Ya TAMAM ya DEVAM!
Dünkü yazımda ne demiştim, “Bunlar “nanay” türküsü söylüyor” demiştim. Demek ki doğru demişim!
İki kongrede partisine genel başkan olamamış adamı siz kalkar Cumhurbaşkanı adayı yaparsanız, bu zamana kadar yapılanları yıkmakla kalmaz “Genel Kurmay Başkanını değiştireceğim” der, diyor da zaten. Niye? Abdullah Gül’ün bahçesine helikopterle indiği için. İndi mi inmedi mi bilmiyorum ama kimseden ses çıkmadığına göre indi demek ki!
Bana kalırsa çokta iyi yapmış. 15 Temmuz’da darbe girişiminde bulunan teröristleri bulundukları makamlara atayan kimlerdi? Utanmadan birde kalmış cumhurbaşkanı adayı olmaya yelteniyor. Neyse Gül’ü başka bir zaman yazarım, ince ince konumuza geleyim.
CHP’nin dahi adayı Muharrem İnce diyor ki “Cumhurbaşkanı seçildiğim zaman genel kurmay başkanını bir kaç ay içinde değiştireceğim...”
Onu biliyoruz Sayın İnce, hatta genel kurmay başkanı ile de yetinmezsin tepeden tırnağa devletin tüm kurumlarını değiştirirsin. İşte bunu yapacağını bildiğim için karınca kararınca, en azından ulaşabildiğim kadarı ile milletimi ikaz ediyorum, uyarıyorum yani!
Yoksa 28 Şubat’ın fikir, düşünce ve inanç cellatları, başörtü katilleri alimallah yeniden gelir.
Mesela YÖK Başkanı Kemal Gürüz gibi birisi olur!
Genelkurmay başkanı İsmail Hakkı Karadayı gibi birisi olurken, Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir’in tıpa tıp aynısı olur. Kemal Alemdar gibi rektör ve Nur Serter gibi bir Yardımcısı.
Nur Serter mi? O tam bir faciaydı. İşte onun gibi birisi daha gelir, ikna odalarını yeniden kurar ve başörtülü öğrencileri ikna odalarına alarak okula başörtüsüz gireceklerine dair taahhütname imzalatır. Bu ülkede bunlar oldu. Şimdi siz bakmayın Muharrem İnce’nin “Başörtüsünü devletin her biriminde serbest bırakacağım...” demesine.
CHP’nin en iyisi Muharrem İnce işte...
CHP Genel Başkanı ne demişti, “En iyi adayı çıkaracağız ve sizi çıldırtacak...” demişti.
Gerçekten çıldırtıyor. Bu millet, CHP’li yılları unutursa yazıklar olsun.
Ben unutacağını zannetmiyorum da, Muharrem İnce’nin anam, yengem başörtülü sözüne, muhafazakar bir kaç kişi kanarsa aldanırsa belki diye uyarıyorum.
Tivıtır hesabından Sedat Peker demiş ki; “Solculuk Venezuella halkının yaptığı gibi emperyalist güçlere direnmek ile olur. Bizdeki kendini solcu sanan tipler, emperyalizme hizmet edip vatanınıza ihanet ederek dünya solunun da yüz karası oluyorsunuz.” Doğru söz, ne diyeyim ki. Söyleyene değil söyletene bak. Bende beğendim kullandım.
**
Meral Akşener’i sevemedim. Atilla Kaya’ya hiç kanım ısınmadı. Hayati Arkaz’la zaten yazdığım her yazıdan sonra davalık olmuşuz. Bu kişileri MHP aday gösterdiğinde partinin üst kurulundaki kişilere adeta yalvardım. Bu kişileri İstanbul 3. Bölge’den aday göstermeyin dedim. 1. sırayı Meral Akşener, 2. sırayı Atilla Kaya, 6. sırayı Hayati Arkaz aldı. Ne oldu şimdi benim dediğime geldiniz mi? Geldiniz. Bölgemizden Erdem Karakoç’tan, Volkan Yılmaz’dan ve Muharrem Yıldız’dan özür dileyin ve deyin ki “Arkadaşlar, bu partinin sadık ilkeli dava adamları, biz sizin hakkınız olan milletvekilliğini bu şahıslara verdik ama onlar da bizi sırtımızdan hançerledi. Hakkınızı helal edin” deyin ve helalleşin.
Hatta mümkünse bu kez bari hata yapmayın.
Kısacası 24 Haziran seçimleri ya eskiye dönüş olacak ya da DEVAM edip gidecek!