Erken çocukluk dönemi 0- 6 yaş grubunu kapsamaktadır. Spor ve egzersize en erken başlama yaşını 3 olarak düşünürsek, sporda bu süreç 3 – 6 yaş dönemini kapsamaktadır. Bazı kaynaklarda bu evrenin sonu duyarlı pencereler dönemi olarak adlandırılmaktadır. Bu dönemin ilk evresi olan 3 – 4 yaş aralığına informal dönem olarak bakıyorum. Her ne kadar çalışmalarımızı planlamak, kaba bir şablondan öte geçmeyen bir çalışma söz konusu olsa da bu dönem spor eğitiminde temeli inşa için çok önemlidir. Çocuk, bu dönemde hareketleri parça parça uzun süreli hafızaya atabilmek için çalışmaktadır. Bilinçli hareketler görülmediğinden eğitim informal olmaktan kurtulamaz. 4 – 5 yaş dönemi hareketlerin biraz daha görüldüğü özellikle esneklikteki farklılığın belirginleşmeye başladığı dönemdir. Aslında iyi bir eğitimle 5 yaşa hazırlık yapılmaktadır. Bu döneme ben orta erken çocukluk demekteyim. 5 – 6 yaş arasında ise, yavaş yavaş hareket kalıbının bütünün ortaya çıktığı dönem olarak görülmektedir. Aslında alt yüklenme dönemidir. Erken özelleştirme gereken branşlarda (atletizm cimnastik, buz pateni, yüzme vb.) çocuğun iyi hazırlanması gerekmektedir. Tabi bu süreçle birlikte diğer branşlara da çocuk erken yaşlarda hazırlık yapmaktadır. Bu dönemler iyi yönetilmediğinde nice yetenekler kaybolup gitmektedir. Bu dönemi doğru yönetmek için eğitim, spor ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarına önemli görevler düşmektedir.
Günümüzde değişen sosyal, mali, psikolojik ve fiziksel çevre şartlarıyla birlikte şüphesiz daha donanımlı yöneticilere ihtiyaç vardır. Bugün çevre şartları(Ortam) düzeltilmeden erken yaşta istediğimiz hareketleri yakalamamız imkansız hale geldi. Erken yaşta spor yapmayan çocukların sporcu olma ihtimali yüzde olarak çok düştü. Kısacası yeteneği ilgili çevre şartlarında erken tespit etmek gerekli. Yani 2. Sınıf 3. Sınıf hemen hemen eşgüdüm(kordinasyon) özelliğinin dış çevreye bağlı ve baskın olduğu tüm branşlarda geç olduğunu düşünüyorum. Bu branşların içine takım sporlarını da dahil ededebiliriz. Özellikle son yıllarda eşgüdüm çeşitliliğinin olduğu branşların tümünde erken çocukluk dönemi önemli hal aldı. Sadece bu kadar mı tabi ki değil; erken çocukluk döneminde doğru planlanmış spor ve egzersizlerle daha nitelikli nesiller geliştirmek mümkün. Nasıl mı? İnsanoğlunda sinir sisteminin oluşumunun 13 14 yaşta tamamlandığına dair bilgiler sunan bilimsel metinler mevcuttur. Özellikle sinir hücrelerinin uyarıları hücre içi ve dışa ileten akson olarak adlandırılan uzantıları bulunmaktadır. Bu aksonlar üzeri inşaat yapılarda kullanılan izolasyon gibi miyelin kılıflarla kaplıdır. Bu miyelinler uyarıların ilgili sinir dokuya ve kasa doğru daha etkili, hızlı ve dağılmadan iletilmesinde görev almaktadır. Özellikle spor ve diğer sanat dallarının öğrenme ve algılama aşamalarında kritik öneme sahip yapılardır. Bu miyelin kılıfların oluşumu 12 ile 14 yaşa kadardır. Bu oluşumdan sonra öğrenme duyarlılığı erken yaş dönemi kadar olmamaktadır. Bu sebeple hareket eğitiminde erken öğretimin bu kılıflar oluşmadan verilmesi çocuğa duyarlılık açısından büyük katkılar sunmaktadır. Bu da sosyal, psikolojik ve fiziksel olarak erken yaşlarda egzersiz eğitiminin önemine dair fizyolojik gerekçeyi ortaya koymaktadır. Tüm bu verileri göz önüne