap, ‘bu kahvede garson, ilkokul mevzunu. Boş boş konuşmayı sever’ dediler. Boş konuştuğunu zaten anlamıştım da ne de olsa insandır incitmeyeyim ve bıraktım istediğini konuştu.
Bu arada yanlış anlamayın. Yanlış olan yani bana bu yazıyı yazdıran O’nun kahveci olması veya ilkokul mevzunu olması değil. Birçok ukala, karşısındakini tanımadan saygısızlık ediyor.
İşte bu sebeplerden dolayı üç beş kişiden fazla kimse ile siyaset konuşmuyorum ama sadece solculara “Selami Değirmenci’ye oy verin” diyorum, sağcılara da Volkan Yılmaz çünkü benim bir tek amacım Özcan Işıklar’ın bir an önce gitmesi!
Işıklar gitmeli ki Silivri bir beş sene daha kaybetmemeli!
Hayırlı haftalar dilerim…