Orhan Gencebay diyor ya; “Bence sen de haklısın...”
İşin aslını sorarsanız, benim bile keyfim kaçtı, moralim bozuldu!
“Her gönülde bir aslan yatıyor” denir. İşte benim gönlümde ki aslanlar aday gösterilmeyince açıkçası benim de keyfim kaçtı.
Bu yanlış aday tercihlerine benim bile moralim bozulduysa “adaylık” hayali kuranların şu anki halini düşünemiyorum...
***
Ülkem adına, ilim, ilçem adına kaygılıyım. Milletimin selameti, çocuklarımızın, torunlarımızın adına kaygılıyım.
Yerel dil, yerel aday olmayınca bizim millet ortada kalıyor ve boşluk içinde bocalıyor, oy kullanırken kararsız kalıyor ve yanlış tercihte bulunabiliyor!
“Yerel seçmenin” istediği adayın isyanına katılıyorum ama...
***
Ama derken; sözü şuraya getirmek istiyorum. Öyle veya bir seçmen olarak önümüze bir isim kondu ve bize dediler ki, “Biz bu adayın liyakatine güveniyoruz, kefili biziz, sizlerde bu adaya oy verin...”
Bunu söyleyen kimler? Partilerin liderleri...
Seçmen olarak bizler lidere güveniyorsak, yani liderimize itimat ediyorsak, gönderdiği kişiye de güveneceğiz! Güveneceğiz ki yarın öbür gün hesabını lidere sorma hakkımız olsun.
***
Çok uzattım biliyorum da artık titreyip, kendimize dönelim. Olan oldu, gelen geldi.
Ta başından; “Kim gelirse başımız üstünde yeri var” demedik mi? Dedik.
Öyleyse haydi kalk ayağa ve yürü davan için!
Her parti bir dava uğruna şekillenir ve her partinin temelinde bir ideoloji vardır. Biz seçmenler de hangi ideolojiyi kendimize yakın görürsek, gider o partiye oy veririz. Kişilere küsebiliriz ama davaya küsmek kırılmak olmaz!
Bizim “Hayır” dememize rağmen bize bu adayları dayatanlara, biz de partilerin kongrelerinde kurultaylarında hesap sorarız vesselam.
***
Umarım buraya kadar anlaştık. Öyleyse; zaman derlenme, toparlanma zamanı. Küslükler, kırgınlıklar bir tarafa konacak, kapı kapı gezilecek ve 31 Mart Yerel Seçimleri kazanılacak.
Tesellimi istiyorsun, içinden şunu geçir; gönderen de haklı, gönderilen de...