Uzun bir zaman spor yönetimi ve sosyolojisi konularıyla bilgi verdikten sonra bu hafta esneklik ve kuvvet konularını fizyolojik açıdan biraz açıklamaya gerek duydum. Antrenmanlarda gerçekten esneklik ve kuvvet iki önemli biyo - motor özelliktir. Özellikle bu iki önemli motor yeti antrenmanlarda birbirlerine uyumlu ve koordineli bir şekilde geliştirilmelidir. Sporcular esnek olduğu kadar kuvvetli; kuvvetli olduğu kadar da esnek olmalıdır. Ayrıca, sporcuların ilgili kuvveti ya da esnekliği kontrol edebilir biçimde geliştirilmiş olması çok önemlidir.
Kuvvet ve esneklik konusunda kas sistemi birincil derecede önemlidir. Bu sebeple kasların biçim ve özelliklerinden başlamak gereklidir. Kaslar, çizgili(iskelet), düz ve kalp kası olarak 3 gruba ayrılmaktadır. Hareket etmemizi sağlayan kas grupları iskelet kaslarıdır. İskelet kasları fibril(lif) denilen hücrelerden oluşmaktadır. Kasın yapısı iç kısmına bakıldığında küçük dalcıkların üsten görünümü gibi demetler şeklinde olduğu görülmektedir. Bu yapılar fasikül olarak adlandırılmaktadır. Her dal ve demetler farklı zarla çevrilidir. En altta tek fibrili saran zar endomisyum, ilk lif demeti perimisyum ve en üstü epimisyum olarak adlandırılmaktadır. Bilimsel olarak fibril sayısı artmaz. Ancak hiperplazi olarak adlandırılan kas çatallaşması meydana gelmektedir. Bazı bilim adamları bunu fibril(lif) artması olarak adlandırmaktadır. O zaman akla şöyle bir soru gelebilir: Kaslar çoğalmıyorsa nasıl gelişiyor? Kas fibrillerinin içerisinde myofibril denilen kontraktil(kasılgan) proteinler bulunmaktadır. Antrenmana bağlı olarak bu myofibriller enine(genişlemesine) çoğalmaktadır. Yani lif sayısı artmaz fakat liflerin içerisindeki myofibriller(lifçikler) artmaktadır. Örneğin; sporcu 5 kg. ağırlığı tek eliyle kaldırırken beyinden omuriliğe oradan da kaslara emir gelmektedir. Sinirlerin içerisindeki asetilkolin maddesi sayesinde iletilerek kas zarına geldiğinde kasın içerisindeki Transfers Tibüller ve Longütüdel Tibüller aracığıyla ilgili lifin içerisindeki myofibriller kasılmayı başlatarak kalsiyumla birlikte reaksiyona geçmektedir. Tabi bu esnada enerji glikojen ve yağ olarak kaslarda depolanan ATP den sağlanmaktadır. Miyofibril, dendiğinde liflerin içerisindeki aktin ve myozinlerden bahsetmiş oluyoruz. Kasılma esnasında kalsiyum aktine Atp ise, miyozin başına bağlanmaktadır. Kas gevşemesinde de, kalsiyum geldiği sarkoplazmik retukulama geri dönmektedir. Kaslar, gevşerken daha fazla enerji harcamaktadır. Fakat, kas kasılırken 2 kontraktil protein önemlidir. Üçüncüsü bir çok kişi tarafından bilinmeyenidir. Bunun adı, titindir. Titin özellikle kasların gerilimi açısından çok önemlidir. Ayrıca kuvvet antrenmanlarında kas enine büyürken(enine hipertrofi), esneklik antrenmanlarında(boyuna hipertrofi) boyuna büyüme oluşmaktadır. Zira, esneklik antrenmanlarını doğru ve etkili yapan kişilerde titin geliştiği gibi kasların bir o kadar da gelişimi söz konusudur. Ayrıca boyuna hipertrofi oluşan kaslarda dayanıklılık özelliği çok daha iyidir. Tabi bunun yanında bu çalışmalar spor branşının özelliklerine göre planlanmalıdır. Titin proteinleri gelişmiş kaslarda kasın toparlanması ve uyumu çok daha kolay olmaktadır. Bu sebeple branşın türü ne olursa olsun antrenörlerimiz esneklik antrenmanlarına önem vermelidir. Çok bilinmeyen bir bilgi daha vermek istiyorum. Kaslarımızın zar bölgesinde uydu hücreleri bulunmaktadır. Bu uydu hücreleri antrenman sonrası kasların hasarının onarılmasından sorumludur. Bu da adaptasyonun daha kolay oluşmasını sağlamaktadır. Antrenmanlı sporcularda uydu hücreleri daha fazladır. Özellikle uydu hücrelerinin içerisindeki çekirdekler sporcuların antrenman uyumunu ve toparlanmayı hızlandırmaktadır. Bu sebeple spora ara vermiş kişiler yeni başlayanlara nazaran doğru planlamayla daha hızlı uyum sağlamaktadır.
Esneklik ve kuvvet antrenmanlarında kabul edilmiş diğer gerçek dinlenme ve beslenmenin antrenmanla ilişkisidir. Kuvvet ve esneklik antrenmanlarının etkili yapıldığı sporcularda elastik kuvvet özelliği gelişmekte ve buna bağlı olarak patlayıcılık özelliğinde de artış görülmektedir. Kuvveti güce dönüştürülmesinde 3 tür özellikten(Elastik kuvvet, patlayıcı kuvvet ve başlama kuvveti) bahsetmek mümkündür. Burada en önemli husus sporcunun ilgili branşın koordinasyonunu doğru öğrenmesi gerekmektedir(Başlama kuvveti). Özel koordinasyon gerektiği kadar geliştirilmemişse sağlanan esneklik ve kuvvetin uyumu söz konusu olmamaktadır. Dolayısıyla esneklik ve kuvvet antrenmanları spor branşının gerektirdiği ölçütlerde uygulanmalıdır. Futbol branşının gerektirdiği esneklik ve kuvvet özelliği ile cimnastik branşının farklı olduğundan dolayı branşa özellik ilkesinin unutulmaması gereklidir. Aslında bu konuda daha detaylı bilgiler bulunmaktadır. Meraklısı varsa bana mailimden ulaşıp soru sorabilir. Herkese sağlıklı mutlu ve sporla dolu haftalar dilerim. Esenlikle kalın.