Çocuklara talimat verdim: Bölgemizdeki aday adayı olan kişileri tek tek arayın, bir röportaj ayarlayın, konuşturun, halka tanıtalım, kimmiş bu ‘vatansever’ insanlar görelim, dedim.
İlk CHP ile başladık. Aday adaylarını tek tek aradık ama telefonlara cevap veren sadece 10-15 kişi…
Diğerlerine ulaşılamadığı gibi, bu arkadaşlarımızın da bir takım bahaneleri vardı:
Parti prensip kararı almış, hiçbir aday adayı basına demeç vermeyecek, tanıtım organizasyonu içinde yer almayacak, hatta bunu partilere dikta edende Yüksek Seçim Kurulu imiş. Seçim yasağına giriyormuş falan filan…
***
“Peki, bu millet tanımadığı kişiye nasıl oy verecek?” sorumuza da cevap hazır:
“Seçim yasakları kalktığında, bu kişiler zaten ister istemez sahaya inecekler ve kendilerini halka tanıtacaklar…”
Bak güzel kardeşim, şu an itibarı ile sadece Beylikdüzü’nde CHP’nin aday adayı 100’ü geçti. Bu sayıdan 10 tanesi belediye başkanlığı için mücadele ederken, geriye kalan 114 kişi belediye meclis üyeliği için listeye girme yarışında. Örnek Beylikdüzü’nü verdim ama bölgemizde 11 ilçe olduğunu hesaba dâhil ettiğimiz de, binlerce kişinin aday adayı olduğu ortaya çıkıyor. Bu aday adaylarını kim tanıyor? Belki de hiç kimse!
100 küsur aday adayından sadece 31 kişi belediye meclis üyeliği için sıralamada yer alacak, kalanı ise bir sonraki seçimi beklemeye başlayacak.
Aday adaylarını meslekleri ile değerlendirdiğimde ortaya bir manzara çıkıyor.
Bu aday adayı arkadaşlarımızın büyük çoğunluğu topraktan nemalanan mesleklerden! Yani müteahhit ya da emlakçı…
***
Bu meslek gurupları da her zaman belediye ile içli dışlı olan insanlardan oluşuyor. Bir emlakçı yer alırken bir yeri satarken, o yerin imar plan durumunu belediyeden sormak zorunda. Bir müteahhit bir bina dikmeden, bina dikecek yerin imar durumunu belediyeden öğrenmek durumunda. Durumunu öğrendiği arsaya inşaata başlamak için izni belediyeden almak zorunda. İnşaat bitince iskânı belediyeden almak mecburiyetinde…
***
Belediye meclis üyeliğinin maddi getirisi olmadığına göre, bu arkadaşların amacı sizce ne olabilir? Bunu da ben yazmayayım, sizler empati kurun ve kime oy vereceğinizi bilin.
***
Bir talimat da gazetemizin Silivri ekibine verdim. Araştırın bakalım geçtiğimiz 5 sene içinde belediye meclis üyeliği yapan kişiler, ilçe menfaatine, ilçe halkı menfaatine ne gibi hizmetlere imza atmışlar?
Silivri’de en çok konuşulan konuların başında, 5 sene önce yani belediye meclis üyesi olmadan önce işleri bozuk olan hatta ciddi maddi sıkıntılara düşen bazı belediye meclis üyeleri şimdi milyarlık arabalara biniyormuş.
Şuan sadece konuşuyoruz bunları. Seçen biz değilmişiz gibi şimdi yakınıyoruz hatta dizlerimizi dövüyoruz. Öyleyse Ozan Arif’in şu dizelerine kulak verelim lütfen:
Osman dayı bu işte
Senin de vebalin var.
Bu namussuz gidişte
Senin de vebalin var.
Eken sen, biçen sensin,
El avuç açan sensin,
Bunları seçen sensin,
Senin de vebalin var.
Demedim mi inanma,
Her güleni dost sanma,
Şimdi bana dert yanma,
Senin de vebalin var.
Geçim meçim zor deme,
Gitti namus, ar deme,
Soygun vurgun var deme,
Senin de vebalin var.
Hiç karga gül koklar mı?
Tilki tavuk saklar mı?
Kedi ciğer bekler mi?
Senin de vebalin var.
Osman dayı halksın halk,
Kalk demiştim sana kalk,
Memleket allak bullak,
Senin de vebalin var..
Osman dayı kalkmazsan,
Bu Arif' e bakmazsan,
Bize sahip çıkmazsan,
Senin de vebalin var…