aldığımızda kurumlarımız erken çocukluk dönemine yönelik hazırlıklarını doğru planlamalıdırlar. Yerel yönetimlerin anaokulları inşa ettiklerini görüyorum ve ciddi bir gelişimdir. Buna ilaveten tematik anaokulları dizayn edilmelidir. Çoklu zeka kuramını ortaya atan daha bütünleşik eğitimler olmalıdır. Howard Gardner, kaç yıl önce bu kuramı ortaya atmış ve bu kuramla birlikte zeka, öğrenme alanı ve durumla ilgili farklılıklar gösterdiğini ortaya koymuştur. Tematik Anaokullarında çocuklarımızın hareket duyarlılıklarını duyu organlarıyla birleştirerek özellikle erken özelleştirme gereken branşlara yönelik uygulamalıdırlar. Bu noktada branşın uzmanı antrenörler olmalıdır. Dünya şu an alt yaşlarda bu özellikleri geliştirme derdinde. 10 yaşında bir çocuğun sporla tanışması çok geç ve yetersiz. Yine meslek okulları, liselerde değil ortaokullarla şekillenmelidir. Spor liselerinin ortaokula da dizayn edilmesi gereklidir. Performans sporcuları için bu da tematik anaokullarıyla başlayıp ortaokul ve lise sürecinde devam eden bir süreçte meydana gelmelidir. Aksi takdirde sporla daha az ilgilenen bireylerin bu okullarda eğitim alması evet bir kazanımdır. Ancak daha etkili ve verimli olabilmesi için erken yaşta başlayan sarmal bir eğitim planlamasıyla daha ideal noktaya gelinebilir. Ülkemizde sanat spor ve kültürel alanlar kesinlikle alt yaş gruplarında belirginleşmelidir. Dünyada Long Term Develop denilen uzun vadeli gelişim şu an bazı devletlerin politikalarında yer almaktadır. Ülkemizde de bu durum entegre biçimde uygulanmalıdır. Böylece strateji kurmak daha kolay gerçekleşecektir. Bu bağlantıyı kurmak insan kaynağından geçmektedir. Özellikle bu alanlarda çalışacak kişiler yetenek seçimi uzmanları( ilgili branşlarda 10 ve üstü Türkiye şampiyonalarına il şampiyonalarına özellikle okul sporları analigler vs. sporcu yetiştirmiş yada sanatsal faaliyetlerde uzun yıllar çalışmış kişiler) bilimsel norm ve skalaları bilen kişiler olmalıdır. Kısacası tesisi tam teşekküllü kursak bile doğru insan kaynağında çalışmamak yine bir öncekinden farklı bir sonuç getirmeyecektir. Bu noktada tüm kurumlarımız birbiriyle bağlantılı tek politika üzerinde çalışmalıdırlar. Sonuç olarak stratejimizde alt yaş gruplarına yönelik tek politika düzenleyerek ortak hedef tek strateji olmalıdır. Bunun birinci başlangıcı tesis, insan kaynağı ve diğer çevresel şartlar esnek ancak tek bir yönergeyle oluşturmaktan geçmektedir. Ortak hedef gaye tüm kurumlar için ortak nitelikte hazırlanmalıdır. Dünyada bu uygulamalar toplam kalite yönetimi açısından ele alınmaktadır. Eğitim yaklaşımının adına ise bütünsel eğitim yaklaşımı diyoruz. Uygulama şekline de erken yaşlarda başlayan sarmal eğitim planlaması denmektedir. Bu bakış açısıyla ele alınan planlamalarda birbiriyle tezat uygulamalar ortaya çıkmaz. Sporda eğitim, aile ve kulüp üçgeninde doğru oturtulması doğru alt yapı oluşumuyla mümkündür. Doğru alt yapı oluşumu da doğru insan kaynağı doğru tesis ve erken özelleştirme sistemiyle oluşturulmalıdır. Sporun yönergesi ise tek terminolojik dil tek kural düzenlemesi üzerinden gerçekleştirilmelidir. Bu kurallar değiştirilmemeli ve esnetilmemelidir. Aksi takdirde standartları yakalamamız mümkün değildir.
Herkese sağlıklı, mutlu, spor ve egzersizle dolu günler dilerim.
Esenlikle Kalın.