Öğrenme, insanoğlunun çevresindeki değişiklikleri önce algıladığı sonrasında davranış oluşturduğu ve bunları sürekli hale getirdiği süreçtir. Öğrenme öğretim sonucunda meydana gelen eğitimlerdir. Öğretim, eğitimdir ancak her eğitim öğretim değildir. Dolayısıyla her öğrenme, gerçekten amaca uygun bir öğrenme oldu diyemeyiz. Bu sebeple antrenörlerimiz özellikle eğitim formasyonu ve pedagojik bilgi almalıdır.
Peki öğrenme nedir? Süreci nasıl gerçekleşir?
Öğrenme, insan davranışlarında yaşantılar yoluyla oluşan sürekli ve izli değişiklikler oluşturma sürecidir. Aslında biz çevredeki değişiklikleri algıladığımız zaman bunu öğrenme zannediyoruz. İşte dikkat edilmesi gereken nokta burasıdır. Öğrenmeyi anlamak için ilk önce öğrenmenin gelişim alanlarını bilmemiz gereklidir. Bu alanlar bilişsel, duygusal ve devinimsel alanlardır. Sporda devinimsel alan diğer alanlara göre daha önemlidir. Yani çocuk hareketi zihninde geliştirip ardından uygulama olarak gerçekleştirmesi gerekmektedir. Bir diğer örnek, sanatla uğraşan birinin sadece bilişsel alanı öğrenmesi yeterli değildir. Zihnindekileri duygularıyla geliştirmesi gerekmektedir. Kısacası bilim dalları ve mesleklerin öğrenimi gelişim alanları açısından farklılık göstermektedir.
Futbol, teknik hareketlerin çeşitliliği ve mevkiler açısından öğrenme değişikliklerinin gerçekleştiği bir branştır. Bu değişiklikler hareketin niteliği ve niceliği yönünden meydana gelmektedir. Nitelik yönünden öğrenme, hareketin elastikliği, kinestetik ayrımlaması, ritmi, adaptasyonu gibi özellikleri içermektedir. Bunların yanında, dizlerin bükümü, bacağın geri çekimi gibi değişimleri de kapsamaktadır. Ancak hareket hızı, kuvveti, dayanıklılık ya da sürekliliği bize niceliği göstermektedir. Dolayısıyla öğrenme hangi alanda olursa olsun davranış değişiklikleri, uygulatılarak ve doğru şekilde gerçekleştirilmelidir. Örneğin, taktik tam olarak aktarılması için ilk aşamada bilişsel alan sonrasında, devinimsel alanla desteklenmesi gerekmektedir. Belki de bu durum herhangi bir harekette de geçerlidir. Ancak taktik çalışmalarda bu oran, zihinsel ve devinimsel olarak birbirine yakındır. Futbol branşında verilen örnek diğer takım branşlarında da mevcuttur. Bireysel sporlarda teknik bileşenler daha ön plana çıktığı için, bilişsel süreçle başlayıp devinimsel alana dönüştürme süreci tekrarlar yoluyla gerçekleşmektedir. Ancak bireysel sporların tekrar süresi daha da fazla olması gerekmektedir.
