Yerel Seçimlerin üzerinden Mayıs sonuyla birlikte 2 ay geçmiş olacak.
Silivri Belediye Başkanı Bora Balcıoğlu için performans değerlendirmesi yapmak için henüz daha erken.
Ancak bu demek değil ki övgü veya yerginin sırası değil.
“Siyasette 100 gün” söylemi meşhurdur. Bir kural veya bir zorunluluk yoktur ama nezaketen seçilmişlere 100 gün süre tanınır, sonrasında “ne yaptın” diye sorarlar.
Seçilenler ne ne seçiliyor? Hizmet için. Bunu sorgulamaya başlar herkes. Buraya geçmeden önce, Sayın Balcıoğlu’na bazı tavsiyelerde bulunmak istiyorum. Ne demek istediğim hem daha iyi anlaşılacaktır.
***
Nazik, mütevazı, halkın içinde bir imaj çiziyor kendisi. Bunu sürdürmeli, ama bunu yaparken her zaman samimi ve gerçekçi söylem tercih edilmeli. Olur da “Başkan benim”, veyahut “ben koskoca başkanııımmmm” nefsine kapılırsanız, halkın size ne söylediği ve ne istediği belli bir vakitten sonra anlamsız gelecektir. İster istemez vücut kimyası değişecek, halk ciddiye alınmayacaktır.
Belediye başkanlığı koltuğu ağırlığı olan, saygın bir koltuk. Çok yetkilerle donatılmış, siyaseten de güçlü bir pozisyondasınız. "Mühür kimdeyse Süleyman odur" demiş atalarımız. Sizin bir talimatınız ve bir imzanız ile işin peşinde takla atacak olanların sıraya girdiğini görüyoruz.
Endişem odur ki bunu siz göremeyeceksiniz, siz insanların menfaatleri için sizin yanınızda durduğunu fark edemeyeceksiniz. Ne yapmak lazım? Size doğru bilgileri verecek bir mekanizma oluşturmayı deneyin. Ama yanınıza güvendiğiniz birini alın, ama onu takip etmek için de başkasını. Sistemi nasıl kuracaksanız o sizin bileceğiniz iş. Etrafınıza dikkat edin!
***
Siyasi nezaketi de her zaman ön planda tutmalısınız. Mecliste gurubu olan 3 parti var. Birkaç tanesi hariç mecliste olmayan partilerin başkanlarını ve yöneticilerini zaman zaman dinleyin. Hatta örgüt baskısına dayanabilirseniz ziyaret bile edin. Gerek yok diyorsanız davet edin toplantı yapın. “Birlikte başaracağız” birlikte başardık. Hepimizin Silivri’si, Geleceğin Silivri’si gibi söylemlerin karşılığını vermelisiniz.
***
Bazı müdürleriniz arayanların telefonlarını açmıyor. Üstelik geri de dönmüyor. Bir olur iki olur. Şimdilik isim vermeden pas geçiyorum. İnsanlar müdüre ulaşamayınca başkan yardımcısı veya size ulaşmayı deneyecektir. Bu da sizin için gereksiz yoğunluk demek. Müdürlerinizin hepsini uyarın. “Arayanın telefonunu açın, açamıyorsanız dönüş yapın, olmayacak bir şey isteniyorsa söyleyin, işin içinden çıkamıyorsanız bana gelin” diyebilirsiniz.
***
Kadro önemli. Şuan tam olarak kadronuzu kuramadığınızı görüyorum. Ama vakit var. Kadronuzu istediğiniz gibi kuramazsanız, arkanızdan at koştururlar haberiniz olsun. Bu da size yansır. Belediye başkanları sadece başkan olarak görev yapıp kadro oluşturmayacaklarsa seçimler neden var? Atasınlar birini olsun bitsin madem. En güzel örnek önceki yönetimin kadro anlayışı. Yüzde 80’i bir önceki yönetimindi. Volkan bey iyi niyetli davrandı pek dokunmadı, siyasi başkan yardımcısı atamadı. Geçmişe bakıp kendinize pay çıkarabilirsiniz.
Ama bu demek değildir ki insanları işten atın. İşini yapmayanın gözünün yaşına bakmayın bu ayrı. Haberler geliyor, haksız yere işine son verilenler var. Sizi yanlış yönlendiriyorlar haberiniz olsun.
***
Özel kalem servisiniz, 2 ay olmasına rağmen halen oturmamış durumda. Telefonlar açılmıyor, açılmadığı gibi geri dönüş yapılıp insanlar muhatap dahi alınmıyor. Bizleri arayıp yardım isteyen çok kişi var. Bu doğru değil!.. Yoğunluk her zaman olacaktır. Sizleri ziyaret etmek isteyen insanlar hep olacaktır. Büyükçekmece’den gelen Özel kalem müdürünüz Nevzat Sezen, hadi Silivri'yi tanımıyor diyelim. Peki başkanlık katındakiler ne iş yapıyor? Yapması gereken, nazik bir şekilde “Sayın Başkanımız yoğun, sizlere en kısa sürede dönüş sağlayacağız.”
Bu çok zor bir şey olmasa gerek. Ekibinizin disiplinsizliği size zarar verir Sayın Başkanım bilginiz olsun.
(Devamı gelecek)