Türk Spor Teşkilatının Cumhuriyet Öncesi ve Sonrasında Entegrasyonu
Spor, insanlar tarafından belirli amaçlarla(ekonomik, boş vakitleri değerlendirme, eğitim ve eğlence) yapılan, içerisinde oyun, rekabet, kural ve performans olan sosyal, teknik organizasyonlardır. Spor kavramı desport kelimesinden türemiştir. Bu kelimenin anlamı, hoşça vakit geçirmektir. Fakat günümüzdeki spor; tanımda yazıldığı şekliyle uygulanmaktadır. Tarih öncesi çağlara gittiğimizde sporun bugünkü şekliyle yapılmadığı gibi farklı amaç ve uygulamalarına rastlanmaktadır. Bu çağlarda spora benzer hareket ve eylemler görülmektedir. Bu hareketlerin yapılma amacı, varolma yani ölüm kalımdır. Doğanın zor olan şartlarından korunmak av olmak ya da avlanmak amaçlı hareket ve eylemler gerçekleştirilmektedir.
Dolayısıyla bir spor olayından bahsetmek mümkün değildir. Paleolitik dönemde insanoğlu daha çok var olma uğraşı içerisindedir. Sporun antik çağlardaki bu durumu, daha çok varlık sebebi olarak ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Bugünkü spor hareketlerinin ortaya çıkış dönemidir. Mezolitik dönem, geleneksel eski sporların başladığı dönemi ele almaktadır. Neolitik dönemde ise, insanoğlunun üretime geçtiği ve üretim fazlası olduğu durumlarda ise, azda olsa boş zaman kavramının ortaya çıktığı dönemdir. Bu devirde sahiplik ve kölelik dönemleri başladığından asil statüde olanların bugünkü spora benzer organizasyonları yaptıkları görülmektedir. Özellikle dönemin büyük organizasyonları olan antik olimipiyatlar, olimpia ve stadyon dedikleri yerlerde gerçekleştirmekteydi. Olimpiyatlarda derece alanlara ödüller verilmektedir. Yine bir protokole benzer ülke kralı ve ailesinin izlediği görülmektedir. Bu organizasyonları yapmalarındaki amacı 3 kelimeyle anlatmaktaydılar. Citus, Fortus, Altus. Daha yüksek, hızlı ve kuvvetli anlamlarına gelen kelimeler. Bunu yapmalarındaki amaç, insan sevgisi ve barıştır. Aralarındaki savaş ve kavgayı durdurmaktır.
M.S. 300 lü yıllara gelindiğinde Roma’ da olimpiyatlar yasaklanmıştır. Bunun sebebi ise kara dönem olarak adlandırılan klise baskısı ve sporun kötü bir şey olduğu insana zarar verdiği gerekçesini sunmuştur. M.S. 1453 yılına kadar tam anlamıyla bir organizasyon kurulduğu söylenemez. Fakat Selçuklularda çeşitli sporlar yapıldığı biçimsel olmayan spor organizasyonlarının yarışmalarının yapıldığı bilinmektedir. Anadolu Selçuklu Dönemi ve Osmanlı Döneminde bugünkü kulüplere benzeyen Tekkeler kurulmuştur. Tekkeler okçuluk, güreş, matrak, gökbörü, çöğen(çevgen), binicilik spor oyunlarının gerçekleştiği birimlerdir. Tekkeler amaçlarına ulaşsalar da spor anlamında imparatorluk çapında bir organizasyonu oluşturamamıştır. 1839 Tanzimat Fermanı’ yla birlikte Batılaşma çalışmaları Tekkelerinde hakimiyetini zedelemiştir. 18. Yüzyılda meydana gelen Fransız İhtilali ve milliyetçilik akımları tekkelerin spordaki hakimiyetini zedelemiş organizasyonlar farklı alanlara ayrılmıştır. 