26 Kasım 2020 tarihinde Turkuvaz Medya Grubu Sabah gazetesinin düzenlediği Futbol Ekonomisi Formunda spor adamları, spor medyası ve akademisyenler bir araya geldi. Futbolun endüstrisi içerisinde ekonomisi tartışıldı. Forumda her oturumda kulüp başkanları, önemli yöneticiler ve akademisyenler konuşmalarını ve ekonomiye yönelik görüşlerini bildirdiler. Tabi bu noktada ilgimi çeken her zaman ki gibi eğitimle endüstriyi bağdaştırma işlemini bir türlü gerçekleştiremediğimizdir. Her başkanımız konuşmasında önceki yönetimleri ya da bir istisnadan ya da bir muafiyetten bahsetmek istemeleridir. Yapılan % 70 dış transfer ve iç transfer çalışmaları bunların sebebini oluşturduğunu herkes ifade etmekte; ancak kimse buna çözüm bulamamaktadır. Dolayısıyla bu sebebin birinci noktasının spor eğitimiyle endüstri boyutunu bir türlü entegre(bağdaştırma) edemeyişimizden geçmektedir. Bunun için de ciddi bir reform yapılması gerekmektedir.
Öncelikle sporun ayrı dinamikleri bulunmaktadır. Bizim bu dinamiklerin içerisinde kalmamız gerektiği gibi bu dinamiği kendi değerlerimizle geliştirmemiz çok önemlidir. İnan olun bu sorun sadece Futbol Federasyonunda yok. Bu sorunu ülkemizde sporla ilgili bir çok kurumda görmek mümkün. Biz Avrupa’ da ki bir projeyi alıp onun üzerinden ürün niteliği oluşturmaya kalkıyoruz. Bakın değerli dostlar, siz o projelerde görev yapan kişilerin Avrupa Birliği Kredi Transfer Sistemi(AKTS) şartına uymayan bir personelin çalıştırıldığını mı, zannediyorsunuz yoksa? Eğer, böyle zannediyorsanız, kabuğunuzdan çıkın. Çünkü o projeler yurt dışına gitmekle, yurtdışında gelmekle yurtdışında eğitim almakla ya da yurt dışına turizm faaliyeti yapmak gibi olmuyor. Eğer öyle olsaydı, ülkemizdeki birçok federasyon o başarıları kazanamazdı. Cimnastik federasyonu bu başarılardan bir tanesidir. Neden başarı diyorum. Çünkü bir jenerasyon yetişti. Onlar yurtdışı eğitimlerine gittiler ama o yeterlilikteki hocalarımız gidip o eğitimleri aldılar. Biz endüstriyi eğitimimizle çözmeliyiz. Eğer eğitimimizle çözemezsek bir üründen bahsetmemizin mümkünatı yok. Evet, yurt dışından transfer de yapılacaktır; ama ürün değerini ve planlamasını oluşturduktan sonra o sistemin içerisine gerçekten işe yarayacak eleman personel ya da sporcuyu katarak oluşturmamız gereklidir. Biz ilk önce kendi eğitim sistemimizi geliştirdikten sonra transfer ya da üründen bahsetmeye başlayabiliriz. Özellikle AKTS’ den bahsettim. Antrenörlük kurslarımız, yazılarımda önceden de bahsettiğim uluslararası sınav seviyesine getirildi. Bu açıdan Bakanlığımıza teşekkürlerimi sunarım. Böyle bir forum yaptıktan sonra özerk federasyon olan Futbol Federasyonu’ nda sınavları böyle olmalıdır. Çünkü biz herhangi bir şekilde ayrım yaparsak bir ürün ortaya koymamız mümkün değildir. Bence ilk basamak buradan geçmektedir. Bu sınavlara karşı gelenler kolaycılar, sistemin içerisine girmek istemeyenlerdir. Buradan şunu da söyleyeyim; uzaktan online sınav da doğru bir sınav şekli değildir. Bu sınavlar güvenilir ortamda yapılmalıdır. İlk önce antrenör eğitimlerinin doğru uygulanması gerekmekte sonrasında ise, doğru antrenörlerin altyapılarda görevlendirilmesi gerekmektedir. Devamında, alt yapılara ayrılan bütçelerin tüm profesyonel takımlarda arttırılması gerekmektedir. Hatta bununla ilgili denetim yapılması