Psikoloji, insan davranışlarını gözlem, test, anket gibi değerlendirmelerle araştıran bilim dalıdır. Spor psikolojisi ise, spor yapan insanın davranışlarını gözlem ve değerlendirmeler sonucunda inceleyen ve araştıran bilim dalıdır. Psikoloji, sporun yansıyan multidisipliner yanıdır. Antrenörler ve diğer spor uzmanları için bu yansıma çok önemlidir. Yani durumun ifade ve davranışlara döküldüğü noktadır. Bu yansımaları iyi anlayan gözlemleyen ve değerlendiren antrenörlerin başarılı olduğu görülmektedir. Evet, diğer multidisipliner bilim dallarının önemi hiç de azımsanmayacak düzeydedir. Ancak bunu psikolojiyle birleştiremeyen spor adamlarının başarı oranı düşmektedir.
Günümüzde spor psikolojisinin boyutları 3 noktada ele alınması gerekmektedir. Bunlardan ilki antrenörler ve teknik direktörlerdir. İlk aşamada teknik adamların toplum psikolojisini çok iyi anlamaları ve ortamı algılamaları gerekmektedir. Bu boyut yaşadığı yerden farklı bir yere görev yapmak için gelen teknik adamların çevresel faktörleri çok iyi bilip toplum psikolojisini anlamasında ortaya çıkmaktadır. Örnek vermek gerekirse, ülkemizde Ege Bölgesi’ndeki kulüplerin alt yapılarını daha önemsediği bilinmektedir. Bu sebeple burada çalışan antrenörlerimiz daha alt yapı ve gelişim odaklı çalışmaktadır. Oysaki büyük kentlerde görev yapan teknik adamlar, transfer odaklı çalıştıklarından sporcu menejerleriyle biraz daha dirsek temasında olmalıdır. Aslında bu durum, önceden yapılması ve gözlemlenmesi gereken bir durumdur. Dolayısıyla böyle bir durumda bölge ve kent kültürünün bilinmesi önemli bir farkı ortaya koymaktadır. Tabi yöneticiler de toplumdaki nabzı defterlerine aldığı notlar ve çeşitli gözlemlerle ölçmelidirler. Yıllarca transfer olan antrenörler, toplumun nabzını ölçmediği gibi, çok kötü röportajlar, basın toplantıları yaptıkları görülmekteydi. Bununla birlikte beklentiyi bilmeden görevlerine başlamalarının yanında büyük beklentilerin olduğu kulüplerde kurum hedefleriyle uyuşmayan röportajlara rastlanmaktaydı. Bugün bakıldığında 4 branşta Türk antrenörlerin ön plana çıktığı görülmektedir. Hatta bazı bireysel branşlarda bile Türk antrenörlerin ön plana çıktığı görülmekte. Bence doğrusu da bu. Toplum psikolojisini bilmek ve toplumu bir çerçevede tanımlamak, ön planda tutulması gereken bir konu.
Antrenörlerin hazırlığı diğer bir faktördür. Teknik direktörler, göreve başladıkları kurumda görev yapmaya hazırlar mı? Bilgi, beceri, ekip ve organizasyonları takım ve kulüp iş akışıyla uyum göstermesi gerekmektedir. Önceki yıllarda ülkemize gelen birçok branştaki antrenörün metodlarının ülkemize uymadığını gördük. Her ne kadar başka kulüplerde başarılı olsa da antrenörün hazırlığı ilgili kulübün yapısına uymadığında bilgi akışının doğruluk göstermemesi başarısızlığın ilk sebeplerindendir. Bazı organizasyonlar ülkemizde aşırı derecede dikey örgütlenme yapısındadır. Hatta bunu kurumsallık zannedenler de mevcut. Böyle durumda asıl iş ortadan kalkar, evrak asıl işmiş gibi algılanır. Sonucu okuyan yöneticiler, çoğu kez her sonucun doğru ya da bitmiş olduğunu sanır. Oysa bazı sonuçlar ya devam ettirilmesi gerekir ya da düzeltilmesi ve üzerinde çalışılması gerekir. Bu süreçlerin tespitinde uzman kişilere ihtiyaç vardır. Bu sebeple her uzman işinin patronudur, ilkesinden yola çıkarak yetki devrini oluşturacak yatay örgütlenmeler gereklidir. Modern yönetimlerde yatay örgütlenmeler yaygındır. Yatay örgütlenme, işleri hızlandırır ve yönetimi pratikleştirir. Bu da psikolojik açıdan ciddi bir motivasyon kaynağı oluşturur. Bu noktada antrenörlere yardımcı olmak için uzmanlık alanlarının sınırlarını çizip işini iyi bilen, ilgili işte uygulama tecrübesi olan ve sorumluluk düzeyi yüksek personelle çalışılması gerekir.
