Bu yazıyı yeni yılın ilk günü yayınlayacaktım ama gündem yerel siyaset olunca, biraz erteledim.
2018 yılının son günlerinde bazı yazar çizer takımı “Yılın Adamını” seçmişler!
Tabi kendilerince...
Öyle lafı eveleyip geveleyin.
Sizin yılın adamı dediklerinize, bizde “Yılan Adamı” diyoruz!
***
Atatürk dermiş ki; “Milletvekili olursun, bakan olursun, Başbakan hatta Cumhurbaşkanı olursun ama sanatçı olamazsın.”
İnanın külliyen yalan.
Çünkü Atatürk o sözü şimdi ki sözde artistler, sözde sanatçılar için değil, zanaatkarlar için söylemiş! Zanaatkar demek, hünerli, becerikli, işinin, mesleğinin ustası ve birde işinin hakkını vermek demek!
***
Hadi diyelim ki sanatçılar için söyledi. Peki; Şimdi ki bir takım sanatçıları görseydi, öyle bir söz söyler miydi?
“Milletvekili olursun, bakan olursun, Başbakan hatta Cumhurbaşkanı olursun ama sanatçı olamazsın.”
Valla söylemezdi!
“Sanatçı” sanatını icra eder, siyasete bulaşmaz çünkü bir sanatçının her kesimden hayranı olur ve vardır da! Sağcısı vardır, solcusu vardır, Türk'ü, Kürt'ü, Laz'ı, Çerkez’i vardır!
Vardır çünkü sanat evrenseldir.
Sanatçı da evrensel düşünceler ışığında sanatını icra etmeli!
***
Bakın kendimden örnek vereyim. Bir kaç yıl önce ölen Levent Kırca’nın parodilerine bayılırdım. Zeki Alasya, Metin Akpınar, Müjdat Gezen hayranıydım.
Bizim nesil ve bizden sonraki nesil Tarık Akan, Kadir İnanır gibi nice artistlerin filmleri ile büyüdük ve o filmleri, dizileri zevkle izledik.
Hepsine hayran olduk ama ne oldu da bunlar son zamanlarda zıvanadan çıktılar.
Yoksa hep böyleydiler de biz mi kandırıldık.
Bana kalırsa kandırıldık. Şimdi şapka düştü, kel göründü.
Tabi yaşlandılar, çaptan düştüler, iş yapamaz oldular, iş yapamayıp, gündemden düşünce de, medet umdular sol siyasetten!
Sanatçı kişiliklerinin arkasına sığınıp, başladılar iktidara ve iktidarın başındakilere sayıp, sövmeye...
Amaçları gayet açık! Bir iki aykırı laf edip, yeniden gündeme gelmek.
Gelmesine geldiler ama bu partiye oy verenlerin de haklı tepkisine neden oldular.
Şimdi ise "Atatürk şunu demiş, Atatürk bunu demiş" diyerekten, kendilerini haklı çıkarmaya çalışıyorlar.
***
Var sayalım ki Atatürk dedi! Atatürk’ün dediğine eyvallah tamam da, bakın şimdi ben ve benim gibi düşünenler ne diyor.
***
60 senelik ömrümün elli senesi, bu adamların filmlerini izleyerek geçti. Kendime, arkadaşlarıma, eşime, dostuma para verdim, bilet aldım filmlerini izledim.
Bir ben mi? Benim gibi düşünen milyonlarca sağcı...
Bir nevi kısmen de olsa ünlü olmalarında, meşhur olmalarında ve bol bol para kazanmalarında emeğimiz, alın terimiz var.
Yani kısacası hakkımız var.
İşte biz o hakkımızı O’nlara helal etmiyoruz. “Kendi adına konuş” demeyin.
O zaman şahsen ben, hakkımı size helal etmiyorum hatta haram olsun diyorum.
Niye haram ettiğimin sebebini de siz zaten biliyorsunuz!
***
Sanatta edebiyatta hiciv olur...
Neyse yazıyı bir kıssadan hisse ile bitireyim.
Nasreddin Hoca'nın iki oğlu varmış. Hoca; önce büyük oğlunu ziyaret etmiş. Büyük oğlu;
“Varımı yoğumu tuğlaya yatırdım baba” demiş.
“Eğer havalar yağışlı giderse, dam akar yoksa anam ağlayacaktı” demiş ve sonra Hoca, küçük oğluna gitmiş.
Küçük oğlu da;
“Varımı yoğumu üzüm bağlarına yatırdım baba” demiş.
“Eğer havalar kurak, giderse anam ağlayacak!”
Nasreddin Hoca eve dönünce, karısı “Çocuklar nasıl?” diye sormuş. Hoca acı bir tebessümle:
“Valla hanım” demiş, “Havalar yağışlı gitse de, kurak gitse de, anlaşılan o ki, sen hep ağlayacaksın!” İşte malum sanatçıların da hali!
Bunların; bu çok günahla, bu dünyada da, öbür dünyada da anaları çok ağlayacak vesselam...