gereklidir. Özellikle kulüplerin faaliyet alanlarının artırılması gerektiğinden bahsettik. Kulüplerin proje yapması gerekiyor. Ama bu projeler ürün niteliği taşıması gereklidir. Ürün niteliği demek; bir değerinin olması gerektiği anlamına gelmektedir. Oradaki personelin gerekli AKTS şartlarını taşıması gerekmektedir. Dolayısıyla doğru bir insan kaynağıyla doğru ekonomilere ulaşılabilir. Eğer biz AKTS’ ye uymayan bir personelle Avrupa – i bir iş yapmaya kalkışırsak tabi ki sonuca ulaşılamayacak. Sonra bir de neden olmadı, diye sorar hale geliyoruz. Federasyonlarımızın diğer bir yanlışı ise, üniversite mezunlarının hepsine 2. Kademe antrenörlük kurs sınavlarına girme hakkının verilmesidir. Bu da bir hatadır. Antrenör gelişerek alttan üste doğru ilerlemelidir. Bu açıdan kademe kademe gitmelidir. Kaldı ki eminim federasyonlarımız bu noktada uygulama sınavlarında gerekli ölçütleri belirleyeceklerdir. Belirlemelidirler. 1. Kademeyi anlarım da 2. Kademe sınavına girme hakkının da gelişim açısından doğru olmadığını düşünüyorum. Okulda aldığı eğitim ise, ona uygulamada avantaj sağlamakta zaten. Eğer eğitim aldıysa da 3 yılda 2. Kademeyi çok rahat alması gereklidir. Kısacası, aldığı eğitim ona mesleğinde avantaj sağlamalıdır, belgeyi almada değil. Belgeyi almada olduğu takdirde adaletsizliğe girer. Spordan ekonomi elde etmek istiyorsak, ilk önce eğitim sistemlerimizi gözden geçirmeliyiz. Sonuçta ortaya çıkan spor oyunu ne kadar iyi olursa, o kadar çok izleyici sayısı olacaktır. Bu da ekonomik geliri arttıracaktır. Bu da iyi eğitimle olabilecek bir durum. İyi sporcu transfer etmekle de belki sağlanır; ama bunun içinde yüksek bütçeli kar elde etme işini sağlamalısınız. O da ciddi bir risk. İlk önce spor eğitim sistemimizi belli kriterlerle lise, üniversite ve temel spor eğitimiyle geliştirmemiz gerekmektedir. Özellikle ülkemize bir spor mevzuatı gerektiği aşikar. Bu mevzuatın içerisinde de bu doğrultuda uzmanların oluşturduğu maddeler sıralanmalı ve her madde oylamaya sunulmalıdır. Antrenörlük eğitimi bölümlerinin dışında kalan tüm bölümler bu mevzuat doğrultusunda kendini geliştirmesi biçiminde organize edilmelidir. Antrenörlükler de 3. Kademe ve sonrası şeklinde organize edilmelidir. Zira, antrenörlük bölümleri de 3. Kademeyle ilgili sıkı bir uygulama sınavına girmelidir.
Son olarak üniversitelerin antrenörlük eğitimlerine de birkaç sözüm olacak. Üniversitelerde verilen eğitimler federasyonlarda verilen eğitimlerle aynı zorlukta ve aynı kapsamda olmalıdır. Aksi takdirde yeterli seviyeye ulaşmadan öğrenciler mezun olmaktadır. Antrenörlük bölümlerindeki uzmanlık branşı atamaları mümkünse federasyonlar odaklı yapılmalıdır. Bir de uzmanlık dersini 8 yarıyıl almalıdır. 4 yarıyıl yeterli bir süre değildir. Bunlar entegre edilmelidir. Bu hemen yanlış anlaşılıyor. İngilizcesini ve ales puanını geçen federasyon eğitim kurulunda olan bir hocamız görevlendirilmelidir. Yoksa bu noktadaki uyumsuzluğun içerisinden kimse çıkamayacak. Bu uyumu sağlayalım ki ortak bir müfredat yaparak ortaya bir ürün çıksın. Bu şartlar oluşmadığı takdirde eğitim verilmesin. Şu an da bunun duyarlılığında olan üniversiteler var. Ama olmayanlar da var. Sporumuzun gelişmesi için bu şarttır. Bu sıkıntı çözülmelidir. Herkese sağlıklı mutlu ve sporla dolu haftalar dilerim.
Esenlikle kalın.