Diğer bir boyut “sporcudur”. Sporcuları etkileyen performans engelleri tespit edilmelidir. Özellikle kişilik analizleri yapılmalıdır. Antrenörlerin günümüzde yapmaları gereken en önemli çalışma, anamnezlerdir(vaka tarihçesi). Özellikle sporcuların vaka tarihçeleri, kişisel swot analizleri, çeşitli ölçekler, projektif testler ve prognozlar sporcuların kişiliklerinin tespit edilmesine yardımcı olmaktadır. Onların kişilikleri tespit edildikten sonra uyarılmışlık düzeyleri gözlemlenmelidir. Her sporcunun bir kaygı türü mutlaka az da olsa vardır. Bunların tespit edilmesi gerekmektedir. Bazı sporcularda sürekli kaygı durumu olmaktadır. Bu sporculara öğretim esnasında daha hassas davranılmalıdır. Bazı sporcular ise, müsabakadan önce ve esnasında kaygı düzeyleri yükseklik göstermektedir. Bu durumda da durumluk kaygısı bir takım engelleri oluşturabilir. Sporcuların kaygı düzeylerinin tespitleri yapılıp ona göre motive edilmelidir. Motivasyonun da optimum düzeyde oluşturulması önemlidir. Aşırı motivasyon sporcularda kontrolsüz davranışa sebep olurken, eksik motivasyon ise, çekinme, korku, kaçma, korunma gibi davranışlara sebep olmaktadır. Sporcuların tepki düzeyleri ve algılamaları, uyarılmışlıkları; stres, motivasyon ve kaygı düzeylerinin anlaşılması için önemli göstergelerdir. Günümüzde “taraftarlar” sporcuların üzerinde destek ve özgüven oluşturulmasına sebep olduğu gibi, tam tersi etkiyi de ortaya çıkarmaktadırlar. Bu noktada psikolojinin temelinde yatan çok farklı etmenler vardır. Bunlardan en önemlisi, tekrar sayısı ve deneyimdir. Bu faktör, sporcunun taraftar karşısındaki durumunu ciddi etkilemektedir. Kalabalık izleyici sayısına sahip maçlarda özellikle tecrübeli oyuncuya ihtiyaç duyulur. İşte buradaki tecrübe, deneyimdir. Daha fazla tekrar edilmiş hareketler(yeterli antrenman), stres(baskı), altında hareketin daha iyi gerçekleştirilmesi şansını arttırmaktadır. Tabi bunun yanında taraftar desteğini yanında olmasını sağlayan yöneticiler ve teknik adamların olması; ayrıca bu bütünlük için çaba harcanılması önemlidir. Özellikle taraftarla iç içe olunması ve topluluğun kontrol edilmesi için ilgili organizasyonlar gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Son yıllarda sporda başarı için psikolojik boyutlar önemli hale gelmiştir ve bu boyutların her bir faktörün üzerinde çalışılması gerektiği gibi ülkemizde bu alanda bilimsel araştırma sayısının artması gerekmektedir. Kulüp yönetimleri de öğrenme, antrenman, taraftar ve yönetim psikolojik boyutlarını göz önünde bulundurması gerekmektedir. Herkese sağlıklı, mutlu ve bol sporlu haftalar dilerim. Esenlikle kalın…