19. Yüzyılın sonlarında Galatasaray Sultanisinin de etkisiyle bazı spor dallarının teşkilat çalışmalarına rastlanmaktadır. Özellikle Abdülhamit döneminde I. Meşrutiyet ve II. Meşrutiyetin ilanına kadar yabancı uyrukluların kurdukları kulüpler göze batmaktadır. Bu kulüpler 1908 li yıllarla birlikte Türklerin de desteği ile İstanbul Kulüpler Birliğini kurmuşlardır. Kulüpler birliği arasında ilk aşamada Cuma Ligi sonrasında ise, Cuma ve Pazar ligi oluşturuldu. Liglerde Fenerbahçe ve Galatasaray’ ın anlaşmazlığı ligin ikiye bölünmesine sebep olmuştur. Sonrasında tekrar tek lige dönüştürülmüştür. Bu dönemde önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK Miralay görevindeyken tarih sahnelerinde olduğu gibi spor alanında da çok önemli bir rapor hazırlamıştır. Raporu adeta bugün bile tam anlamıyla gerçekleşmemiş izcilik raporunda bir spor teşkilatlanması dersi veriyordu. Raporunda çocukların 12 yaşından itibaren beden eğitimi dersi alması gerektiği ve spor kulüplerine spor fizyolojisi ve spor sakatlıkları eğitimi verilmesi gerektiğinden bahsetmektedir. Raporda bu alanda da ne kadar ileri görüşlü bir lider olduğunu ortaya koymuştur. Nitekim Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün oluşturulduğu ortam sayesinde teşkilatlanmanın ilk adımı atılmış oldu. Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı Ali Sami YEN ve Burhan FELEK gibi isimlerle demokratik bir seçimle kurulmuştur.
Dolayısıyla bir taraftan Demokrasi yani Cumhuriyet hazırlığı yaparken diğer taraftan bu teşkilatlanmanın ilk adımı da sporda demokratikleşme olarak kendini göstermiştir. Bu İttifak tüm branş ve kulüpleri bir araya toplamış ve 1923 yılında Futbol Federasyonunu kurmuştur. Atatürk’ ün onayıyla 1924 olimpiyat oyunlarında ülkemizi de temsil etmiştir. Temsil yetkisi de bulunmaktadır. 1923 yılında dernek statüsünde kabul edilmiştir. Ancak siyasi süreç ve bir takım dedikodular 1936 yılında İdman cemiyeti kapatılarak yerine 1936 da Türk Spor Kurumu kurulmuştur. Ancak Türk Spor Kurumu yarı özerklik yapısı 1938 de kapanmış yerine 3530 sayılı yasa ile Beden Terbiyesi Müdürlüğü kurulmuştur. Bu yasa çıkmadan önce Mustafa Kemal ATATÜRK tekrar müthiş bir kararla ortaya çıkıyor. Tüm Belediyelere spor alanları zorunluluğu getirilmiştir. Ancak bu karar tam anlamıyla yerine getirildiğini o yıllar dahilinde söyleyemeyiz. 1969 yılında ilk kez spor bakanlığı uygulaması ele alındı ve spor Bakanımız İsmet SEZGİN oldu. İsmet SEZGİN ilk spor bakanıdır. Ancak 1982 ile birlikte 3289 nolu kanun Gençlik ve Spor Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Kanunu kabul edildi. 1982 anayasasında sporla ilgili ilk madde yer aldı. 59. Madde sporla ilgili maddedir. 58. Madde sporu ve egzersizi dolaylı yoldan ilgilendirmektedir. Günümüze gelindiğinde Atatürk’ ün ideallerinin gerçekleştirilmesi durumunda acaba spordaki ilerlememiz daha erken olabilir miydi? Tabi bu süreci o zamanın şartlarında yorumlamak gerekli. Bugüne bakıldığında ülkemiz son derece iyi tesislerin inşa edildiğini, hemen hemen tüm okullara salon yapıldığı görülmektedir. İnşallah insan kaynağının ve teşkilatlanmanın daha doğru yapılandırılmasıyla çok daha iyi olacağını düşünüyorum.
Nice başarılara ve nice 96 yıllara…