Topla, çarp, böl elde yine üç-beş kişi...
Koca koca partileri yine bu üç-beş kişi temsil ediyor.
“Siyaseti rant için yapıyorlar...” diyoruz da, biz siz niye uzak duruyoruz?
“Siyaset bana göre değil” diyor arkadaş ve ekliyor “Ya bunlar hırsız bunlar menfaatleri için siyaset yapıyorlar...”
Sen yoksan O’nlar olacaklar, senin de dediğin gibi yiyecekler, çalacaklar, maddi manevi menfaat sağlayacaklar.
Sen, “Ben yokum” dersen, birileri bu boşluğu doldurur gardaşım.
*
Silivri’de parmakla say, aşağı yukarı elli kişi. Yüz olsa bile biz kalan elliyi tanımıyoruz.
Büyükçekmece, Küçükçekmece keza öyle. Beylikdüzü öyle, Esenyurt, Avcılar, Çatalca vs...
Türkiye’deki bütün il ve ilçeler böyledir. Siyasetin içinde say say yüz kişiyi geçmez.
“Yüz kişi” siyasetten nemalanır, çünkü emek verir, çoluğunu çocuğunu işini eşini ihmal eder, ama siyaseti ihmal etmez.
Biz ise bu yüz kişiye ağzımız açıldı mı söveriz, “Hırsız bunlar hırsız” der, hamam oğlanı gibi her yerde dedikodu yaparız.
“Tut bir ucundan sende” dendiğin de, “Siyaset yalan dolan işi bana uymaz...” diyerek aklın sıra dürüstlük yaparsın ama bir saattir şurada dedikodu yaptığın insanların arkasından konuştuğunu, hatta daha da ileri gidip hakaret ettiğini, küfür ettiğini daha ahlaklı bulursun.
Bir saattir anlattıklarının içinde haklı yanın yok mu? Elbette var.
Siyasete girmeden önce ofis kirasını ödeyemeyenler, bugün lüks arabalara biniyor mu? Biniyor. Hatta çoluk çocuğu bile... Dün siyasete girmeden önce iş hanındaki çaycının bile tanımadığı arkadaşı şimdi milyonlarca kişi tanıyor mu? Tanıyor.
Kişi, bu tanıdıklarını iyi değerlendirip ticaretine yansıtıyor mu? Evet.
Öyleyse sen de gir gardaşım sen de siyasetin bir ucundan tut ve senin de siyasal çevren ile birlikte ticari çevrende genişlesin, sen de bu çevreyi iyi değerlendir menfaat sağla.
Ne kadar menfaat sağlarsan sağla bunun ayıp yanı yok. Zannedersem günah yanı da yok.
Geriden konuşma koy elini taşın altına.
*
Bak bu günlerde ilçe teşkilatları oluşturuluyor, adına “temayül” dedikleri teşkilat içi oylamalar yapılıyor, sen hiç bir partiye üye bile değilsin ama burada bir saattir dedikodu yapıyorsun.
Hapşırdın ya, çok yaşa emi...
Siyaset öyle bir şey ki, içine giren bir pişman, girmeyen bin pişman.
Silivri’de AK Parti İlçe başkanı bulamıyor neredeyse! Buluyor da hep eski tüfekler. Yani hep aynı isimler. Ya bu isimlerden birisi tekrar ilçe başkanı olacak ya da bu isimlerin önerdiği bir kişi yine “yüz”den biri...
Büyükçekmece’de, Çatalca’da, Avcılar’da, Küçükçekmece’de, Esenyurt’ta yine aynı kargaşa devam ediyor.
Beylikdüzü çok daha farklı bir ilçe. Beylikdüzü’nde adam üç dönem belediye başkanlığı yapmış ama elini siyasetten bir türlü çekmedi, çünkü siyaset bir bulaşmaya görsün. Beylikdüzü’nde dernekler vakıflar kurulmuş ve bu dernekler vakıflar da siyaset yapılıyor. Dernek altında, vakıf altında toplantılar yapılıyor, üç beş yüz kişi toplanıyor, dernek başkanı konuşuyor, salonu dolduran üç yüz beş yüz kişi hısım akraba eş dost olduğu için alkış tufanı kopuyor. Buradaki amaç ise partilere göz kırpmak: “Bakın benim arkamda binler var...”
*
Bu arkadaşlar bu tür toplantıları kendi vakıf veya dernek binalarında değil de, mensubu oldukları parti bayrakları altında yapsalar aslında siyasete daha çok katkı sağlamış olurlar da, işte o zaman da “pazarlık” yapamazlar.
Kısacası hemşerim, ben siyasetçiyi, siyasetçi de beni iyi tanır. Çünkü yok bir birimizden farkımız ama biz gazeteciyiz.