Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde dün sabah yaşanan olay, demokrasi, siyasi nezaket ve toplumsal huzur üzerine yapılan tartışmaları yeniden alevlendirdi.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın komisyon salonuna girişi sırasında CHP’li milletvekilleri tarafından engellenmeye çalışılması, siyasetin geldiği noktayı bir kez daha gözler önüne serdi.
Siyaset, halk adına kararların alındığı bir süreçtir; temsilciler ise halkın iradesinin yansımasıdır.
Bir yanda devletin önemli bir bakanı, diğer yanda muhalefetin temsilcileri…
Olayların fitilini ateşleyen ise elbette CHP’li vekiller.
CHP ve DEM’li belediyelere yapılan kayyum atamalarını protesto ettiklerini ifade ediyorlar.
Nasıl mı? Meclis içerisinde, komisyon odasında, adeta bir çocuk inatlaşması sergileyerek!
Tepkisini Meclis kürsüsünde dile getirmek gerekirken (ki günlerdir getiriliyor), “yol keserek” kabadayıvari hareketlerde bulunmak doğru mu?
Siyasi nezaket, bir görüşü kabul etmek zorunda olmadan bile saygı çerçevesinde bir tartışma yürütmeyi gerektirir.
Burada bulunan CHP’lilerin bu nezaketten tamamen uzak oldukları açıkça görülüyor.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, bu ülkenin iç güvenliğinden sorumlu bir bakandır. Sayın vekillerin bunu en iyi bilen siyasetçiler olmalarına rağmen küçük düşürücü ve saldırgan tutumlar sergilemeleri, Meclis çatısı altındakilere yakışmamaktadır.
Sayın Bakan’ın görev alanına bakıldığında, onun terörle mücadeledeki sorumluluğu ve bu konuda aldığı kararlar elbette tepkilere neden olabilir. Ancak bu tepkinin şekli demokratik çerçevenin dışına çıkıyorsa, burada bir sorun var demektir.
Bakanlığın yönetimi keyfî değil, kanıt ve delile dayalıdır. Gücünü kanunlardan alır. Terör örgütleriyle bağlantıları olan belediye başkanlarına yapılacak uygulama bellidir. Buna rağmen vekillerin hoş olmayan bu sözde protestoları göz ardı edilmemelidir.
Anayasa işlemelidir. Meclis içtüzüğü devreye girmelidir. Kural dışı davranışlar neyi gerektiriyorsa o uygulanmalıdır. Her köşede bir bakan sıkıştırılmaya cesaret edilirse, ülkenin huzuru ne olacak?
En ufak bir hatamızda, vatandaş ya da gazeteci Ahmet olarak herkese işleyen hukuk, milletvekillerine de işlemelidir.