Ne istediniz lan bizden,
Birbirimize düşürdünüz.
Medet mi umduk sizden?
Hani bizsiz üşürdünüz!
Bundan sonra yazılarının başına bir dörtlük kondurayım diyorum.
Bir çok dostumun malumu üzere, ciddi bir rahatsızlık geçiriyorum ve bu sebeplerden dolayı uzun zaman oldu köşe yazısı yazamadım.
Gerçi yazmak istemedim çünkü doktorlarım 'stresten uzak duracaksın' diyorlar.
Burası Türkiye... Hiçbir şeyin dört üçlük bile olmadığı bir ülkemiz var.
Hani diyor ya Mahsuni...
“Doktor hasta, ben hasta...”
Aynen öyle işte! Stresten uzak durmak için deli olmak lazım!
Yolumuz var, köprümüz var, devlet baba bir çok hayati ihtiyaçlarımızı karşılıyor ama biz yinede mutlu değiliz.
Olamayız çünkü doyumsuz bir milletiz.
Şükür yok, hamd etmek yok, varsa yoksa şikayet ve akabinde isyan...
Ama insan hayatı için olmazsa olmazlarda var. İşte bunun şükrü, hamdı olmuyor maalesef.
Aşağı yukarı her günüm hastanelerde.
Gözlerimle görüyor, kulaklarınla duyuyorum... Neler var neler!
Şimdi hükümet kanadından tepkiler gelecek, “On beş sene önce böyle rahatlık var mıydı?”
Doğrusu yoktu ama bu günde devlet vatandaşını özel hastanelerin kucağına bırakıyor. Çünküüüüü devlet hastaneleri çok pis, hiç hijyen değil. Bir de sıra çok ve en önemlisi de alet edevat eksik, eleman eksik, branş doktorları, hastane görevlileri ve radyolojik edevatlar yetersiz...
Doktorlar, “stresten uzak dur” diyorlar ve ben en büyük stresi hastanelerde yaşıyorum.
Nankörlük yapmam. Devlette her şey bedava, sıra bulduğun anda tedavine başlayabiliyorlar. Bu konuda bir hiç sıkıntı yok. Lakin bazı doktorlar, hemşireler, hatta hasta bakıcıları yani hademeler bunalımda. Çünkü bir doktor yaklaşık yüz hastaya bakıyor, yani muayene ediyor.
Neyse konumuz hastaneler değildi aslında. Konu hakkında daha sonra uzunca bir yazı yazarım inşallah. Konu konuyu açtı daldım içine...
Yani yara neredeyse, ağrı oradan geliyor.
Dedim ya neyse geleyim asıl konuma.
Neden yazı yazmadım ya da yazamadım. Çünkü ben yazı yazsam, sataşmadan duramam, kavga etmeden rahat uyuyamam.
Kavgacı falan değilim de etraf siyaset çöplüğünden geçilmiyor.
Çöplük çünkü çok kirlendi. Ne iktidar ne de muhalefet milletin istediği gibi değil.
İktidar yüzde elli ile iktidar oluyor ama kalan yüzde elli saygı duymuyor hatta iktidar mensuplarından nefret ediyor.
Muhalefet iktidardan nefret ediyor ama iktidar olmak için hiç bir çabası yok.
Muhalefette gündemi tıpkı benim gibi sosyal medyadan takip ediyor.
Ana muhalefetin, vatandaşın ekonomik durumu ile hiç bir beyanı yok hatta iktidar olmak için hiç bir vaadi bile yok. Sadece laiklik, cumhuriyet, Atatürk...
Vatandaş sıkıntı da, evine ekmek götürme derdinde kimin aklına gelir bunlar.
Yavru muhalefet ise iktidarın dümen suyunda!
"Neden?" Diye soruyoruz; “15 Temmuz ruhu, ülkenin bekası için” diyor.
Kısmen doğru olsa bile, bari iktidarı yönlendir... De ki; “Vatandaş darda, sıkıntıda...”
Bir diğer yavru muhalefet o herkese her şeye inat “Batsın bu dünya...” demeye devam ediyor çünkü onlarda sırtını PYD’de dayamışlar, yani teröre...
Bunu gören ya da fırsat bilen eski Doğru Yolcu sonra MHP’li Meral Akşener, bir parti kurdu ve adına da "İYİ PARTİ" dedi.
Adı gerçekten iyi çünkü bu kadar kötü parti varken İYİ’lik prim yapar diye düşündü ama ilk seçimde tııııssss...
Balon balon.
Keşke adı gibi iyi olsa. Olsa diyorum çünkü güçlü bir muhalefete çok ihtiyaç var.
Genel konular üzerine yazı yazmak hiç adetim değildi ama haftanın ikinci köşe yazısı bu günlük idare edin gari!!!
Yerel yazsam...
Doktorlar "stresten uzak dur" dediler.