Mantar gibi türediler.
Benim gençliğimde Türk-İş ve DİSK vardı…
Ya da ben bunların ismini sık duyuyordum!
Başlıkta dediğim gibi sonradan mantar gibi türediler, çoğaldılar...
Şahsen ben bu sendika işine oldum olası karşıyım çünkü biliyorum ki; işçinin haklarını en çok onlar yiyor!
*
“Seni savunuyorum” diyorlar, işçiden memurdan aidat alıyorlar. Bu aidatlar her maaş günü otomatik kesiliyor yani kendi rızası ile verende yok!
Dikkat ederseniz çenesi sağlam olan, ‘Laf cambazları’ sendika temsilcisi seçiliyor ve o cambaza yaptığı üye sayısına göre ekstra pirim veriliyor!
Ne için?
Üye sayılarını artırmak için!
Bir iş yerine girip, çalışmak için kırk takla atan adam;
“Açım çok ihtiyacım var, evim kira çoluk çocuğum var” deyip duygu sömürüsü yaparak, girdiği iş yerinde üç beş gün sonra başlıyor “Hakkımız yeniliyor, patronlar sırtımızdan milyarlar kazanıyor” dedikodusu yaparak diğer saf işçilerin duyguları ile oynanmaya...
*
Tutuyor mu?
Bir yerden sonra tutuyor!
Ben işçileri kullanıp, fabrika kapattıran çok sendika gördüm.
İsim isim yazarım da o güzelim sanayicileri rencide etmek istemiyorum.
Sendika ile başa çıkamayıp, intihara yeltenen iş insanları tanıyorum.
*
İşçi saf, işçi yalın, çoğu işçi kanaatten mahrum. Şükür etmeyi bilmeyen kişi, her zaman kandırılmaya meyillidir!
Sendikalar bu tür insanları çok çabuk kandırıyor!
“Maaşınız az” diyor hatta “Çalışma şartlarınız ağır” diyor.
Karşısındakini birazda saf bulursa bir numaralı sendika militanı yapabiliyor!
*
Benim yazdıklarımı boş verin, siz etrafınızda ki sendika başkanlarına, sendika temsilcilerine bakın, irdeleyin, benim ne demek istediğimi anlarsınız!
Altlarında son model arabalar, yaşantıları mükemmel, kışlık yazlık evler ama sorarsanız hak hukuk adaletten yanalar, emek hırsızları ile savaş halindeler!
*
Bu yazı durduk yere aklıma gelmedi. Silivri Kınalı’da bir fabrika var KALE KAYIŞLARI...
Ben bu fabrika sahiplerini tanımam bilmem ama bildiğim bir şey var, fabrikanın kapısında aylardır işçiler grevdeler...
Grevdeki işçilere sordum; ‘Hayrola aylardır grevdesiniz, patronla anlaşamadınız mı?’ Dedim.
İçlerinden birisi, “Yok abi patronla sorunumuz yoktu da sendika böyle bir karar aldı bizde onu uyguluyoruz” dedi.
‘Siz koyun musunuz?’ dedim, “Ağır oluyor ama abi” dedi.
“Koyun” demedim ama ‘koyun musunuz?’ sorum ağır oldu. Özür dilerim ama kendi iradesini kullanamayan kişiye “koyun gibi” denir!
Neyse; Bugün yine geçtim oradan, işçiler yine toplanmışlar ama bu kez yanlarında sendika yok, sendikanın bayrakları bile yok sadece bir jandarma, toma, birde jandarma minibüsü...
Bu jandarmaya yazık değil mi? Daha büyük olaylarla meşgul olması gereken jandarma sözde grevci işçilerin başını bekliyor!
*
‘Grev yapan kaç kişisiniz?’ diye sordum “Yaklaşık yüz” dediler. ‘Fabrika yerinize işçi aldı mı?’ diye sordum “Evet aldı” dediler.
Güzel kardeşim, uyarsanız sendikanın çenesi sağlam adamının sözüne, sizin yiyeceğiniz ekmeği gelir bir başkası yer işte böyle...
Biraz sohbet ettik mesleğimin verdiği pratiklikle çapraz sorular sordum ve bir kanaate vardım. Herkes fabrikadaki işinden memnun, patronlardan memnunlar ama uymuşlar “Kör şeytana” burada kör şeytan sendika oluyor!
Şimdi sendikada yüz üstü bırakmış ve konu yargıya taşınmış. Yargı nasıl bir karar verirse onu bekliyorlar.
Yukarıda da belirttiğim gibi fabrika sahiplerini tanımam sadece işçilerle yaptığım sohbetten sonra böyle bir kanıya vardım.
Bu yazıyı okuyan sevgili işçi kardeşim sokma akılla gideceğin yer buraya kadar. Şimdi kendi adını da mimledin. Bu saatten sonra seni işe alacak fabrika sahibi, seni işe alırken kırk kere düşünür, karar verir ama bu kadar senin için çokta hayırlı olacağını zannetmem.
Anlayacağın; bir kişi sokma akılla kırk adım gider...
Yine de Allah işinizi gücünüzü rast getirsin.