Spor, temel nitelikte eğitim gerektiren bir alandır. Ayrıca birçok bilimden faydalanan “multidisipliner” bir bilimdir. Buna bağlı olarak, spor eğitiminin içerisinde temel ve “interdisipliner” başka bilimlerin de etkisi bulunmaktadır. Bu bilimleri alanlarına göre sıralarsak; eğitim bilimleri, sağlık bilimleri, fen bilimleri ve sosyal bilimlerin dolaylı ve dolaysız olarak spor eğitimine katkısı olduğunu görmekteyiz. Dolayısıyla, spor eğitimi planlama sürecinde, uygulamanın yanında bilimsel birikim de gerektirmektedir.
Günümüzde spor eğitiminin planlanması önemli bir sorun ortaya çıkmaktadır. Bununla ilgili ana konulara bakıldığında; müfredat, programlama, tesisleşme, kulüpleşme ve eğitim sistemi içerisinde spora verilen önem göze batmakta ve bununla ilgili tartışmalar devam etmektedir. Müfredat konusu önemli olmakla birlikte, bu konuların irdeleneceği yerler üniversitelerdir. Üniversitelerin belirlediği bilim kurullarının federasyonlara, federasyonların bilim kurullarının ise, bakanlıklara doğru bilgi akışı ve raporlaması sağlanmalıdır. Hemen akıllara bu raporlama ya da bilgi akışı neden bu kurumlar tarafından yapılacak ki? Sorusu gelebilir. Eğitim sistemi belirli şekilde müfrede edilmezse, gördüğümüz her uygulamayı çölde su misali; sıralamasını ve alt yapısını sorgulamaksızın uygulama gereği duyulabilir. Bu da bir takım plansızlıklara ve karmaşıklıklara yol açabilir. Bu nedenle bizim bir spor politikası oluşturarak, bu süreci çok yönlü bilim dallarından oluşan akademik kurullarla oluşturabiliriz. Buna bağlı olarak tek denetim ve tek uygulamayı içeren milli bir sistem oluşturulması önemli bir yer tutmaktadır. Alttan üste kadar bir takım uygulamaların standartlaşması ve buna göre eğitim denetimlerinin devreye sokulması gerekmektedir. Bunun sonucunda kesinleşen bilgiler ve çeşitli organizasyonlarla politikalar netleştirilmeli ve bir iç disiplin oluşturulmalıdır. Doğru programlamalarla öğrenciler, yeteneklerine göre ve uygun sayılardaki gruplamalarla uygulamaları gerçekleştirmeliler. Tabi bu noktada grupların ideal sayıda ve homojen olması çok önemlidir. Zira, heterojen oluşturulan gruplar her ne kadar müfredata uygun olarak çalıştırılsalar da sonuca ulaşmak zor olacaktır. Günümüzde Finlandiya eğitim sistemi övülür. Fakat övmeden önce o ülkenin kişi başına düşen nitelikli eğitimci sayısı, gruplama ve sınıflama sistemini incelemenizi tavsiye ederim. Spor sistemimizi her ne kadar da 19. yüzyılda Galatasaray Sultanisi’ nde Fransız Beden Eğitimi öğretmenleri Curel ve Montriex gibi hocalardan almış olsak da; 20. Yüzyılda spor altyapımız Galatasaray Sultanisi Beden Eğitimi Öğretmeni Selim Sırrı TARCAN tarafından İsveç Cimnastiği olarak atılmıştır. Bu sistem incelendiğinde yetenek seçim modelinde gruplama önemli yer tutmaktaydı.
Kulüpleşme faktöründe özellikle okul programlarında yönlendirmeler ve sporun önemsenmesi olduğu gibi, çocuklarımıza okulun haricinde kulüplerde uygulamalarını devam ettirecekleri bir programa imkan sağlanmalıdır. Bunun sadece okullarda olmayacağının şimdiden altını çizeyim. Çünkü bu bahsettiğim programlamanın yapılması ancak kulüplerde yeni bir oluşumla uygulama alanı bulabilmektedir. Yukarıda bahsettiğimiz programlamayı önemseyerek insan kaynağı faktörünü de(Antrenörlük bölüm mezunları, rekreasyon bölüm mezunları, spor bilimleri bölüm mezunları ve spor yönetim mezunları ayrıca spor liseleri mezunları) ön planda tutan sistem oluşturulmalıdır. Bununla birlikte yeteneklerin seçimi ve takibi daha kolay yapılacaktır. Tüm bu uygulamaların rahat bir biçimde sürdürülebilmesi için doğru donanıma sahip tesislere ihtiyaç vardır. Her branşın kondisyonu, teknik ve taktik çalışması için farklı donanıma sahip tesisler gerekmektedir. Bir ilçede ya da farklı bölgelerde birbirine yakın olan branşların ortak tesislerde uygulamak mümkündür. Örneğin; cimnastik, karate, taekwando, kung – fu, ju do, güreş salonlarımız aynı tesislerde farklı salonlarda olabilir. Su sporları ortak tesis gibi. Tesis spor eğitim sürecinde iş akışının son ve en önemli fazıdır.
Sonuç olarak; spor eğitiminin doğru bir teoriden yola çıkarak, planlanması ve planlamanın alt unsurları olan programlama, politika, bültenlerin ve bütçelerin doğru yorumlanması ve değerlendirilmesi gerekmektedir. Bugüne kadar sporda bu uygulamaların net bir şekilde yapılmadığının altını çizmek gerekmektedir. Bu durum ülkemizin spordaki eğitim gücünü ortaya koymaktadır. Bu yazımda sporda eğitim uygulamaları teorisinden bahsetmeye çalıştım.
Herkese sağlıklı, mutlu ve sporla dolu haftalar dilerim.