Geçen gün yazdığım yazıda söylediğim gibi geceleri uyku tutmuyor ve ben neredeyse sabaha kadar uyumuyorum.
Uyumayınca da, ne yapacağımı şaşırıyorum ve ‘Bari köşemi yazayım’ diyorum.
Kafamdan gündemdeki konuları geçirirken birde bakıyorum ki yığınla malzeme var!
*
Malzeme var da hep siyasi konular! Aslında farkındayım, okur siyasi yazılardan bıktı! Arada farklı yazılar yazmak lazım diye düşünerek bugün şöyle dereden tepeden sohbet edelim sizlerle...
*
Her hastaya olduğu gibi bana da temiz havalı, dağda, ormanda, kırda bayırda gezmek iyi geliyor; hem gözüm gönlüm açılıyor hem de ciğerlerime temiz hava alıyorum.
Başta Silivri’nin köyleri olmak üzere Çatalca ve ara sırada Şile taraflarına kaçıyorum.
Bizim ormanların baharı, yazı, güzü, kışı çok güzel. Gerçi ülkemin her tarafı çok güzel elbette ama eldeki imkanlarla ikamet ettiğim yer küreye en yakın doğal zenginliklerden istifade etmeye çalışıyorum.
Ve ayrıca dağı, dereyi, ormanı gezerken köylerde vatandaşlarla sohbet ediyorum.
Birçokları ile tanış olduğumuz için bana ne soracaklarını biliyorlar ben de onlara nasıl bir cevap vereceğimi iyi biliyorum.
*
Dün Silivri Ortaköy sanayine uğradım ve bir fabrikaya misafir oldum. Fabrika sahibi dostumla yirmi beş otuz yıllık tanış olduğumuz için ilk sorusu geldi. “İrfan Bey hükümet boğazınızı sıkıyor, işçi boğazınızı sıkıyor, üretiyoruz satamıyoruz, satıyoruz tahsilat yapamıyoruz. Son yıllarda ülkenin ekonomik hali ortada iken birde yerel yönetimler boğazımızdan tutmaya başladı” dedi ve ben sözünü bitirmeden araya girdim: ‘Hayrola abi hangi yerel yönetim? Devlet kurumları mı, siyasi kurumlar mı, yoksa belediye mi?’
“Gardaşım anlaşmış gibi hepsi birden” dedi.
“Yani çevre, tarım, sağlık müdürlükleri... Yetmedi, çalışma ve sosyal güvenlik kurumları derken, birde belediye” dedi.
Hem çayımızı kahvemizi içtik hem de saatlerce dertleştik.
Sohbetimizin büyük bölümü “Aramızda kalsın” diyerek geçti.
Aramızda kalsındaki maksat “Biz sana anlattık sen kimseye söyleme” dendi yani detaya girmeyeceğim ama şu kadarını söyleyeyim, bu sanayici dostumuz yerden göğe haklı. Çünkü son bir kaç yıldır sanayicinin halini yakından görüyorum.
Sanayici darda ve inanın çok zorda!
Bölgemizde onlarca sanayi kuruluşu kapısına kilit vurdu ve bu vurulan her kilit insanımızın boğazından alınan bir lokmadır! Biz sadece fabrikaları değil insanımızın rızkını da kapatıyoruz.
Devlet acımasız davranıyor ama siyasi kurum olan belediye daha merhametli ve daha hoşgörülü olabilir.
*
Bir ilçede veya ilde sanayi durursa, inşaat sektörü durursa, o bölge yaşam alanından çıkar. İşlemeyen her fabrika bulunduğu yere mutluluk vermez bilakis mutsuzluk ve huzursuzluk verir. “Mutlu Silivri” olmak istiyorsak önce sanayicinizi mutlu etmeliyiz. Bir ilçenin mutluluğu sloganda değil, yaşayanında, çalışanında, üreteninde ve ürettiğini satanındadır.
Sizden öncekiler “Silivri’de yaşamak güzel” dediler ama biz Silivri’den on sene hiç tat alamadık yani bize Silivri’de yaşamak hiç güzel olmadı!
Biz de huzur bulamadığımız ilçemizde yerel yönetimi değiştirdik, huzura erdik. Huzura erdiğimiz bu güzel ilçede bundan sonra bari mutlu olalım huzurlu olalım.
*
Benim; Silivri Belediyesini yöneten can kardeşim, dava arkadaşım sevgili ülküdaşım, MHP’li Sayın Volkan Yılmaz’a tavsiyem, Sevgili Başkanım ilçemize katma değer kazandıran sanayiciyi dinlemeye devam et, dinlemekle de kalma dertlerine sıkıntılarına derman olmaya çalış.
Google amcaya sordum.
Göreve geldiğinde bölge bölge toplantılar yapmışsın. Dertlerini dinlemişsin.
Hatta elektrik sorununu çözecek tarihi işlemi yapmışsın. Allah razı olsun. Yıllardır çözülemeyen elektrik sorununu çözmen bile onlar için umuttur. Yaptıkların yapacaklarının teminatıdır.
Şunu en iyi sen bilirsin! Bir bölgede sanayi bacası tüttüğü zaman o ilçenin belediyesine gelir yağmur olur yağar! Keza inşaat sektörü de öyle...