Futbol, farklı kitleleri peşinden sürükleyen hem izlemesi hem de oynaması zevkli ve üst düzeyde popülerliğe ulaşmış sportif uğraştır. Bu oyun günümüzde kendi içerisinde de menejerliğinden teknik ekibine kadar birçok farklı mesleki uygulamaları oluşturmaktadır. Fakat bu mesleğin içerisindeki eğitim çok farklı bir süreçtir. İçerisinde başlı başına değişik faktörler bulundurmaktadır. Özellikle son yıllarda teknoloji ve bilginin gelişmesiyle ortadaki epistemolojik yapıyı algılamak daha da zorlaşmış ve oyun çok farklı bir boyut kazanmıştır. Bu değişimle birlikle içerisindeki multidisipliner yapı gün geçtikçe artmıştır. Bu gelişimin içinde eğitim taksonomisini irdelemekte fayda olduğu görülmektedir. Taksonomi, birçok bilim dalında ele alınan evrelere ayırma, sınıflandırma olarak tanımlanmaktadır. Örneğin bir teknik ya da taktiğin safhalara ayrılması eğitim taksonomisi içerisinde ele alınmaktadır. Yaş gruplarının, mevkilerin, yapılması gereken hareketlerin sınıflandırılması gibi.
Eğitimin ve planlamanın temelinde yer alan taksonomi birçok multidisipliner bilimin gelişiminde kullanılmaktadır. Sporda kolaydan zora, basitten karmaşığa, genelden özele, İçten dışa, parçadan bütüne şeklindeki uygulamaların temeli eğitim taksonomisine dayanmaktadır. Yine gelişim alanları da eğitim taksonomisi ışığında geliştirilmektedir. Peki, futbol eğitiminde aşama ve sürece dikkat ediliyor mu? Sporda branş ne olursa olsun yapılan işin eğitim olduğu unutulmamalıdır. Buna bağlı olarak uygulamaların belirli sistemde geliştirilmesi gereklidir. Bu sistemin temeli eğitim taksonomisi ışığında olmalıdır. Günümüzde bu noktaya dikkat edilmiyor gibime geliyor. Bence bu sürecin temelinde her branşın hareket aşamaları ve öğretimleri net çıkarılmalıdır. Bu noktada sporcuların ilk aşamada teknik gelişimleri sağlanmalıdır. Ayrıca yeterli yetenekte olan çocuklara doğru amaç ve hedefler gösterilmelidir. Yeteneğimizi borg skalasına göre 10 basamağa ayırıyorsak, başlangıçta en az 5 - 6 lık öğrenciye hedef göstermeliyiz. 3 lük öğrenci ise, yaşam boyu spor mantığıyla çalıştırılmalıdır. Kısacası eğitimcilerin mevkilere göre gelişim ve özellik aşamaları rehberi elinde olmalı ya da bu konulara hakim olmalıdır. Örneğin; çocuk daha top sürmesi eksikken onun farklı amaçlı 15 istasyonluk parkurda uygulama yapması mantıklı bir taksonomiyi ortaya koymaz. İlk aşamada istasyon yapılacaksa bile top sürmesini geliştirici kısa çalışmalarla bu uygulanmalıdır. Üst noktaya gelebilecek bir sporcu düşünelim, bu sporcunun da yavaş gelişmesi durumunda eşik altı çalıştırılması söz konusu olabilir. Ülkemizde futbolda bu anlamda eksikler olduğu gözle görülür gerçektir. Üst düzey takımın alt yapısında bir sporcu a takıma yükselemediği gibi, belirli bir süre sonra gerilediğine şahit oluyoruz. Dolayısıyla bu noktada ciddi bir paradoks ortaya çıkmaktadır. Bu paradoksun ilk cümlesi, Avrupa’ da en genç nüfusa sahip olan ülkelerden olmamıza rağmen en yaşlı liglerinden birine sahibiz. Bu ciddi bir çelişki. Maskenin diğer yüzü, yurtdışında oynayan Türk sporcular arasından başarılı olanların ayyuka çıktığı. Demek ki, alt yapı eğitimi ele alınması gerekiyor. Ve bu sürecin başında alan taksonomisinin doğru yapılması gereklidir. Gruplamalar, mevkiler, temel ve gelişim antrenmanlarının planlanması gibi. Bunun yanında gelişim ve öğrenme alanları da önemlidir. Bir sporcunun fiziksel taksonomisinin oluşturulması kadar sosyal öğrenme taksonomisi de çok önemlidir. Özellikle sosyal ilişkiler ve ortama çabuk adapte olma çok önemli bir faktördür.
Sonuç olarak; eğitimin türü ne olursa olsun planlama bireye göre ve belirli aşamalar doğrultusunda gerçekleştirilmelidir. Ülkemizde bu sınıflama ve aşamaların bazı faktörlerin etkisiyle uygulanmadığı aşikardır. Bu doğrultuda federasyonumuzun geçen Sayın Şenol GÜNEŞ’ in de bir platformda söylediği gibi düzenlemeye gitmesi gerekmektedir. Herkese sağlıklı, mutlu ve sporla dolu haftalar dilerim.
Esenlikle kalın…