Dünden devam edelim. Ne demişti AK Parti Silivri İlçe Başkanı Metin Karakaş?
“Seçim zamanı söz verip seçimden sonra unutmak yok.”
Bu sözüyle ilgili neleri unuttuklarını, neleri unutmadıklarını söyledik. Yani Karakaş’ın samimi olmadığını belirtmiştim. Anlayanlar anladı zaten de, şu sözü herkesin anlayacağını sanmıyorum:
“Türk olmayan birine her sabah yemin ettirmek Müslümanlıkta yok.”
Sınıfa girmeden önce her sabah okuduğumuz Andımızın, demokratikleşme paketiyle birlikte kaldırılmasına yönelik yorumu.
***
Bu söz, bir Başbakan Erdoğan klasiği. Eğer Erdoğan’dan bu cesareti alamamış olsaydı böyle konuşamazdı.
Şimdi…
Bu söz bana göre çok doğru bir söz. Çok ciddiyim. Ama hangi anlamda doğru? Müslümanlıkta ırkçılığın olmaması hususu. Peygamber Efendimiz, kesinlikle reddetmiştir. Ayrımcılık yapılmaz, rengine diline bakılamaz, herkes sadece Müslümanlık çatısı altındadır ve Müslüman Müslüman’ın kardeşidir.
Osmanlı, 650 yıla yakın zaman dünyaya nasıl hükmetti? Kimseye “Sen busun” demedi ve ayırmadı. Bugün en büyük düşmanlarımızdan olan Ermeniler, “millet-i sadıka” (sadık millet) şeklinde anılırdı. Hıristiyanlar bile ötekilenmez, hakları verilirdi. Ve azınlıklara hoşgörülü davranılmıştır hep. Bunları anlatmaya sayfalar yetmez ama güçlü olmanın yolu birleştiricilikten geçiyor. Cumhuriyet döneminin şartlarında “Ne mutlu Türk’üm diyene” sözü benimsendi ve benimsendirildi. Memleketin içinde bulunduğu durum hasebiyle, tek çıkış yolu tek kimlikti vurgusu yapıldı. Milletçe hareket edilmesi için. Peki şimdi ne değişti? İşte sorun burada. Çok şey değişti. Tek mantıklı gitmek yerine, çoculcu düşünmeye başladık. Eğer öyle olmasaydı, bünyesinde birçok kimlik barından Türkiye’nin bölünmesi için bu farklılıklar sorun olarak yaratılmaya devam edecekti.
Yani şunu diyorum, 18 milyon Kürt kökenli vatandaşımızın olduğu bir ülkede, sen “Ne mutlu Türk’üm diyene” dayatması yaparsan, onlar da kalkar “Ne mutlu Kürdüm diyene” karşılığıyla bağırır, sen şuydun ben buydum diyerek yeriz birbirimizi.
***
Bu konuya başka bir zaman değineceğim. Hem de en ayrıntılı olarak. Bana yukarıdaki sözlerim için kızacaklar belki ama ben de onlara öyle bir cevap veririm ki, Türk Milliyetçiliğinden şüphe duyarlar.
***
Gelelim Metin Karakaş’a. Bakın ona ne kadar güzel bir iyilik yaptım görüyorsunuz değil mi? Ne demek istediğini köşemden anlattım. Fakat sayfalar dolusu yazı yazsak, Karakaş bir Başbakan Erdoğan değildir; O’nun gibi ülkenin başında bulunmuyor. O, AK Parti bünyesinde Silivri’nin sadece ilçe başkanı. Dediği sözlere, ettiği laflara, yolda yürümesine dikkat etmeli.
Sen kalkıp adeta CHP’nin kalesi olan Silivri’de “Türk olmayan birine her sabah yemin ettirmek Müslümanlıkta yok.” dersen çok kızarlar. Sen derdini anlatamazsın, Atatürk’e saygısızlık ettiğini düşünürler. Her ne kadar “En büyük Atatürkçü parti AK Parti’dir” desen bile yutturamazsın Silivrililere.
Sana hep bir ağabey tavsiyelerinde bulundum, bak yine bulunuyorum. Tamam Ağrılısın, belki duygusal hareket ediyorsun ama biraz daha kontrollü git. Seçim üstü durduk yere AK Parti’ye oy kaybettirme. Bu sözünle Kemalistlerden, Kemalist gençlikten oy falan alamazsın. Yanlış politika yapıyorsun.