Siyaset, gönül alma işiyse, bu uğurda çekilen çile mübahtır. Sonuçta siyaset gömleği giyen herkes, bedeli ne olursa olsun katlanmak zorundadır.
Siyaset bilmeyen siyaset yapmasın, boşa koltuk işgal etmesin, boşuna vakit kaybı yaşatmasın. Siyasetin altın kuralı, “gönüllere girme” değil miydi? Ee, gönüllere girebilmek için gönül almak lazım.
Hangi partiden olursa olsun seçmenin kalbine dokunacaksın, olay bu kadar net aslında.
Siyasi partiler içerisinde kızanlar, küsenler, çekip gidenler yok mu? Hem de dolu. Burada da “gönül alma işi” parti lideri ve yetkili makamlara düşüyor.
Silivri siyasetinde bu tip manzaralara örnek vermek mümkün.
Mesela, dün AK Parti İlçe Başkanlığı sayfasından Ortaköy mahalle ziyaretinde, Ali Güçlü’nün hanesine misafir olunduğu paylaşıldı.
Kimdir Ali Güçlü?
Ortaköy belde başkanlığı başta olmak üzere uzun yıllar AK Parti’de çeşitli görevlerde bulunan bir isim. Meclis üyeliği için adaylık dosyası veren ancak meclis üyesi olamayan bir partili. Şimdilerde de il delegesi yedek listede. Buraya kadar normal. Ayrıca Tokat STK’larında da görev almış, Tokat eşrafında da bilinen bir özelliği var. Buraya kadar da normal.
Peki, anormal olan ne?
Ali Güçlü, AK dava neferiyken, 2024 yerel seçimlerinde Cumhur İttifakı’nın MHP adayı Volkan Yılmaz’a karşı başka bir adayın yanında yer aldı. Kimdi o? Tokatlı bağımsız belediye başkan adayı Yunus Arıcı. Olabilir, hemşehrisine sahip çıkabilir, destek verebilir, gayet normal algılansa da, Ali Güçlü’yü başka bir adayı destekleyecek hale getiren sebepler neydi ona bakmak lazım. O da, meclis listelerinde Tokatlıların istediği isimlerin olmaması. Yani şu anki AK Parti meclis üyesi Semanur Kepenek, MHP meclis üyesi Murat Güler, CHP Meclis üyesi Nebahat İskender'in, kendi hemşehrileri tarafından istenilmemesi. Çoğunluğun tepkisiymiş gibi lanse edilse de, “10 bin oyumuz var” denilerek kendi adayını çıkaran Tokatlılar, 710 oy almışlardı. Bu organizasyonun başını çekenlerden biri de AK Partili Ali Güçlü olunca, 'Cumhur İttifakı’nın oylarını bölüyorlar' şeklinde yorumlanmıştı.Hatta “Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a, MHP lideri Bahçeli’ye ihanet olur” diyerek kendi içlerinde de tezata düşmüşlerdi.
Yerel seçimlerin ardından henüz bir yıl dolmadan, Sami Barlas’ın ilçe başkanlığıyla birlikte Ali Güçlü delege olarak listeye girdi.
Ali Güçlü aklandığına göre, dünkü ziyaret son derece anlamlıdır.
Gerçi şu anki Tokatlı meclis üyeleri fotoğraf karesinde görünmüyordu ama Sami Başkan’ın “gönül alma” çabaları son sürat devam ediyor.
Geçen aylarda da başka bir “gönül alma” manzarası vardı. MHP’nin eski ilçe başkanlarından ve meclis üyelerinden Şenol Türkyılmaz, seçim sonrasında bir yemek masasında yaptığı paylaşımda şöyle söylüyordu: “Beni satanları ben hiç satmadım.”
Bu sözler Volkan Yılmaz ve Zafer Yalçın’a yönelikti. Çünkü Volkan Başkan ve Şenol Başkan seçimlerden sonra hiç yan yana gelmemiş, hatta seçimden önce siyaset kulislerinde Şenol Başkan’ın Volkan Yılmaz’ı desteklemediği (Balcıoğlu’na oy verdiği) iddia edilmişti.
Aralarındaki sorunlar nedir bilmiyoruz ancak Şenol Türkyılmaz’ın bu sözleri dikkat çekiciydi.
Peki, ne oldu?
Kızan, küsen, darılan Şenol Başkan’a, MHP İlçe Başkanı Hakan Bakmaz tarafından bir ziyaret yapıldı. Bu da bir nevi gönül alma çalışması diyelim!
O halde soruyorum: Liderlerin, ilçe başkanı olanların kararları mı daha masum, yoksa ihanet ettiği düşünülenler veya dargın olanlar mı daha haklı?