Önce şunu belirteyim, herkesin doğrusu kendine!
Benim yazdığım her köşe yazım beni bağlar. Çünkü ben kendi duygu ve düşüncelerimi dile getiriyorum. İşine gelen katılır işine gelmeyen katılmaz ama herkesin birbirine tahammül etmesi erdemliktir. Yazılarımın altına bırakılan hakaret dolu mesajları sahiplerine geri havale edip, ben yine onları kızdırmaya devam edeyim.
***
Dünkü yazımda “Yarın askerlik anılarıma yer vereceğim” demiştim. Evet; 1980 yılında asker ocağına ilk adım attığım gün, yani ilk gün anama küfredildi! Sivilden gelmişim, asker elbisesi verdiler “Giyinin lan” dendi.
‘Nerede giyinelim abi?’ dedim, “Abi yok burada komutanım diyeceksin” dediler ben yine ‘Tamam abi’ dedim. Ağız alışkanlığı işte...
“Komutanım” kelimesine alışana kadar ana avrat küfür yedim. Sadece ben mi? Bursa Gemlik Köpek Eğitimi ve Veterinerlik Bölüğü’nde kaç kişi varsa hepimiz o küfürleri yedik! Halbuki; köyümüzden bizi kurban keserek dualarla, tekbirlerle göndermişlerdi “Asker ocağı Peygamber ocağı” diyerek.
Bir gün Ali Ekber isimli bir arkadaşımızı döve döve hastanelik ettiler ve alıp götürdüler. Sonrasını halen bilmiyorum. Kars Damallı bi arkadaşımızdı. ‘Ve suçu neydi’ derseniz eğitim alanına giderken “Uygun adım” atamamak! (Bu arada o tarihlerde Posof ve Damal, Kars’a bağlıydı. Şimdi Ardahan’a bağlı)
18 ay askerlik yaptım; 4 ayı Bursa Gemlik’te acemi birliği, kalanı ise Kars/ Posof 2. Hudut Bölüğü’nde... Birde korku salarlardı: “Döve döve öldürürler, sonra eğitim zayiatı diye şuracığa gömerler...” Askerlik şimdi askerlik ve hatta asıl şimdi “Peygamber Ocağı”
***
İster kızın ister kırılın ama hak yerini er geç buluyor işte! Hani her ağzınız açıldığında diyorsunuz ya; “Ergenekon, Balyoz falan filan doğru” diyorsunuz da, bazen kurunun yanında yaş da yanıyor elbette. Ama yıkmadan da yapılmıyor be paşam!
Sivil iradenin yani demokrasinin ordumuzdaki bu “ıslah çalışması” ta 1950’li yıllarda yapılabilseydi, on binlerce genç pisipisine ölmezdi. 1950’li yıllarda ordu bugünkü gibi “Peygamber ocağı” olsaydı, 1960 ihtilali olmazdı ve bu ülkede başbakan, bakanlar idam edilmezdi! 1980’in lanet olası 12 Eylül’ü olmazdı. “Bi sağdan bi soldan” diyerek gencecik fidanlar idam edilmez, yüzbinlerce genç ihtiyar zindanlarda ziyan olmazdı; çürümezdi, çürütülmezdi!
Ordumuz şimdi olduğu gibi asli görevini yapsaydı, 15 Temmuz hainliğini de yaşamaz görmezdik. Allah’ıma binlerce şükürler olsun ki artık sırtımızı hiç kuşku duymadan yaslanacağımız bir ordumuz var. Bu ordunun oluşmasında emeği geçen başta Eski Genelkurmay Başkanımız Hulusi Akar olmak üzere tüm ordu teşkilatına binlerce teşekkür ederim. Rabbim onları her daim muzaffer eylesin.
***
İşte bu duygu ve düşüncelerle bir kere daha moralinizi bozduğum için üzgünüm ama bu da ülkemizin bir gerçeği işte. Geçen hafta meclis kürsüsünden ağzını köpürte köpürte milli savunma bakanına kükreyen CHP’li Özgür Özel denen adam, bundan 15 sene önce bir onbaşıya bile yan bakamazdı. Şimdi Genelkurmay Başkanına parmak sallayabiliyor!
Ne büyüksün Allah’ım! Bunca nankörü yer ile yeksan etmiyorsun, bunca Nemrut’un, bu milletin başına musallat olmasını görüyorsun. Hikmetinden sual olunmaz Allah’ım elbet vardır bir bildiğin de, ben yine de el açtım yalvarıyorum; ‘Ya Rabbim bunlara bu ülkeyi yönetme fırsatı nasip etme.’ Amin.
****
Neyse, biz sizin o eski ordunuzdan çok çektik bari siz bizim gönlü güzel ordumuzdan çekmeyin. Ama nankör de olmayın. İçinizden gelmese bile rahat konuşabildiğiniz için az da olsa dua edin!
***
Son diyeceğim şu, bugünden sonra mecbur kalmadıkça genel yazı yazmayacağım çünkü zaten adaylar da açıklanmaya başladı. Kısacası bugünden sonra yerele dönüyorum.
DİP NOT: Benim yaşlarımda olanlar asker anılarını anlatsınlar da dinleyelim artık. İyi biliyorum ki herkesin benim ki kadar askerlik anısı vardır. Yani çoklarımız, memleketimize doğru domalmış kürek kazma sapı ile sıra dayağından geçirilmişsinizdir.