Öğrenme alanının yanında öğrenme süreci de çok önemlidir. Sporda öğrenme esnasında 4 aşama vardır. Tekniğin açıklanması ve anlatımı, kaba koordinasyon, hareketin ince koordinasyonun geliştirilmesi ve mükemmelleştirilmesidir. Tabi bu 4 sürecin oluşumunda hafızanın(belleğin) önemi çok fazladır. Çünkü 2 tür hafızadan bahsetmek mümkündür. Bunlardan birincisi kısa süreli hafıza ikincisi ise, uzun süreli hafızadır. Öğretimde amaç bilgi ve uygulamanın uzun süreli hafızaya aktarılmasıdır. Az tekrar kısa süreli hafızaya bilginin aktarılmasını sağlamaktadır. Fazla tekrar ise, uzun süreli hafızaya geçişi sağlamaktadır. Tabi sadece tekrar diyemeyiz; bunun yanında doğru kodlama da çok önemlidir. Örneğin, teniste yapılan uyarıların akılda kalıcı biçimde yapılması hem pekiştireci hem de kodlamayı sağlamaktadır. Hareket öğretiminde bir unsurun ya da tutuşun akılda kalıcı şekilde uygulanması durumu kodlamayı oluşturmaktadır. Sonrasında verilecek uyarı pekiştireç olmalıdır. Öğrenciye verilecek olumlu pekiştireç çok önemlidir. Özellikle edimsel koşullanma teorisine göre olumlu pekiştirecin motivasyon sağladığından öğrenmeye katkısı çok fazladır. Öğrenmeyi etkileyen bir diğer unsur hazırbulunuşluktur. Hazırbulunuşluk, öğrenmenin gerçekleşmesinde en önemli faktörlerdendir. Örneğin; köprü yapabilen bir öğrenci diğer akrobatik hareketleri, yapamayana göre daha kolay öğrenebilir. Bu noktadaki hazırbulunuşluk köprü hareketidir. Fakat, gelişimsel hazırbulunuşluk da önemlidir. Örneğin 3- 4 yaşındaki bir öğrenciye statik denge hareketlerini yaptırmak zordur. Seçicilik özelliği de gelişmemiştir. Dolayısıyla bu durumdaki öğrenciyi derslerde komutlarla yönlendirilmemiz gerekmektedir.
Öğrenmenin başka bir faktörü ise, istektir. İsteği ve motivasyonu olmayan bir öğrenciye ne kadar yetenekli olsa da bir beceriyi öğretemezsiniz. Buna göre öğretimde ilk aşamada dikkat çekilmeli ve motivasyon oluşturmalıdır. Bu da hareketin ve becerinin önemi anlatılarak yapılmaktadır. Öğrenmenin gerçekleşmesinde kalıtım da önemli yer tutmaktadır. Doğuştan yeteneği olan bir öğrenciye bir beceriyi öğretmek daha az zaman almaktadır. Buz Pateni, cimnastik, tenis, dans gibi branşlar yüksek koordinasyon gerektiren branşlardır. Bu branşlarda öğrencinin kalıtımsal özellikleri önemli yer tutmaktadır. Yine voleybol, basketbol gibi branşlarda boy, kol, bacak uzunluğu önemli faktörlerdendir. Bu açıdan öğrenmenin kalıtsal özellikleri dikkate alınmalıdır ki, zamandan ekonomiklik sağlansın.
Son yıllarda beynin sağ lob ve sol lob farklılıkları da uzmanlar tarafından vurgulanmaktadır. Örneğin; açık beceriler ve kapalı beceriler açısından öğrencinin analitiklik ve bütünsellik özellikleri önemli yere sahiptir. Ülkemizde spor eğitim bilimciler tarafından yeni bilimsel araştırmalar yapılmalıdır. Örneğin hissellik ve analitiklik özelliklerine göre spor araştırmalarının sayısı arttırılarak sahadaki uygulamalara katkı sağlamalıdır. Öğrenme ile ilgili günümüzde çok fazla örnekler mevcuttur. Özellikle klasik ve edimsel koşullanma konuları öğrenme konusunun temelini oluşturmaktadır. Bunun yanında öğrenme ile ilgili diğer faktörlerde mevcuttur. Sıcaklık, gürültü, kişilik ve benlik(psikoanalitik yaklaşım), zemin, hava şartları, grup dinamiği gibi faktörlerin de öğrenme üzerinde etkileri mevcuttur. Bu faktörlerin yorumunu da siz değerli okuyucularıma bırakıyor, sağlıklı, mutlu ve spor dolu haftalar diliyorum.
Esenlikle kalın…